T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Aşk insanı ıslah eder

GİRDİĞİ her alanda başarılı olan Kenan Işık, tiyatro, televizyon, radyo derken geçtiğimiz günlerde yeni bir alana daha girdi ve kendi adını taşıyan bir şiir albümü çıkardı. Neruda'dan Ümit Yaşar Oğuzcan'a, Shakespeare'den Ahmet Arif'e ve Karacaoğlan'a kadar hem Doğu'dan hem Batı'dan büyük şairlerin en güzel şiirlerini okudu "Kenan Işık" adlı bu albümde. Kapağına "Her aşk bir kurban ister sonunda / gönüllü ya da gönülsüz / ve aşk... / bütün günahları temizler..." diye bir not düşen sanatçıya iki şiirde albümün prodüktörlüğünü yapan Zerrin Özer eşlik ediyor. Işık'a albümü, şiiri ve aşkı sorduk.

Şiir albümleri son yıllarda çok dinleniliyor, seviliyor. Siz de bir albüm yaptınız. Şiir albümü yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Şiir söylenmekten çok, okunması daha keyifli bir alandır. Aslında bütün edebi metinler için böyledir bu. Şiir söylenirken - okunurken - bir yorum girer devreye. Şiiri okuyanın şiire yakınlığı, etkilenmesi. Ve doğaldır ki şiir, olumlu ya da olumsuz anlamda etkilenir bundan. Şiir, şair aracılığı ile okuyan tarafından yorumlanır. Eğer şiiri okuyan, dizelere başka bir tad verirse ya da gizli anlamları duygusu, vurguları ile açığa çıkarırsa dinleyen ister, istemez etkilenir. Sanatta asıl olan da budur zaten... Etkilemek ve etkilenmek... Sanat yapıtının etkisinde kalan insan bu etkilenme ile bir sarsıntıya, bir değişime uğrar. Yenilenir... Asıl olan, şiirin bu etkisini en azından zedelememek, manaya katkıda bulunmaktır. Herkes gibi ben de genç yaşlarımda anlamlandıramadığım duygularımı şiir aracılığı ile keşfettim. Bu yüzden sevdim şiiri. Bir radyo programında dinleyicilerin şiir isteklerini yerine getirirken, Zerrin Özer tarzımı beğenmiş. Birlikte bir şiir kaseti yapmayı önerdi. İlk anda bunu bir kompliman olarak algıladım. Sevgili Zerrin Özer bu konuda çok ısrarcı oldu. Ve kaset çıktı ortaya.

Albümdeki şiirleri nasıl seçtiniz?

Pekçok antoloji karıştırdık. Bunlara sevdiğimiz şiirleri ekledik, bir repertuar çıktı ortaya. Daha sonra bu repertuarın içinden seçtik şiirleri. Dediğim gibi sadece bizim ruhumuza iyi gelen şiirler bunlar. İnşaallah dinleyenlere de iyi gelir.

Şiire ilginiz olduğunu biliyoruz. Hangi şairleri okursunuz? Siz de şiir yazar mısınız?

Şiir deşifre edemediğimiz, söze dökemediğimiz duygularımızın bir ifadesidir. İnsanoğlunun engin bir duygu ve düş dünyası vardır. Çoğu zaman mevcut dil bu duyguları ifade etmeye yetmez. Bu nedenle şiire, ezgiye başvurur insan... Ben de çocukluğumdan beri şiirle ilgiliyim. İlkokuldan beri özel günlerde bayramlarda, seyranlarda şiir okudum. Hatta çok zor, çok özel bir alan olduğunu idrak edene kadar yazdım da... W. Shakespeare bence bütün zamanların en iyi ozanıdır. Yanısıra Doğulu şairlerden hazzederim; Sadi'den, Pir Sultan Abdal'dan. Ayrıca Fuzuli, Şeyh Galip, Ahmet Haşim, Ahmet Arif, Edip Cansever, İsmet Özel sevdiğim şairlerdir. R Garcia Lorca, Pablo Neruda, Geothe Holderlin, Rilke ise sevdiğim yabancı ozanlar.

Albümde "Her aşk kurban ister" diyorsunuz ve aşkın "arındıran" yanından bahsediyorsunuz. Sizce aşk kavramının algılanışında, yaşanışında bir değişim yaşandı mı?

'Aşk' kimi zaman karşılıklı, kimi zaman da karşılıksız bir taleptir. Ve bu talep sizin iradeniz dahilinde değildir. Olsa, olsa birikimleriniz, duygu ve ruh dünyanız ve beğenilerinizin yanısıra teniniz bu talebi belirler. Siz ya da karşınızdaki 'aşk objesi' bu talepte buluştuğunuz an 'vuslat' gerçekleşir. Aksi takdirde bir taraf 'kurban' durumundadır. Gönülsüz de olsa bir kurban. Gönüllü kurbanlık bambaşka bir anlamı içerir. Sizi halden hale, dertten derde salan, acılara garkeden bu duygunun sizden kaynaklandığını keşfettiğiniz an kendinize kendi içinize döner, bu duygunun kaynağını kendi içinizde ararsınız. Bu zor, çetin, çetrefilli bir yolculuktur. Tıpkı Mecnun'un çölü, Hüsn-ü Aşk'taki 'aşk'ın derin karanlık kuyusu gibi... Aşkı keşfe yönelik olan bu yolculuk sizi varoluşun, dünyadaki mevcudiyetinizin kaynağına götürür. 'Aşk objesi' bir karşı cins olmaktan çıkmış başka bir kimliğe bürünmüştür.. Bu yolculuk sizi yaradılışa ve Yaratan'a yaklaşmıştır. Her iki halde de 'aşk masumdur.' İrade dışı olduğu için günahtan arınmıştır. Üstelik de terbiye etmiştir sizi. Aşkı günah sayan kimi kural ve kısıtlamalar aşkın özüne, doğal haline aykırıdır. Nihayetinde aşkı dizginler ve yok eder. Bu kural ve kaidelere aykırı davranmak bir 'günah' nedeni sayılmaz. Olsa, olsa bir ahlak sorunudur. Aslında ele avuca sığmaz olan aşk duygusunu zapt-u rapt altına alarak toplumun genel düzenine, sisteme uydurmaya çalıştırmak 'aşk'ı ticarileştirir. Ki aşk ticari olarak algılanacak en son duygudur. İşte bu nedenledir ki, krizlidir aşklar ve evlilikler günümüzde.

Aşk şiirleri için neler söylersiniz.? Bunların insanı geliştiren tarafı var mıdır / nedir?

Dediğim gibi aşk ve aşk temalı şiirler eğer gerçek birer sanat yapıtı olmayı haketmişlerse insanı terbiye eder. Geliştirir. En azından kim olduğunun bu dar-u dünyada ne yaptığının, ne yapması gerektiğinin farkına varmasına ön ayak olur. Eğer bu kaset bu anlamda bir katkı sağlarsa dinleyenler de elbetteki beni mutlu eder. Şiirle dolayısı ile sanatla yaşanan hayat hiç şüphe yok ki daha kaliteli, daha insana yakışır bir hayattır.

Mecnun kendine döndü

"Leyla ve Mecnun, Romeo ve Juliet, Yusuf ile Züleyha, Kerem ile Aslı.. gibi edebi anlatılar içinde, sizi en fazla etkileyen çift hangisidir?" sorumuzu şöyle cevaplıyor Kenan Işık: "Leyla ve Mecnun. Bu aşk bana son derece yaratıcı gelir. Çünkü, bildiğimiz en kaba haliyle başlayan aşk ilişkisinde, içindeki yangını, ateşi, deşifre etmek amacıyla kaynağa yani kendi içine dönen Mecnun oldu. Leyla'nın suretinin rehberliğinde kendi varoluşunun gerçekleştiğine ulaştı Mecnun. Yani o, yedi yıl boyunca aynı Hüsn-ü Aşk'taki gibi, adına çöl dediğimiz bir serüvenin ardından dünyadaki mevcudiyetinin, yaratılışının anlamını keşfeder. Yedi yılın sonunda uğruna bunca yanıp yakıldığı Leyla için Mecnun'a "sevgilin işte karşında" dediklerinde âşık olduğunun Leyla olmadığını anlar. O artık başka bir şeye âşıktır. Kadeh aynı kadeh olabilir ama içindeki artık değişmiştir. Bütün bu Vahdet-i Vücud kavramıyla da açıklanır."

 
'Tantan'alı bir savaş öyküsü
İçişleri Bakanlığı döneminde ilginç operasyonlara imza atan ve Mesut Yılmaz'la anlaşamayıp görevinden istifa eden Sadettin Tantan, gazeteci Ferhat Ünlü'nün kalemiyle kitap oldu.
Mine İzgi'nin annesi için yazarlar elele
Yayıncılar ve yazarlar elele vererek örnek bir davranışa imza atıyor. Yakalandığı bir hastalıktan kurtulması için 20 milyarlık bir ameliyat geçirmesi gereken Mine İzgi'nin annesi Nezaket İzgi'ye yardım amacıyla yayınevleri ve yazarlar elele veriyor. "Yek-der" Yenigün Eğitim Kültür Yardımlaşma Derneği'nin ev sahipliği ile bir kitap kermesi düzenleniyor. Bugün başlayıp ayın sonuna kadar her gün saat 10:00 ile 22:00 arasında devam edecek olan kermese herkes davetli. Birey, Birun, Ravza, Hayat, Mektup, Uysal, Timaş ve Nesil Yayınları'nın katılımıyla düzenlenen etkinliğe yazarlar imza günlerine katılarak destek verecekler. Kermesin imza günlerine Hekimoğlu İsmail, M.Engin Noyan, Vehbi Vakkasoğlu, Ali Erkan Kavaklı, Ahmet Yüter, Hüseyin Üzmez, Şule Yüksel Şenler, Sibel Eraslan, Canan Ceylan, Emine Taşgetiren ve Emine Şenlikoğlu katılacaklar. Bugün saat 15:00 ile 19:00 arası Hüseyin Üzmez-Vehbi Vakkasoğlu, 19:00 ile 22:00 arası Emine Şenlikoğlu-Mürşide Uysal, Yenigün Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği'nin (Yekder) Bağcılar'daki merkezinde imza gününde olacaklar. İrtibat Tel: (0.212) 461 03 72 - 73 / 462 73 38
23 Ağustos 2001
Perşembe
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED