YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kimse generalliğe özenmesin

Sanayi toplumunda "kamu", "özel" ya da "gönüllü" olsun, bütün kurum ve kuruluşların örgütlenme modeli "ordu" oldu. Ordu tipi örgütlenmede üstler emir verir. Astlar da verilen emirleri yerine getirir. Astların görevi emirleri sorgulamak değil, yanlış da olsa yerine getirmektir. Kimse üstlerin verdiği emir ve kararları tartışamaz.

Orduda ya emir alınır ya da emir verilir. Emirlerin doğru ya da yanlışlığı tartışmak astların görevi değildir. Ancak enine boyuna düşünülmemiş kusurlu bir emrin cezasını üstten önce ast çeker. Üstler sorumluluğu astlara yüklemesini iyi bilirler.

Ünlü yönetim ustası Peter Drucker kendi vakfının hazırladığı "Geleceğin Lideri" isimli kitaba yazdığı önsözde Birinci Dünya Savaşı'na ilişkin bir anısını anlatır.

Drucker lise son sınıf öğrencisiyken, tarih hocası savaş sonrası yayınlanan İngilizce, Fransızca ve Almanca kitapları inceleyerek, seçecekleri bir konuda kompozisyon yazmalarını ister.

Öğrencilerin hazırladığı çalışmalar sınıfta tartışılırken, arkadaşlarından biri "Bu kitapların her biri Dünya Savaşı'nın tam bir yetersizlik olduğunu söylüyor. Niçin?" diye hocaya sorar.

Kendisi de savaşta ağır yaralanmış olan tarih hocası, hiç duraksamadan "Çünkü yeterince general öldürülmedi, generaller cephe gerisinde durdular ve askerlerin savaşıp ölmelerine seyirci kaldılar" der.

Kurum ve kuruluşların yöneticileri, örgütlerinin daha başarılı olması için yetkilerini astlarına devredebilirler. Ancak Özal'ın dediği gibi "bayramlık" ve "idamlık" gömleğini birlikte taşıyarak, "risk" ve "sorumluluk" almasını bilmeyen liderler, hiçbir zaman köklü dönüşümlere yol açamazlar.

Urfa Öğretmenevi'nde Ahmet Bahçıvan, Şükrü Karatepe, Prof. Dr. Turan Koç ve Çetin Baydar'la uzun bir süre FP'de "gelenekçi"lerle "yenilikçiler" arasındaki "dil" farklılaşmasının sebeblerini ve çözüm yollarını tartıştık.

Bütün kurum ve kuruluşlarda ortaya çıkan liderlik ve yönetim sorunları örgütlenmede orduyu örnek almadan kaynaklanıyor. Sorun yalnızca FP'nin değil, bütün siyasi partilerin. Orduyu örnek alan her örgüt benzer sorunlarla karşılaşır.

Bütün parti başkanları, milletvekillerinden verilen emirleri tartışmasını değil, en kısa zamanda yerine getirmesini bekliyor.

Parti başkanları böyle düşünüyor da şirketlerdeki yönetim kurulu başkanları farklı mı düşünüyor. Onlar da ordunun generalleri gibi, astlarından emirlere mutlak itaat etmelerini bekliyorlar.

Türkiye'de ordu benzeri örgütlenmenin en tipik ve en çarpıcı örneği YÖK'tür. YÖK'ün generali hiçbir temeli olmayan başörtüsü yasağına, bütün rektör, dekan, hoca ve öğrencinin ne pahasına olursa olsun uymasını istiyor.

"Sanayi" toplumundan "bilgi" toplumuna geçen ülkelerde, bütün kurum ve kuruluşlar, "hiyerarşi"yi sorguluyor. Ordu gibi örgütlenen hiyerarşik kurumlara bilgi toplumunda kesinlikle yer yok.

Farklı model arayanlar, Fatih Terim'in yönettiği takımların maçlarına gitsinler.


22.OCAK.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...