T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
H A Y A T 4 ARALIK 2005 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Abdullah MURADOĞLU

32 yıl önce sosyete bir ölümle sarsıldı

Azade Perin'in içkisine ilaç karıştırıldığı gece çekilen son resmi. Arkadaşları Ali Karacan Ahmet Arman ile birlikte.
İstanbul sosyetesi 32 yıl önce ünlü gazateci Mithat Perin'in 16 yaşındaki kızı Azade'nin ölümüyle sonuçlanan bir skandala tanıklık etti. Azade Perin, bir baloda içkisine karıştırılan ilaç yüzünden öldü

"Gelinim Olur musun?" programında parlayan ve Semra Hanım geçtiğimiz günlerde Mehmet Ali Birand'ın konuğuydu. Semra Hanım'ın oğlu Ata, bir süre önce bir otel odasında alkol komasında hayatını kaybetmişti. Aynı günlerde bir başka olay, magazin dünyasının dışardan göründüğü kadar parlak olmadığını gözler önüne serdi. Gamze Özçelik'in gizlice çekilmiş, tecavüzü andıran yatak görüntüleri önce internet sitelerinde, ardından bazı televizyon kanallarında gösterildi. Bu iğrenç olay, bir anda gündeme oturdu. İddialara göre Gamze Özçelik'in içkisine, sevgilisi olduğu belirtilen kişi tarafından ilaç karıştırılmıştı. Geçenlerde suçlanan kişi tutuklandı. Olay yargıda. Gamze Özçelik parantezini kapatıp, geçmişte yaşanan bir başka skandalın kapısını aralayacağız. İstanbul sosyetesini sarsan bu skandal genç bir kızın ölümüyle sonuçlanmıştı. Agatha Christie'nin romanlarına taş çıkartacak bu olay bir süre sonra unutuldu. 1973'te meydana gelen olayın tanıkları bugün de İstanbul sosyetesinin ve basın dünyasının ünlü isimleri arasında yer alıyor.

SOSYETE DAVETTEYDİ

Yıl 1973. İstanbul 28. Uluslararası Tenis Turnuvası yapılıyordu. Turnuvaya ünlü Rumen tenis şampiyonu Nastase de katılmıştı. Nastase bu turnuvada da birinci olmuştu.

Türkiye 1971'deki askeri darbenin etkisinden henüz çıkmamıştı. Başbakan Naim Talu'ydu. Nastase'ye şampiyonluk kupasını da Talu vermişti. Turnuvalar bittiğinde Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü bir davet verdi. Davete İstanbul sosyetesinin ünlü aileleri katılmıştı. Eski bir gazete patronunun 16 yaşındaki kızı da bu balodaydı.

Baloda genç kız bir kadeh şarap içmişti. İki yabancı dili ana dili gibi konuşan genç kız, tenisçiler Nastase, Simpson, Moore, Ball ve Giltina ile sohbet ederken birden midesi bulandı. Özür dileyerek ayrıldı, ailesiyle evine döndü. Mide bulantı geçmemişti. Durumdan kuşkulanan ailesi, kızlarını Teşvikiye Sağlık Yurdu'na kaldırdı. İlk anda alkol zehirlenmesi teşhisi konuldu. Genç kız ertesi sabah Cerrahpaşa'ya nakledildi. Hastaya dönemin ünlü profesörleri müdahale etti. Ancak, genç kız komadan çıkamadı. Prof. Sadi Sun ise hastanın

içkisine uyuşturucu veya tenbih edici bir madde atılarak zehirlendiği ihtimali üzerinde duruyordu.

İÇKİYE İLAÇ KARIŞTIRILDI

Genç kızın kanını değiştiren Dr. Alaattin Akçasu'ya göre zehirlenmeye, içkiye karıştırılan tentür kantarit maddesi neden olmuştu. Afrodizyak olarak kullanılan kantarit, Lytta Vesicatorya ve Meloe Vesicatoryus adı verilen nahoş keskin kokulu böceklerden elde ediliyordu. Eczanelerde reçete ile bile verilmeyen bu madde ilaç yapımında kullanılıyordu. Cinsel uyarıcı olarak da kullanılan bu madde sosyete gençlerinin gözdesiydi. Bu madde, dozu azıcık aşıldığında bile öldürücüydü. Kantaridin maddesinin ölümle sonuçlanması ilk değildi. 1700'lü yıllarda yaşayan, sado-mazoşizmin isim babası olan, aristokrat bir aileye mensup mirasyedi yazar Marquis de Sade, bir kadına kantaridin içeren bir şarap içirerek zehirlenmesine neden olmuştu.İdama mahkum edilen Sade, kaçarak kurtulabilmişti.

SEDEF BOZOK ÖLÜMDEN KILPAYI KURTULDU

Politik kişiliği nedeniyle baba, kızının bir cinayete kurban gittiğinden kuşkulanarak savcılığa başvurdu. Bir an önce suçluların bulunmasını istedi. Gazetelerin birinci sayfasından verilen haberlere göre, olay gecesi, genç kızın yanında olan kız arkadaşı, uyku hapı içerek intihara teşebbüs etmişti. Bu haberin doğru olmadığı,, tıpkı arkadaşı gibi içtiği içkiden zehirlendiği ve ölümün eşiğinden döndüğü ortaya çıktı. Midesi yıkanarak ölümden kurtulan 15 yaşındaki bu genç kız, İstanbul sosyetesinin sıra dışı yaşamıyla ünlenen isimlerinden Sedef Bozok'tu. Genç kız, Atatürk'ün Selanik'ten beri yakın arkadaşı, sonra başyaveri olan 'Mutat Zevat'tan Salih Bozok'un torunuydu.

