Bir başsavcıyı uğurlarken...

Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı Vural Savaş koltuğunu kaybedince kendi isteğiyle emekli oldu. Onun görevde bulunduğu süre, siyasi tarihimize 'post-modern darbe' adıyla geçecek "28 Şubat süreci" olarak anılıyor. Hiçbir selefinin başaramadığı kadar ünlendi görevi başındayken Vural Savaş; bundan böyle de kendisini unutturmamaya çalışacağı anlaşılıyor.

Bu hissi veren, Savaş'ın giderayak çıktığı bir televizyon programı... Hulki Cevizoğlu'nun 'Ceviz kabuğu' programına katıldı Vural Savaş ve döneme damgasını vuran kişiliğini sergiledi. Görev süresini uzatmayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i alenen itham eden cümleler kullandı, yargı câmiasını töhmet altında bırakmaktan da çekinmedi. Bundan sonraki günlerini, Yekta Güngör Özden ve Çevik Bir gibi 'dönemdaşları' ile aynı kaderi paylaşarak geçireceği muhakkak.

Savaş, "RP'yi kapatan savcı" olarak tanınmak istiyor. RP'nin kapatılması sürecini başlattığı, Anayasa Mahkemesi'nin kararına esas olacak iddianameyi hazırladığı doğrudur. Ancak, açtığı dâvâ da, hazırladığı iddianame de 'yargının siyasallaştığı' iddiasını destekleyecek özelliklere sahipti. İddianamesinde, RP'den çok, siyasette onun temsil ettiğine inandığı İslâm dini ile hesaplaştı Vural Savaş; Anayasa Mahkemesi kararının üslubunu da etkileyecek biçimde... Kapatılmasını istediği FP ile ilgili kararın alınmasını göremeden görevden ayrılmak zorunda kaldı; dahası, destek verdiği sürecin ürünü olan bugünkü hükümetin, parti kapatmayı zorlaştıracak (FP'nin kapatılmasını imkânsız kılan) anayasa değişikliği konusunda 'uzlaşma' sağladığı bir dönemde emekli oluverdi.

Emekli savcıyı benzerlerinden ayıran bir özellik, yaptığından utanç duymaması... Yassıada'nın "Sizi buraya tıkan irade böyle istiyor" cümlesiyle ünlü savcısı Altay Ömer Egesel sonradan kendisini unutturmak için olağanüstü çaba göstermişti. Bir çok 'siyasi' dâvânın savcılarının adları bugün bile bilinmez. Savaş ise, 'militan demokrasi' adını verdiği ideolojik tavrının doğru olduğunu herkesin bilmesini istiyor; bu sebeple meydanı terk etmek niyetinde değil.

Temennim, Vural Savaş'ın görev başındayken takındığı tavrı açıklama çabalarını sürdürmesidir. O ortalıkta dolaşıp konuştukça, bir döneme arka çıkan görevlilerin çapı daha iyi anlaşılacak, hangi dürtülerle hareket ettikleri herkes tarafından daha iyi bilinecektir. Bunların anlaşılıp bilinmesine ihtiyaç var çünkü. Vural Savaş, kendinden önce emekli olmuş Yekta Güngör Özden ve Çevik Bir gibi bir kenara çekilmemeli.

Hukuk, toplumları birarada tutan ortak değerlerin en önemlisidir. Bizim geleneğimizde, "Şeriatın kestiği parmak acımaz" sözüyle yerini bulan anlayış, bu gerçeğin ifadesidir. Hukukun tarafsız, yansız ve bağımsız olması bu sebepten çok önemli. Mülkün temeli olabilmesi için, adaletin, onu ikâme etmekle yükümlü devletle bile mesafeli durması gerekiyor. 28 Şubat sürecinin en vahim yönlerinden biri, geleneklerinde köklü biçimde adalete saygı bulunan, hukuku en önemli ortak değer bilen bir toplumda, bu özelliği zayıflatmasıdır. Brifingçi bir yargı görüntüsü, kaçınılmaz olarak, hukuka saygıyı örseler...

'Ceviz Kabuğu' programında bir adım daha ileri gitti Vural Savaş. Anayasa Mahkemesi'ni töhmet altında bırakacak uluorta iddiaları akıl durduracak bir sorumsuzluk örneğidir. O iddiaları gazete haberleri olarak hatırlıyoruz; hemen hepsi yayınlandığında yalanlanmıştı o iddiaların. Savaş, destek verdiği sürecin ürünü yalan haberleri tekrarladı televizyon ekranından...

En can sıkıcı hatası ise, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e yönelik sözleriydi. Süresini uzatmadığı için hedef seçtiği Cumhurbaşkanını akıl almaz iddialarla yıpratmaya çalıştı Savaş; çoğu kez 'Cumhurbaşkanına hakaret' sınırına kadar gitti, bir kaç kez o sınırı tecavüz de etti. Emekli de olsa, Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının, anayasal düzenin merkezi olan Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya elbette hakkı yoktur. Bu davranışıyla, Savaş, hukuka saygısını kuşku altına soktu.

Yeni seçilen başsavcı Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş'tan sonra o koltuğa oturacağı için, kendisini talihli sayabilir.