YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

 

 

Biraz hard, biraz soft, biraz da 'post' olsun

Nedense, milletçe başkalarına "ders vermek"ten büyük zevk alıyoruz. Ayrıca, ulusal onurumuza da düşkün milletizdir. Bu yüzden, Fransa'nın yaptığı "densizlik" karşısında, milletçe haklı bir tepki koymaktan daha doğal bir şey olamaz. Ancak unutmayalım ki, Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinde biz, şimdi "öfke" duyduğumuz aynı Fransa'nın yanında yer almış bir ülkeyiz. Bunu da, tarihe not düşmekte yarar var.

Ulusal onurumuz konusunda "yedi düvele meydan okumak"tan çekinmeyiz ama, içeride nedense bu "onur" işinden pek hoşlanmayız. Örneğin, milletçe hepimizi bütün dünyaya mahçup eden darbelerden ulusal onurumuz hiç zedelenmez. Üstelik "düğme"nin "mor"unu, darbenin "post"unu severiz.

20. Yüzyıl'ın büyük bölümünü "hazırol"da geçirdiğimiz için, küçük mutluluklarla teselli bulmaya alışkınızdır. Bu yüzden, milli bünyemiz darbelere karşı "bağışıklık" kazanmış durumdadır. Darbeler ister hard, ister soft, isterse post olsun, yeter ki "ulusal onurumuz" olsun...

Son günlerde, siyaset dünyasının kapısına kadar dayanan "mıntıka temizliği"nin Türkiye'yi daha "temiz" bir döneme taşıyacağına olan inancımızı henüz yitirmedik ama, etrafta ne olup bittiğini bir türlü anlayamayan Başbakan'ın temsil ettiği bir "siyaset"ten bütün umutların kesildiğini de biliyoruz.

Eğer birgün, siyasal iradenin bile "jandarma gözetimi"ne düştüğü bir ülkede yaşamanın "utancını" iyi analiz edebilirsek, ulusal onur meselesini neden bu kadar abarttığımızı da daha iyi anlarız.

Şimdi, Fransız parlamentosunda kabul edilen "Sözde Ermeni Soykırım Yasa Tasarısı"yla yeniden "ulusal öfke" günlerimiz başladı. Artık, uzunca bir süre sokaktaki esnaftan üniversite senatolarına, sivil görünümlü odalardan üniformalı toplantılara kadar bütün cephelerde "hamaset" edebiyatının dibini bulacağız demektir.

Bundan böyle, Türkiye'yi Avrupa Birliği rotasından döndürebilmek için ortalık, "komplo teorileri"nden geçilmez hale gelecek. "Anti Avrupacı" güçler için bundan daha "dumanlı" bir hava olamazdı herhalde.

AB'nin "Sevr'i hortlatarak Türkiye'yi bölmek istediğinden" tutun da, "üniter" yapımıza, birlik ve beraberliğimize kasdeden "sinsi" planlar içinde olduğuna kadar bütün "Anti Avrupacı" sloganlarla yeri göğü inleteceğiz. Ve,"Türk'e Türk propagandası"nın gırla gittiği böylesine "ulusal şahlanış" günlerinde, kimse çıkıp dış politikada içine düştüğümüz çaresizliğin hesabını sormaya bile cesaret edemeyecek.

Oysa o kadar açık ki, demokrasi ufku her gün biraz daha karartılan bir ülkenin, çağdaş dünyadan "tecrit" edilerek derin bir yalnızlığa terkedileceğini görmemek için saf olmak lazım. Üstelik, Fransa örneği henüz bir başlangıç.

Ankara'nın bir şeyi iyi anlaması gerekiyor, içeride kendi insanımızı baskılarla susturarak, hamasi sloganlarla Türkiye'yi uluslararası yalnızlıktan kurtaramayız. "Kopenhag Kriterleri"nin şekillendirdiği modern demokrasiye giden yolları mayınlamaya devam ettiğimiz takdirde, bundan sonra Batı'dan gelecek yeni "kuşatmalar"a hazır olmalıyız.


22.OCAK.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet Ocaktan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...