POIROT BİLE ÇÖZEMEZDİ

Ölen genç kızın gözüyaşlı annesi, cenaze töreninde gazetelere verdiği demeçte, "Bu yalnız benim kızımın davası değil. Bütün genç kızları da ilgilendirir. Otopsi sonucunda ölümün gerçek sebebinin ortaya çıkmasını istiyorum" diyordu. Bir genç kızın hayatının baharında böyle feci bir şekilde yaşamını yitirmesi İstanbul sosyetesinin bu ünlü ailesini derin bir yasa boğmuştu. Olaya sebebiyet verenler ise hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı. Olay, Agatha Christie'nin ünlü dedektifi Hercül Poirot'u bile çaresiz bırakacak denli karmaşıktı. Kurban seçilen iki genç kız, gece boyunca çeşitli masalarda oturmuştu. Genç kızların içkisine kimin ilaç karıştırdığını tespit etmek çok zordu. Eğer bir itiraf sözkonusu olmazsa. Bu itiraf da hiçbir zaman gelmeyecekti. İlerleyen günlerde savcılık, davette bulunan genç kızın arkadaşlarının ifadelerini aldı. İfadesi alınan isimler arasında Sedef Bozok, Ceylan Ece, Piyale Tan, Cumhur Öngen, Nuri ve Handan Akev, Nilgün Avunduk ve Bülent Ergin gibi sosyetenin ünlü ailelerinin çocukları vardı.

SUÇLULAR BULUNAMADI

Ölen genç kızın bir resmi çekilmişti o gece. Son resmiydi. Yanındaki arkadaşlarından biri dönemin gazete patronlarından birinin oğluydu. İstanbul sosyetesine mensup olan genç delikanlı, şimdi de bir televizyon kanalının, çapkınlıklarıyla ünlü patronlarından Ali Karacan'dı. Milliyet gazetesinin patronu Ercüment Karacan'ın oğlu, Mehmet Ali Birand'ın ise kayınbiraderiydi. Resim karesinde yer alan diğer delikanlı ise yine sosyete ailesinden Ahmet Arman'dı. 16 yaşında bir genç kızı yaşamdan koparan olayın detayları yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Genç kızın içkisine karıştırılan tehlikeli bir ilaçtı. Doktorların ifadesine göre cinsel arzuları artırıyordu. Dozu aşıldığı takdirde öldürücü olabilirdi. Olmuştu da. Cinayet kastı olmadığı belliydi. Genç kız, İstanbul sosyetesinin şımartılmış veletleri tarafından gerçekleştirilen, belki kötü bir şakanın, belki iğrenç bir tuzağın kurbanıydı. Acaba olayın sorumluları, aramızda itibar sahibi kişiler olarak mı dolaşıyorlar? Ata'nın 24 yaşında bir otel odasında ölümü, Gamze Özçelik'in televizyonlara yansıyan iğrenç görüntüleri bu soruyu aklıma getirdi.

Yüzellilikler'den Şefik Paşa'nın torunuydu

İstanbul sosyetesini sarsan, bir cinayetin kurbanı olan Azade Perin'in anne tarafından büyük dedesi Derviş Ali Kemali Paşa'ydı. Azade'nin dedesi ise Yüzeliliklerden eski Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa'ydı. Diplomat Galip Kemali Söylemezoğlu, Şefik Paşa'nın kardeşidir. İlk maden kralı Sihami Kemal Söylemezoğlu, 27 Mayısçıların Dışişleri Bakanı Selim Sarper, diplomat-yazar Yüksel Söylemez, Mimar Prof. Hamit Kemali Söylemezoğlu, gazeteci Rıfat Ababay, modacı Bergin Usberk, Prof. Dr. Reşat Garan, caz müziği sanatçısı Sevinç Teys ve kızı ünlü söz yazarı Şehrazat aynı ailedendir. 1940'lı ve 1950'li yıllarda İstanbul sosyetesinin en ünlü isimlerinden "Benli Belkıs" ise Azade'nin teyzesiydi. Atatürk'ün yakın silah arkadaşlarından diplomat Hüsrev Gerede ise Galip Kemali Bey'in damadı.

Dedesi Celal Bey Teşkilat-ı Mahsusa'dandı

Azade Perin'in baba tarafından büyükbabası, Teşkilat-ı Mahsusa'nın talimatıyla, Abidinov takma adıyla 1914'de Bulgar Meclisi'ne mebus olarak sokulan Celal Bey'di. Hülya Koçyiğit, ünlü futbolcu Turgay Şeren de Azade'nin baba tarafından akrabaları arasında. Azade'nin babası ise başta Abdi İpekçi ve Gökşin Sipahioğlu olmak üzere pek çok gazeteciye ağabeylik yapan Mithat Perin'di. DP'den milletvekili seçilen Perin, 1955'deki 6/7 Eylül olayları'nda tetikleyici rol oynayan İstanbul Ekspres gazetesinin sahibiydi. Prof. Cevdet Perin de Azade'nin amcasıydı. Mithat Perin, 27 Mayıs darbesinde tutuklanarak Yassıada'da yargıladı.

12 Mart darbesinden önce yayınlanan cunta taraftarı bir solcu dergide, Perin'in bir generale hitaben MAH(MİT)'a gönüllü hizmet verdiğine ilişkin bir mektubu yayınlandı. Dostu kadar düşmanı da vardı. Bu nedenle kızı Azade'nin zehirlenerek ölmesinde siyasi bir intikam bulunabileceği kuşkusu taşıdı. Azade'nin ölümü taammüden bir cinayet değildi. İğrenç bir tuzağın nereye varacağını kestiremeyen kişi ya da kişilerin ahmaklığının kurbanıydı.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi