Malatya'daki çocuk yuvasından tv ekranlarına yansıyan, kötü muamele, eziyet ve işkence görüntülerine Ak Parti ve hükümetin yaklaşımı yine sorunluydu. Günlerce medya eleştirisi dinledik yetkili ağızlardan; çocukların başına gelene fazla umursamaz görüntüsü zihinlere yerleşti. Yetkililerin, çocuklara sahip çıkıp görevini yaptığı için medyaya teşekkürü akıl edene kadar bocalamalarını hayretle izledik.

Bunun sebebi ne olabilir?

İlk sebep, daha önce de başka vesilelerle yaşanan 'kriz yönetimi' noktasında Ak Parti ve hükümetin anlaşılmaz acziyetidir. Ak Parti ve hükümetin karşı karşıya kaldığı her olağandışı gelişme kolayca 'kriz' haline dönüşebiliyor; öngörüye dayalı bir 'erken uyarı' sistemleri yok... Baş gösterir göstermez üzerine gidilse çözülebilecek iken 'kriz' haline dönüşen olayların üstesinden gelmekte de ciddi sorunlar yaşıyorlar... Sonunda bir söylem, bir yöntem, bir çıkış yolu bulunuyor bulunmasına, ancak o âna kadar yaşanan tahribatın eseri üzerlerine yapışıyor.

Bu tespiti hükümet olduktan birkaç ay sonra meydana gelen Pamukova'daki tren kazasıyla birlikte yapmıştık; aradan üç yıl geçtiği halde 'erken uyarı' ve 'kriz yönetimi' konularında hâlâ mesafe kaydedilememiş olması vahim bir durum.

Çare belli: Başbakanlık'ta ve Ak Parti merkezinde işi-gücü muhtemel gelişmeler üzerine senaryolar üretmek olan bir ekibin istihdam edilmesi ve patlak veren her olayda profesyonel bu ekipten yardım alınması... Hemen her demokratik ülkede, seçimle işbaşına gelenlerin yanlarında bulundurdukları, günlük politikanın dışında kalıp genel doğrultuların bozulmamasına dikkat eden, risk belirdiğinde tedbir öneren kadrolar vardır; Ak Parti bu tür bir görevin varlığını henüz keşfedemedi. Ya da böyle bir kadroları var ve yararlanıyorlarsa, fazla işbilir insanlardan oluşmuyor o kadro... Her bakan, zaman zaman hükümet, çoğu kez Ak Parti, meydana gelen olağandışı gelişmeleri el yordamıyla baştan savmaya çabalıyor. Hiçbirinde başarılı olamadığı gibi, Malatya'daki çocuk yuvası haberine verdiği anlamsız ve çelişkili tepkilerde de aynı zaafını açık etti hükümet...

Malatya olayı bir başka yanlışlığa da işaret ediyor: Ak Parti, ülkede bir şeylerin yanlış gittiği mesajını vererek ve yanlışlıkları düzelteceği vaadiyle iktidara geldi. İçinde 'sistem muhalifi' unsurları barındırdığı ve gerektiğinde köklü değişiklikleri gerçekleştirmekten geri durmayacağı güvenini sağladığı için diğerlerine tercih edildi. Malatya olayına verdiği tepkiye bakılırsa, Ak Parti, iktidarda geçirdiği üç yıl içerisinde, eleştirerek iktidara ulaştığı bozuk sistemle kendini 'özdeş' görmeye başlamış gibi...

Türkiye'de sokakta yaşayan ya da devlet himayesine alınan çocuklar yeni bir sorun değil. Bugüne kadar uygulanan yöntemlerle ortadan kaldırılamayan bir sorun bu. Ak Parti, bu konuya 'farklı' açıdan yaklaşıyor. Evde bakılan çocuklar için ailelere para ödeme sistemini yaygınlaştırma bu arayışın bir parçası. Himaye altındaki çocukların yaşadığı fizikî şartları da iyileştirmek istediğini Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun daha önce verdiği bilgilerden hatırlıyoruz. Sevgisiz, şefkatsiz, ilgisiz büyüyen çocuklara kol-kanat germe yolunda ciddi adımlar atılıyor.

Böyle olduğu halde, konu 'kriz' boyutuna ulaşınca, sistemdeki eksiklikleri sorgulamak ve değişim programını açıklamak yerine mevcudu savunma çabası sergilemek, iktidar partisinin kendini 'sistemle özdeş' görme sürecine girdiğinden başka bir anlam taşıyabilir mi? Hiçbir siyasî parti geçmişin yanlışlıklarının yükünü omuzlayamaz, o yanlışlarda sorumluluk payı bulunsa bile... Kaldı ki, Ak Parti'nin böyle bir yükümlülük altına girmesi için geçmişten kaynaklanan bir sorumluluğu da bulunmuyor...

Bu, sonuçları vahim olabilecek tehlikeli bir ruh hali.

O ruh hali kolay atlatılır da, 'erken uyarı sistemi' ve 'krizlerle başa çıkabilmek' için yönetim tarzını bütünüyle gözden geçirmek gerekiyor.

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan