YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Demirel'in içindeki ukde

 
Demirel geldiği noktada, adeta, zemin değiştiren bir siyasetçi görünümündedir. İşte "ukde" burada oluşmaktadır. Özal öldü ve arkasında gözyaşları bıraktı. Acaba Demirel'in arkasında gözyaşı olacak mı?

 

Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanı Demirel ile FP'li Abdullah Gül arasında bir tartışma yaşandı. Milliyet gazetesi sayfalarına yansıyan tartışma, Abdullah Gül'ün bir yazısı ile başladı. Gül yazısında, Demirel'in 28 Şubat sürecinde üstlendiği misyonu eleştiriyor ve "Bu durumda Demirel'in, milletin Özal'ın arkasından gösterdiği teveccühe mazhar olamayacağı"nı ifade ediyordu. Demirel buna öfkeli bir cevap verdi, "28 Şubat kararları altında Refahlı Başbakan'ın da imzasının bulunduğunu" belirterek, Gül'ü, "35 yıllık bir devlet hizmetini görmezlikten gelecek kadar gözü ve vicdanı kapalı olmak" la suçladı. Tartışma bu çerçevede karşılıklı cevaplaşmalarla devam etti.

Bu tartışmanın, günü gününe değerlendirememiş olmakla birlikte, önemsenecek nitelikte olduğunu düşünüyorum.

Tartışmanın Abdullah Gül açısından dikkat çekici yanı, Refahyol hükümetinin bir Bakanı olarak 28 Şubat kararları konusunda çektiği sıkıntıdır. Gül, tıpkı diğer Refahyol Bakanları gibi, ne kadar aksini iddia ederse etsin, 28 Şubat kararlarına bir tür meşruiyyet kazandırmış olmanın sıkıntısını yaşamaktadır. O MGK toplantısında RP'li Başbakan vardır ve o toplantıdan o kararlar çıkmıştır. Şunu biliyoruz ki, bizzat RP tabanının da Sayın Başbakan'dan beklediği jest daha farklı bir jestti. Daha sonraki tüm izah denemeleri, o toplantıdaki görüntüyü örtememiştir. Demirel de bu görüntüyü 28 Şubat kararlarının meşruiyyeti babında sonuna kadar kullanmıştır. Dolayısıyla Abdullah Gül'ün 28 Şubat"a ilişkin izahları, biraz sıkıntılı izahlar olarak görünmektedir.

Demirel'in durumuna gelince... Ben burada asıl o alandaki dikkat çekici vakıaya temas etmek istiyorum.

Demirel Cumhurbaşkanı'dır, yeniden görev alma imkanını zorlamaktadır, belki Cumhurbaşkanı olarak hayata veda etme arzusundadır ama bu tartışma, içinden bir ukdeyi atamadığının da işareti olmuştur. Nedir o? İnceleyelim:

-Demirel'in bariz görüntüsü, 28 Şubat'ı sahiplenmektir.

-Demirel ne kadar MGK bağlantısı sebebiyle meşru, normal bir düzen gibi göstermeye çalışırsa çalışsın, toplum geneli ve bizzat siyasetçiler, 28 Şubat 1997'den bu yana siyasetin ve zaten sancılı olan sistemin kimyasını bir kere daha bozan özel bir süreçten geçildiğinin bilincindedirler. Onun için "28 Şubat defterini kapatmak" bu süreçte 28 Şubat hedefleri istikametinde hükümet sorumluluğu üstelenen siyasetçilerin bile ana gündem konusu haline gelmiştir. Bu noktada Demirel'in konumu, 28 Şubat mantığını, o süreci başlatan asker kişiler kadar heyecanla üstlenmek olmuştur.

-Demirel bu süreç içindeki tavrıyla, 28 Şubatçılar tarafından sevilmiş, kendi seçmen tabanını aşan bir dönüşüm geçirdiğine inanılmış, bir bakıma öteden beri kendisine muhalif olan çevrelerle iletişim kurma imkanı elde etmiştir. Bunun ciddi bir medya desteği anlamına geldiği de biliniyor.

-Buna karşılık 28 Şubat, Demirel'in üzerinde siyaset yapageldiği tüm toplum kesimlerini huzursuz eden bir süreç olmuş ve kendisini özellikle 12 Eylül sonrası çizdiği imajla taban tabana zıt bir hüviyet içine itmiştir. Demirel geldiği noktada, adeta, zemin değiştiren bir siyasetçi görünümündedir.

İşte "ukde" de burada oluşmaktadır.

28 Şubat'ın, yoğun ve güdümlenmiş medya desteğine rağmen toplumsal zemini son derece zayıftır.

Sürecin uygulamaya koyduğu şablon "tek parti" dönemi şablonudur. Bir CHP şablonudur ve CHP'nin son seçimlerde aldığı oy yüzde 10'un altındadır.

28 Şubatçılar, "çok partili hayata geçildikten sonra Türkiye'de devrimlerin gerilediğini, irticai gelişmelerin önünün açıldığını, Türkiye'yi 1946, hatta 1938'ler öncesine döndürecek bir sistem restorasyonunun gerekli olduğunu" öne sürmüşlerdir. Bu, Demokrat Parti misyonuna karşı açılan bir cephedir ve Demirel, bütün 46 misyonu iddiasına rağmen, 28 Şubat misyonunu üstlenmiştir.

Demirel, toplumsal zeminini kaybetmiştir. Yapılan kamuoyu yoklamaları, itibar araştırmaları Demirel'in puanını yüzde 10'lar üstünde göstermemektedir. CHP'nin puanına yakın bir çizgi... Belki de şu anda Demirel'in en sıcak sempatizanı en Kemalist CHP tabanı olmuştur. (Burada CHP'nin bile 28 Şubat şablonu ile arasına mesafe koyma çabasında olduğunu hatırlatalım)

Ukde... Özal vefat etti ve aile ilişkilerindeki bütün tartışılmışlığına rağmen, arkasında yüzbinler ve samimi gözyaşları buldu...

Abdullah Gül diyor ki, "Siz toplumu yaralayan bir sürecin arkasında yer aldınız ve sizin arkanızda bu yüzbinlerle bu samimi gözyaşları olmayacak..."

Ukde bu... Ben tahmin ediyorum ki, Demirel de içinde bu endişeyi taşıyor... Milletin yaralandığını ve bu milletin bu acıyı, siyasetçiye bir içimde ödeteceğini bilmiyor olamaz. İnsan bu, arkasından hayırla yâdedilmek bir ebediyyet tutkusudur. Ya o olmazsa? Ya dünya hesabı ile ölüm sonrasının hesabı üstüste oturmazsa... Ya insanlar arkanızdan ağlamazsa... "Doğduğunda insanlar gülüyor, sen ağlıyordun. Öyle yaşa ki, öldüğünde sen gülerken, insanlar ağlıyor olsun" denilmiş. İşte böyle denilmiş.


11.OCAK.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...