AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
P O L İ T İ K A
Westmacott: Kıbrıs'ta tanıma çözümden sonra

3 Ekim diplomasisinin kilit isimlerinden İngiltere Büyükelçisi Westmacott, müzakerelerle birlikte Kıbrıs sorununun çözümü için de fırsat doğduğunu belirterek, "Türkiye'nin tanıyacağı Kıbrıs, çözümden sonraki Kıbrıs olur" dedi

Müzakerelerin güç olacağına dair şimdiden bir önyargım yok. Bu tıkanmış duran birçok problemin çözülmesine ivme kazandıracak. İngiltere' olarak büyük destek olduğumuz doğru ama bunun iyi ve kötü yanları var. İyi haber, biz Türkiye'nin mutlu olacağı bir sonuç istedik. Kötü haberse, Dönem Başkanı olduğunuzda, tarafsız olma, tüm üye ülkelerin görüşlerini alma, kendi kişisel politikanızı korurken, yanlı olmamak zorundasınız. İngiliz hükümetinin, sorumluluklarını yerine getirirken çok fazla Pro-Türk olduğu eleştirileri var. Buna inanmıyoruz. Elbette tarafsızlıkla hareket ettiğimize inanıyoruz.

Yeni Şafak'ı ikametgahında kabul eden Westmacott, Türkiye'nin müzakere sürecinde Kıbrıs'ı tanımasının beklendiğini hatırlatarak, "Umut ederim ki bu dönemi bir uzlaşma sağlamak için kullanabileceğiz. Böylece Türkiye'nin tanıdığı Kıbrıs, BM tarafından gerçekleştirilen kapsamlı bir anlaşmanın ardından gerçekleşecek" dedi.

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in, "Kuzey Kıbrıs'a tecridlerin kaldırılması için Dönem Başkanlığı ile çalışıyoruz" açıklamasının ardından Westmacott da, İngiltere'nin, AB tarafından, bir yıl önce söz verilen mali ve ticari tüzüklerin hayata geçmesini arzuladığını hatırlattı. Westmacott, "Amacımız 3 Ekim'e ulaşmaktı. Şimdi dikkatimizi tekrar o yöne çevirmemiz mantıklı olur. Başkanlık bunda ilerleme sağlamakta kararlı. Ama bunun nasıl ve ne zaman olacağını söyleyemem. Kıbrıs sorununa bir çözüm bulabilmek için bu çabaların tekrar başlatılması gerek. Çözüm olmadığı müddetçe bu problem hayatımızı ve Türkiye'nin müzakere sürecini zorlaştırmaya devam edecek" diye konuştu.

İşte Ankara'da diplomasi çevrelerinde 3 Ekim'den bu yana kahraman olarak karşılanan Westmacott'un sorularımıza verdiği cevaplar:

Hangisi daha zordu, 17 Aralık mı, 3 Ekim mi?

Birçok yönden benzerdi. 16-17 Aralık çok zordu, ama bu daha komplikeydi. 3 Ekim'e hazırlıklar sadece Çerçeve Belge üzerinde değildi, daha geniş zamana yayıldı. Deklarasyon, karşı deklarasyon, dolayısıyla bu müzakereler Ekim'de başlamadı, bu müzakereler Haziranda başladı. 3 Ekim'de asıl problem saat 19:00 civarında çıktı. 7. maddede de uzlaşma sağlamıştık ama sonra açıklamanın başlığı değiştirilmişti. Çok zor oldu.

Hiç umudunuzu kaybettiniz mi?

Umudumu hiç kaybetmedim ama yüzde yüz emin olamadım. Çünkü birçok zorluk olduğunu biliyordum. Ama oyuncuların pozisyonu değişime açıktı. Asıl zorluk, üye ülkelerden Komisyonun hazırladığı taslak belgenin değiştirilmesi konusunda gelen güçlü baskıydı.

Türklerse 17 Aralık kararlarından uzaklaşmak istemiyordu. İmtiyazlı ortaklığı önerecek herhangi bir kelimeden endişeliydi, Kıbrıs'ın tanınması konusunda endişeliydiler. 7. maddenin etkileri ve Türkiye'nin NATO gibi bir örgütte normal haklarını kullanamayacağı konusunda endişeliydiler. Üyeliğe alternatif yöntemin daha güçlü ifade edilmesinden endişeliydiler. Bir başka deyişle açık uçluluğun güçlendirilmesinden.

Protokolün TBMM'de ne zaman onaylanmasını bekliyorsunuz?

Emin değilim, çünkü döküman AP'de görüşülmedi. Zaman sınırlaması yok. Ama açık olan iki tarºaf da bunu onaylamalı. Onay olmazsa sorun olacak, bu da istemediğimiz bir zorluk yaratacak

Avusturya, Türkiye ve Kıbrıs'ı, herkesi mutlu edecek çözüm nasıl bulundu?

Dönem Başkanlığı karmaşıktır ve bu görev birlik 25 üyeye çıktıktan sonra daha karmaşıklaştı. Yapmanız gereken ülkelerle bireysel olarak ilişkiye geçmekti. Sonuçta Kıbrıs da Türkiye ile müzakerelerin başlamasının kendilerinin çıkarına olduğunu düşündü.

Kariyerinizde 3 Ekim nasıl bir gün?

Ben buraya 80'lerde çalıştıktan sonra, kendi isteğimle tekrar geldim. Bunun benim Büyükelçiliğim döneminde olması memnuniyet verici. Siyasi, profesyonel, kişisel olarak büyük memnuniyet verici. Kişisel olarak bu sürece ulaşmamızdan çok memnunum. Bunun Türkiye için, 40 yıldan fazla bir süredir hedef olduğunu biliyorum. Bu sürece başlamak Avrupa için önemli ama Türkiye'deki gelişme ve modernizasyon sürecinin devam etmesi için de önemli.

Gerçek müzakereler bu yıl başlar mı?

2 hafta içinde tarama başlayacak. Biz daima müzakerelerin ilk faslının bizim dönemimimiz bitmeden açılmasını istediğimizi söyledik.Bu bizim umudumuz olmaya devam ediyor.

Kriz yaratacak birşey görmüyorum

Her fasıl kapanırken kriz çıkacak mı?

Kendi çizgisinde, bireysel olarak başlıkların açılmasında kriz yaratacak bir şey görmüyorum Türkiye ve AB arasında. Bazı fasıllar tabii ki daha zor olacak gümrük birliği gibi...

2006'da bizi kriz bekliyor mu?

Karşı deklarasyona dikkatli bakmalısınız, sadece Ortaklık Konseyi değil. Çünkü 2006'da bir gözden geçirme olacak, uygulama denetlenecek. Nasıl gittiğini bekleyip görelim. Gümrük Birliği'nde sorun olursa, tüm üye ülkeler için bunun ele alınacağı mekanizmalar var.

Bu karar neyi güçlendirecek Türkiye'de ve dünyada?

İnanıyorum ki, 3 Ekim kararı Avrupa için de , dışarıya doğru açılma ve içine alabilme açısından tarihi önemde. Türkiye'nin katkısı büyük olacak. Türkiye'nin potansiyelini yerine getiremediğini düşünüyorum. Ama şimdi yapacağına eminim. Ve müzakere süreci sonucun çıkmasında önemli olacak. Çünkü bu reform sürecinde, modernleşmede, kendine güvende ivmeyi koruyacak.



7 Ekim 2005
Cuma
 
Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya
| Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan
| Arşiv | Bilişim | Dizi

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED