T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Yaşar Doğu

Çocukluğumuzda "Ankara, Ankara, Güzel Ankara" sözleriyle başlayan bir şarkı bellettiler bizlere. Ne zaman başkente gitsem bu melodiyi mırıldanırım. Hafta sonunda havaalanından kent merkezine giderken dilimin ucuna bu eski ezgi yine geldi.

Yol boyunca ağaçlandırılması gereken dağ-tepe "gecekondu"yla doluydu. Türkiyemizin imajını yerle bir eden bu manzara ortadan kaldırılamadı. Ağzına kadar siyasetle dolu hayatın meyvalarıydı işte bu çirkin görünüş. Oy uğruna bir kent elden gitmiş. Oraları ağaçlandırıp, gecekonduları ortadan kaldırmak ve hak sahiplerine de Toplu Konut inşa ederek birer kat vermek sorunu çözer ama harekete geçen yok.

19 Mayıs Stadı'na vardığımda futbolun ayrılmaz parçaları olan "sucuk-ekmek"cilerle karşılaştım. İstanbul'da 300 bin liraya satılan aynı büyüklükteki simit Ankara'da yarı fiyatınaydı.

Pek çok şey gibi bunu da anlayamayıp salona girdim. Yaşar Doğu adına düzenlenen 30. uluslararası serbest güreş turnuvasına 15 ayrı ülkeyi temsil eden 150 sporcu katılıyordu. 55 kiloda Ersin Çetin, birkaç yıl sonra kendisini gösterebilir. 60 kiloda Erhan Bakır ve Mehmet Özmuş, işi biraz daha sıkı tutmalılar. Şampiyonanın en teknik güreşçisi bu kategoride altın madalya kazanan Tevfik Odabaşı idi. Ayrıca Arif Kama'yı da unutmamalıyız. 66 kiloda Avrupa ve Dünya çapında bir güreşçimiz henüz yok. 74 kiloda Ahmet Gülhan, Rus'u tuşladıktan sonra geçen yılın Dünya ikincisi Birleşik Amerikalı Joe Williams'ı üstün tekniğiyle yendi. Ağır maçlar attığından finalde Fahrettin Ayata'ya (2-2)'den kaybetti. 84 kiloda Serhat Balcı, geçen yılın Dünya üçüncüsü Koreli rakibiyle birlikte Nuri Zengin'i de yenerek birinci oldu. Serhat, şimdiden dünya çapında. O'ndan çok şeyler bekliyoruz. 96 kiloda Fatih Çakıroğlu, fiziki görünüşü, mücadele yeteneği açılarından tıpkı bir "Karelin" olmuş. Fatih'in babası Enis de iyi güreşçiydi. Oğlunu bütün varlığıyla destekliyor. Genç Fatih, finalde 1997 yılının Dünya ikincisi Ahmet Doğu'yu tuşladı. 120 kilolar, bu sıkletin 2 gediklisi Zekeriya Güçlü-Aydın Polatçı dışında Recep Kaya ile göz doldurdular. Zekeriya, Polatçı'yı yenerek birinci oldu. Genç Recep Kara kısa süre içinde bir yıldız gibi parlayabilir.

Yaşar Doğu'nun kızları, torunları, oğlu Profesör Dr. Gazanfer Doğu da güreşleri izledi. Diğer oğlu Muzaffer'i göremedim. Şampiyonayı izlemeyenler arasında Ankara Belediye Başkanı, güreşe gönülden vurgun Melih Gökçek de vardı. Sebebini çözemedim! Başkan Osman Şansal, ekonomi okumuş, sosyal ilişkiler dalında yüksek lisans yapmış bir değer. O'nun çevresinde seçilmiş profesörleri gören kimi kişiler "Güreşi ilimle-bilimle mi kurtaracaksınız? İlminiz-biliminiz bitmedi mi?" diyorlar. Yanlış tabi. Peygamberimiz "İlim Çin'de bile olsa ulaşın" tavsiyesinde bulunduğuna göre yüksek düzeyde çalışmalar yapmak yarar sağlar. İlim adamlarının gayretlerini görünce İstanbul'a dönerken "Ankara, Ankara, Güzel Ankara" şarkısını sevinçle mırıldandım...

TAYYİP ERDOĞAN

Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan salona girdiğinde müthiş bir alkış koptu. Başkan Erdoğan, Kasımpaşa takımında yıllarca futbol oynadı. Orhan Ayhan, O'nun hakkında "Kamu hizmeti için genç yaşta kollarını sıvamayıp futbolunu sürdürseydi, bir Pele olurdu" der. O'nu salonda görünce tokalaştık ve şöyle bir baktım, ilaçsız, kortizonsuz olmasına rağmen demir gibiydi.

KAZANÇ

Yaşar Doğu Turnuvası'nda birinci olanlara 2 bin, ikincilere bin, üçüncülere de 500 Amerikan Doları ödül verildi. 7 sıkletin beşinde şampiyon olurken, 5 ikincilik 2 de üçüncülük elde ettik. Böylece dövizin çoğu ülkemizde kaldı. Bakan Fikret Ünlü ile Beden Terbiyesi Genel Müdürü Kemal Mutlu, kapışmaları baştan-sona izlediler. Güreşçilerin kaldıkları Büyük Anadolu Oteli'ni ilk kez gördüm. 2 kilometre kadarlık yolu biraz engebeli ama otel, doğrusu dünya çapında. Metal İş Sendikası Vakfı'na ait olan bu otelden herkes memnun kaldı.

AHMET TAŞÇI

Cumhuriyet Tarihimizin en önemli Başpehlivanı Ahmet Taşçı da güreşleri izleyenler arasındaydı. O'na her zaman "Balkanlar'ın ve Orta Doğu'nun bir numaralı yağlı güreşçisi" diye iltifat ederdim. Bu iltifattaki gizliliği bu kere Başkan Osman Şansal, hemen fark etti. Ahmet'e dönerek: "Bu saha sana çok dar gelir. Bu sözlerde sana yönelik iltifat yok" dedi. Ahmet de düşünürken lafa girdim: "Pehlivanlığın buralarla sınırlı değil, tekmil Orta Asya'nın, Sibirya'nın, Japonya'nın, Avrupa'nın, Amerika'nın, hatta Sumo'nun kralısın, insanlık hamurundaki yüksek vasıflarınla da kainatın birincisisin" dedim. Çok duygulandı. Doğrusu da bu.


6 Mart 2002
Çarşamba
 
ALİ GÜMÜŞ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED