YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

"Statükocu" değil "değişimci" bir cumhurbaşkanı...

Geçen çarşamba günkü oylamada TBMM'nin anayasa değişikliği paketini reddetmiş olması, önceden propaganda edildiği gibi ne bir beklenmedik bir gelişmeye, ne de hükümet partilerinin toplumun önüne bir öcü gibi koydukları bir "istikrar"sızlığa sebep olmuştur. Tam tersine bütün toplum kesimleri normal bir gelişme olarak değerlendirmiş. Türkiye'nin önünün açılması için bir fırsat olabileceğine dikkat çekilmiştir. Meclis'in bu tutumundan dolayı üzülen, kaygı duyan, olumsuz gelişmelere yol açabileceğini düşünen kimse olmamıştır.

TBMM'nin ortaya koyduğu bu tavır siyaset kurumunun yeniden şahsiyet bulması açısından önemlidir. Fakat yalnız başına bu yeterli değil, bunu yeni onurlu çıkışların ve gelişmelerin izlemesi gerekir. Şimdi Meclis'in önündeki en önemli konusu, hiç kuşkusuz yeni cumhurbaşkanı seçimi konusudur.

Cumhurbaşkanı seçimi sorun değil

Aslında 1982 Anayasası'nın cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili getirdiği yeni sistemde bu konunun bir krize dönüşmesi önlenmiş, pratik bir yöntemle seçimin hallini sağlamıştır. İlk iki turda beşte üç oy ararken üçüncü ve dördüncü turda salt çoğunluk oyunu yeterli görmektedir. Dördüncü tura üçüncü turda ençok oy alan iki adayın katılabileceği ve dördüncü turda salt çoğunluk oyunun çıkmaması durumunda Meclis'in feshedilerek yeni seçimlere gidileceği hususlarını düzenlemiş olması konuyu sorun olmadan çözecek bir mekanizma getirmiştir. Bu bakımdan önümüzdeki günlerde cumhurbaşkanlığı seçiminin bir soruna dönüşebileceği kaygısını taşımak, sanıyorum yersizdir. Konu kendi mecrasında kolaylıkla çözülecektir.

Bugün hükümeti oluşturan parti liderleri cumhurbaşkanlığı seçimi konusunu görüşmek üzere bir zirve yapıyorlar. Zirvede izleyecekleri yolu belirleyecekler. İşte yanlış burada başlıyor.

Öncelikle cumhurbaşkanı seçimi konusu bir hükümet sorunu değildir. Bu konu bir Meclis sorunudur. Sayın Başbakan hükümeti oluşturan parti liderlerini değil Meclis'te grubu bulunan parti liderlerinin tümünü görüşmeye davet etmeliydi. Tüm parti liderleri konuyu aralarında konuşup bir ortak politika oluşturabilirlerdi.

Anlaşılıyor ki hükümet, anayasa değişikliği konusunda uğradığı başarısızlıktan ders almış değildir. Oylamanın ortaya koyduğu sonuca bakarsak hükümetin bir cumhurbaşkanı seçebilecek gücü yoktur ve her halükarda muhalefet partileriyle işbirliği yapmak mecburiyetindedir. Kaldı ki anayasa değişikliğinde DYP'nin desteğini de aldığı halde paketi Meclis'ten geçirememiştir!

Diğer yandan hükümetin kendi içerisinde bir uzlaşmaya varması da zor gözükmektedir. Kendi aralarında ciddi bir güven sorunu ortaya çıkmıştır. Başarısızlığın faturasının ANAP ve M. Yılmaz'a kesilmesi uzlaşmayı zorlaştıran önemli bir gelişmedir.

Parti liderlerinin şansı yok

İlkesel düzeyde bazı kriterlerin konulması işi kolaylaştırabilir. Bu çerçevede parti liderlerinin şansı bulunmamaktadır. T. Özal ve S. Demirel örneğinde parti liderleri seçilmişlerdir. Ama bugünkü Meclis'ten bir parti liderinin seçilmesi zor gözükmektedir. İkincisi hükümet partilerinin bir aday üzerinde uzlaşmaları ve kendi güçleriyle seçmeleri de zor gözükmektedir. Bu durumda muhalefetle uzlaşmak zorunludur. Meclis dışından değil Meclis kendi içerisinden birini seçmelidir. Anayasa Meclis üyesi olmayan bir kişinin de seçilebilmesine imkan tanımaktadır, ama halka gidip halktan oy almamış, kahvede oturup halkla sohbet etmemiş, çay içmemiş, siyasi bir tecrübe edinmemiş Meclis dışından biri değil Meclis'ten biri seçilmelidir. Aday belirlenirken partililikten öte kişilik, kimlik ve vizyonu öne çıkarılmalıdır.

Statükocu değil değişimci bir isim

Yakın geçmişte yaşanan gelişmelerin, en azından, mesela T. Özal'ın cenaze merasiminde taşınan pankartların ve toplum kesimlerinin tepkisinin dikkate alınması gerekir. Demokrat, sivil ve dindar bir cumhurbaşkanı!

Toplumun "değişim" taleplerini yansıtacak şahsında bütün toplum kesimlerinin kendini bulabilecekleri, hukuka, temsile ve dünyanın 21. asırda öne geçirdiği evrensel değerlere önem veren bir cumhurbaşkanı Türkiye için birlik, beraberlik ve ileriye doğru yürüyüşün muharrik unsuru olabilir!

Türkiye için böyle bir cumhurbaşkanı ne lükstür, ne de olağanüstü bir çabayı gerektirir. Meclis'te bu nitelikte olan çok kişi vardır, temsilcilerimizi ve parti liderlerini Türkiye'nin önünü açmaya davet ediyoruz.

Güçlü bir cumhurbaşkanı değil Türkiye'nin önünü açacak bir cumhurbaşkanı yeter de artar bile!


11 Nisan 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Davut Dursun

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...