T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ne kadar da safsınız aziz dostum Watson...

Olayları yakından izleyip ilgilenenlere yorumlayan bir dostumu ilk görüşte ayıplayacağım. Mesut Yılmaz, Sadettin Tantan, ANAP ve Genelkurmay çevreleriyle ilgili yakın tarihli öngörüleri doğru çıkmadı çünkü... "Tantan konuşacak, ANAP kongresinde dengeler değişecek" dedi sözgelimi... Ya da, "Bu 30 Ağustos bir dönüm noktası olacak ve iç temizliğini sağlayan askerin yolsuzluklar üzerinde yoğunlaşması başlayınca, seyreyle sen siyasetteki altüst oluşu..." Bu da onun bir başka boş çıkan beklentisi...

Önceki gün yapılan MGK toplantısıyla ilgili "Askerden Yılmaz'a sıcak yaklaşım" başlıklı değerlendirmeleri okuduğumda o dostum aklıma geliverdi. Herhalde o da "Nerede yanlış yapıyorum?" diye düşünmeye başlamıştır...

Yanlışı Mesut Yılmaz'ı hafife alarak yapıyor. Son 18 yılın siyasi gelişmelerinde 'en etkili' politikacıdır Mesut Bey... Turgut Özal partisine sahipken, Semra Özal kanalıyla, en itibarlı koltuklara oturmayı başarmıştı; dışişleri bakanlığı bile yaptı... Turgut Bey'in Çankaya'dan seyreden bakışları altında, iktidardaki ANAP'ın liderliğini, o sırada başbakan sıfatını taşıyan Yıldırım Akbulut'tan kapmayı da becerdi... Üç kez başbakanlık yaptığını, şu sırada başbakan yardımcılığı koltuğunda oturduğunu da unutmamak gerekiyor... Gözlemciler, "Girdiği her seçimde ANAP'ı hezimete uğrattı" diyorlar, ama gözardı ettikleri bir nokta var: ANAP'ta rakip tanımaz liderliği biraz da o sayede sürüyor...

Kariyer çizgisindeki tek kırılma Çankaya Köşkü'ne çıkamayışı Mesut Bey'in; gözü hâlâ orada... Hedefine doğru emin adımlarla yürüyor... Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ihtiyaç duyabileceği ittifakları kurmuş, gerekli unsurları elinin altında toplamıştı; o tahkimâtı şimdilerde verdiği mücadelede kullanıyor... Bayağı da akıllıca, hatta buna 'dâhice' de denebilir... Medyanın yüzde 75'i Aydın Doğan'a ait veya Aydın Doğan etkisinde olabilir; ancak o medya hep Mesut Yılmaz'ın hedeflerini dövüyor...

Bir ara ANAP lideri ve yakın mesai arkadaşlarını hedef alan hukukî soruşturmalar açılmıştı; sahi ne oldu onların âkıbeti? Savcı Talat Şalk'ın adını en son ne zaman duymuştuk? Nuh Mete Yüksel nerelerde? Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun haklarında dâvâ açılmasını istediği ANAP bürokratlarına da dokunulamıyor... Fezlekeli Cumhur Ersümer artık bakan değil ve gittiği yerlerde savcı adı da vererek bir komploya kurban gittiğini söylüyor...

Herkes ve her durum için farklı yöntemleri var ANAP liderinin... "Fotoğraftaki üçüncü adamın saçı boyalı" dediğim ve "Doğru söylemiyor, Moskova'da Gazprom yetkilileriyle mavi akım projesini görüştü" diye yazdığım için, ANAP Kongresi'nde delegelerden oy alamayıp MKYK'ya giremeyen avukatı Erdem Arısoy aracılığıyla hakkımda tazminat dâvâsı açtırıverdi.

"O bakanı biz çizdik" sözü manşetlere çekilmiş Jandarma komutanı, bu 30 Ağustos'ta kendini birdenbire Kayseri'de bulunca dayanamayıp istifa etti. Beraber çalıştığı iki komutan da yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili olmayan görevlerdeler... Geçtiğimiz günlerde bir gazete, istifayla üniformasını çıkaran komutana atfen, Jandarma komutanı Org. Aytaç Yalman'ın "Yılmaz'la yakın olduğunu" yazdı; haber iki kanaldan da tekzip gördü... Ancak, böyle bir haberin çıkması bile Mesut Yılmaz'ın bayağı mesafe aldığına işaret ediyor...

'Ulusal güvenlik' tartışmasını askerle MGK'da 'ateşkes' ile sonuçlandırmadı mı? Konunun MGK'da yüksek sesle tartışılmaması ricasını kırmadığı Başbakan Bülent Ecevit'i de kendisine medyun-u şükran bıraktı Mesut Yılmaz... Bu arada, o tartışma sayesinde, içte tatlı su demokratlarını, dışta da "Ne biçim Avrupa Birliği'nden sorumlu bakan?" diye soran yabancıları arkasında toplamayı bildi...

Siyaset arenasını da kendi çıkarları istikametinde yeniden oluşturuyor Mesut Yılmaz... Tayyip Erdoğan'la ilgili eski kasetin Aydın Doğan'ın tv kanalları ve gazetelerinde ısıtılıp yayımlanmasını da onun başarı hanesine yazabiliriz. Herkes "Derin devlet mi, derin Saadet mi?" diye tartışadursun, yayının ilham perisini ve temas noktalarını iyi biliyorum ben... Kasetin yayınının tam da 'ulusal güvenlik' tartışması yapılacak MGK gününe denk düşürülmesi ise bir zamanlama hârikası... 'Ulusal güvenlik sendromu' ha! Alın size yeni bir 'ulusal güvenliği' delme girişimi...

Parti içindeki rakipleri de Mesut Yılmaz karşısında ayaklarını tek tutmak gerektiğini biliyorlar. Kongrede en yüksek oyu almış bakanı koltuğundan kaldırıp partide yardımcısı haline getiriverdi; güç ile irtibatını kopartıp kendi gücünün bir parçası yaparak... Sadakatin mükâfatını da, kendisine bir kongre daha kazandıran Mustafa Taşar ile Meclis'te göğsünü siper eden Nejat Arseven'i bakanlık koltuğuna oturtarak verdi...

İçinde yaşadığımız coğrafya tarih boyunca önemli kurnaz politikacılar çıkarmıştır; Mesut Yılmaz beceride onlardan hiç de aşağıda değil, tersine bir çok bakımdan temayüz eden biri... Kardeşi ve eşi ile birlikte bir aile bütünlüğü sergiliyor; partideki kader arkadaşlarını, medya ve iş dünyasındaki müttefiklerini hep yukarılara doğru taşıyor... Her yerde gözü ve kulağı var; muhalif cephede bile tutamak noktalarına sahip olmayı ihmal etmiyor...

Mesut Yılmaz'ı ciddiye almamın zararını hiç görmedim...


23 Ağustos 2001
Perşembe
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED