AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R

Yedi gol yetmez

Evet Fenerbahçe muhteşem seyircisi önünde aylar sonra muhteşem bir galibiyet aldı. Yedi farklı Elazığ galibiyeti Fenerbahçe için ne ifade ediyor?

Bakalım!

Recep'ten başlayalım isterseniz. Kimse (biz dahil) bu genç kalecinin moralini bozmak, önünü kesmek niyetinde değil. Lakin sözkonusu olan Fenerbahçe ve durulan yer Rüştü'den kalma ise; o zaman medyanın ağzı torba değil ki büzesin.

Her kafadan bir ses çıkar.

Bu seslerin koro halinde övgüye dönüşmesi veya yergiye çevrilmesi an meselesidir. Recep hayatının en kritik haftalarını yaşıyor; bir kaç hata daha yaparsa birden bire hava poyraza çevirir.

Fener defansı esasen Luciano ile Ümit'in bir uyumlu ikili (meselâ Zago ile Ronaldo) oluşturup oluşturamayacakları konusunda olumlu sinyaller vermiyor; buna mukabil Mahmut Hanefi elinden geleni yapıyor. İleriye çıktığında yaptığı ortaların en az yarısı yerini bulursa sınıfı geçecek.

Orta saha mücadeleci, koşuyor, lakin top yapamıyor. Bilâkis sürekli top kaybediyor. Ayrıca forvete şöyle göze görünür isabetli paslar atan kimse yok. Yusuf "düzeldim artık" dese de, oynadığı futbol bunu doğrulamıyor.

Bu yıl hemen bütün takımlar için şu eksiklik dile getirilmektedir: Orta sahada tecrübeli, zeki, oyunu iyi okuyan, yönlendiren, gerektiği zaman çok ince paslar atan, gerektiği zaman hücuma çıkan, ama defansı da ihmal etmeyen, agresif, dayanıklı "lider" aranıyor.

Bu özellikleri taşıyan tek bir isim süper ligde var mı?

Hooijdonk ileri uçtaki performansı ile futbolu bilen (gücü yettiğince oynayan) klas bir eleman olduğunu gösterdi. Belki de Fenerbahçe onca yıl yaptığı onlarca transfer içinde ilk kez isabetli bir adım attı. Hooijdonk gerek oyunu okuması, gerek hava hakimiyeti, gerek cömertce pas dağıtması (asla kıskançlık yapmaması) boş alana kaçması ve elbette isabetli firikikleri ile bu Fenerde tam not alan tek adam. (Bizim de notumuz kıttır, ağır olduğu için on üzerinden dokuz vereceğiz).

Tuncay Türk futbolunun genç yıldızı. Fenerbahçe'de nerede ve nasıl oynaması gerektiği hususunda tartışmalar sürüp gidiyor. Koşuyor, mücadele ediyor, gol atıyor, attırıyor ama... Evet ama yerini bulup bulmadığı hâlâ soru işareti. Çünkü bazı maçlarda bu enerji âdeta boşa gidiyor ve çok top kaybedip, çok gol kaçırıyor.

Serhat ise henüz özlenen noktanın çok uzağında. Bu maçta şansına bir gol attı ama, bir düzine de kaçırdı. Aurelio onca koşunun, top çalıp-top kaybetmenin semeresini göremedi. Attı, attırdı ama o dahi yerini bulmuş değil.

Elazığ'a atılan yedi gol Fenerbahçe'nin düzeldiğine, bir takım hüviyeti kazandığına, bir sistemi eksiksiz uyguladığına işaret etmiyor.

Bu daha çok Elazığ'ın lüzumsuz denecek kadar açık oynamasına bağlanabilir. İlk golü attıktan sonra kapanan bir Elazığ karşısında acaba Fener ne yapardı?

Elbette ki henüz vakit erken, beş maç sonra Daum'un Fenerbahçe'ye gerçekten bir hüviyet kazandırıp-kazandırmadığını göreceğiz. Beklemek.... Ne zor, ne sıkıcı....


26 Ağustos 2003
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED