T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fikri AKYÜZ

Şu "iktidara yakın gazete" işine bir daha bakalım

Geliniz, şu 'iktidara yakın gazete ne demektir..' onu tartışalım. (Dikkat buyurunuz; 'iktidardakilere yakın gazete' demedim!) İktidara 'fikren yakın gazete' ile iktidarı 'yakın markaja alan gazete' arasında muhakkak ki bir fark vardır. Kaldı ki, 'yakın olmak', 'yakınlaşmak' ve 'aynı olmak' ayrı şeylerdir. Örneğin; evimdeki yatak odası, mutfağa yakındır. Ama yakınlık var diye ben kalkıp mutfakta yatıp kalkmıyorum. Pek tabii ki yatak odamızda da yemek pişirmiyoruz.

Aklıma gelmişken yazayım, siz hiç kasap dükkanının önüne değil de kasap dükkanının yanındaki nalbur dükkanının önüne 'konuşlanan' kedi gördünüz mü? Göremezsiniz; çünkü kedinin amacı çivi yutmak değil, et yemektir. Tabii, et kasap dükkanında değil de kasabın cebinde ise kedi kasaba iyice yaklaşacaktır. Eti yemek için kedi ya kasaba 'sırnaşacaktır' ya da yüz bulamazsa kasabı 'tırmalayacaktır'. Zoolog ya da epistemolog değilim ama buna literatürde sanıyorum 'miyavlama' deniliyor.

Evet, bu girizgâhtan sonra sözü Hürriyet gazetesine getirmek istiyorum. Gazete yıllardır "Mutfakta yangın var.." diyerek iktidarın kapısının önünde yatıp kalkmaktadır. Üstelik bununla kalmayıp önce "İşi nasıl pişiririm.." demekte, işi pişiremediği zaman da pişmiş aşa su katmaktadır.

Hürriyet, biliyorsunuz Hilton Oteli'ni, POAŞ'ın geri kalan hisselerini ve Star TV'yi satın almakla yetinmedi, geçtiğimiz hafta Hipodrom TV ismiyle yeni bir kanal daha kurdu. Türkiye Jokey Kulübü (TJK) ile Doğan Holding arasında akdedilen anlaşmaya göre, bundan sonra at yarışlarını sadece Hipodrom TV yayınlayacak.

(Ki, 2006 yılının başından itibaren özelleştirmeler neticesinde aldığı diğer kuruluşlar arasında Uzan grubunun 4 kanalı (Sineklasik, Yeşilçam TV, Dizi TV, Metro TV) ile D Spor adına aldığı 2. Lig A Grubu yayın hakkı da var. Ayrıca Petrol Ofisi'nin yüzde 34 hissesini aldıktan altı ay sonra iki katına sattı. Bir başka ilginç not: 13 Eylül 2005 tarihinde, Koç-Shell ortaklığının kazandığı Tüpraş ihalesine İsrailli Sami Ofer'in şirketleri Tratson ve Omni Offshore Holding'in ortaklığında, TüpraşAcpuisition-Petrol Ofisi Grubu adıyla katıldı.)

Bursa Karacabey'de bulunan at yetiştirme çitliğinin önünden geçenler bilir; TJK'ya ait bu haranın etrafı çitlerle çevrilidir ve bu çitlerde, birer metre arayla binlerce TJK amblemi içeren levha vardır. Geçen hafta önünden geçerken düşündüm; acaba birer metre arayla değil de ellişer metre arayla bu levhalar yer alsaydı, TJK'nın kasasında kaç lira birikirdi?

İşte parayı 'hara'da har vurup harman savuran bu TJK ile ilgili olarak Tempo dergisinde geçen yıl büyük bir yolsuzluk dosyası haberi yer almıştı. Hatta o dönem Hürriyet gazetesi TJK aleyhine ilan bile yayınlamıştı. Mezkûr dosyayı okuduğumda Doğan Grubu'nun yakın bir gelecekte TJK ile bir işbirliğine gideceğine ve belki de at yarışlarının lisans hakkını kazanacağına kanaat getirmiştim. İşte geçen haftaki operasyonla bana yanılma hakkımı dahi çok gördüler!

Oysa at yarışı için Hürriyet'in bir çaba sarf etmesine gerek yoktu. Çünkü Hürriyet gazetesinin bazı köşe yazılarında ve bazı sayfalarında görülmektedir ki; çığırtkanlık 'dörtnala' koşmakta, pespayelik 'gemi azıya almakta', mantıksızlık 'şaha kalkmakta', şuursuzluk 'cirit atmakta' ve kimliksizlik 'kişnemektedir'!

Sonuçta Hürriyet'in de aralarında bulunduğu Doğan Grubu AK Parti hükümetinin kurulmasından önceki yıl olan 2001 yılında 10,3 milyon YTL zarar açıklamıştı. 2002 yılında 108,4 milyon YTL kâr açıklayan Grup, üç yılda altı kat büyüyerek 636,4 milyon YTL kâra geçmişti.

Şimdi düşünelim: Aynı ihalelere basından bir başka grup, örneğin Ciner Grubu girip alsaydı ve üç yılda altı kat büyümüş olsaydı, Hürriyet'in tavrı nic'olurdu?

Tamam, at yarışları ihalesine de girip istediği gibi 'at koştursunlar' ama 'bazı' yazarları en azından 'kişnemesinler'.

Ve milleti de 'at yarışı izleyicisi' yerine koymaktan vazgeçsinler!


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi