T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Bir düzeltme

Yanlış anlaşılmak istemem, o sebeple hemen düzelteyim: Hürriyet gazetesinden dâvet beklediğim de, dâvet gelir ve katılırsam haber toplantısında gazetenin sahibi Aydın Doğan'ı görmek istediğim de yok... Bu, bütünüyle bir yanlış anlaşılma...

Geçen hafta, Nazlı Ilıcak'ın Kanal-7'deki 'Sözün Özü' programına katıldım. Güncel gelişmeleri tartıştığımız programın bir yerinde, sözü Bilderberg'e getirip Ertuğrul Özkök'ün dâvetine ne cevap vereceğimi sordu Nazlı Hanım. "Yazısını okudum, ama kendiliğimden kalkıp gidecek halim yok ya" gibisinden bir cevap verdim... Yoksa, durduk yerde "Çağrılmayı bekliyorum" demedim...

Aydın Doğan'ın da toplantıya katılması konusu da benim teklifim değil. Aynı programda, başka ülkelerde yüzde 5 etkili olmuş ekonomik sansıntının bizde yüzde 25 kadar zarar vermesini, olaylara ideolojik yaklaşan, Ak Parti'den ve Tayyip Erdoğan'dan nefret eden bir-iki yayın sorumlusunun attığı manşetlerle irtibatladım. Sözün burasında, Nazlı Hanım, "Toplantıya Aydın Doğan da katılıp bunları dinlese iyi olur" dedi. Hepsi bu kadar.

Konunun tamamen dışında olanlarınız için arka-planı biraz özetlesem iyi olacak.

Bilderberg'e katılmamı 'Bir komplo mitinin yıkılması' olarak değerlendirdi Hürriyet. "Katılmam demişti, katıldı" başlığıyla yanlış bir haber de yaptı. Hürriyet yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, ertesi gün, haberin başlığını beğenmediğini belirttiği bir yazı yazdı. "Hürriyet'te olayları çarpıtmıyoruz, bunu görmesi için kendisini haber ve sayfa toplantılarımıza katılmaya çağırıyorum, ama yalnız gelmesin, Taha Kıvanç'ı da getirsin" teklifi o yazıda yer aldı.

Hürriyet'in en mahrem toplantısına dâvetliyim sizin anlayacağınız... O yazıyı okuyanlar, o gün bugündür, "Katıldın mı?" diye sorup duruyorlar. Dikkat edin, kimse "Katılır mısın?" merakında değil; nasıl olsa katılacağım beklentisi öyle sorduruyor... Ben ise, Bilderberg yazı dizisinin son günü belirttiğim gibi, herhangi bir beklenti içerisinde değilim.

Ne yazmışım, birlikte okuyalım: "En mâkul açıklamayı dolaylı da olsa Ertuğrul Özkök Hürriyet'te çıkan benimle ilgili yazısında verdi. Bilderberg'in dâvetini 'güzel', benim dâveti kabulümü de 'yürekli' diye nitelendiren Doğan Medya Grubu'nun önemli adamı, 'Gelsin, Hürriyet'in ve Doğan Medya Grubu'nun haber ve sayfa toplantılarına da katılsın' teklifinde bulundu aynı yazıda. Bir gazetenin ve yayın grubunun mahrem toplantılarını başka bir gazetenin mensubuna sonuna kadar açması âdetten değildir; bu jest grubunun bana güvenini göstermesi bakımından önemli. Teklif olarak kalacak olsa da güzel bir jest."

DMG'da ortak konular nasıl ele alınıyor, yayınlara patron hangi yakınlıkta ilgi gösteriyor, bilemem elbette; ancak Aydın Doğan'ın gazetenin haber ve sayfa toplantılarına katılmadığına eminim. Bizim gazetede patron toplantılara katılıyor mu ki, Hürriyet'te Aydın Bey katılsın? Bu bakımdan, "Benim söyleyeceklerim var, patronları da gelsin" türü bir teklif benim ağzımdan çıkmış olamaz. Herhalde o kadar kaba biri de değilim ben.

Tez de zaten benim olmaktan çıktı, herkesin ağzında bir gerçeklik haline dönüştü.

Geçen gün, katıldığım bir başka televizyon programında, DMG'nin önemli isimlerinden biri, "Ekonomik sarsıntıda iç politikadaki dalgalanmaların payı büyük" dedi alenen. Başbakan Tayyip Erdoğan da, Antalya'da partisi milletvekilleri önünde yaptığı konuşmada, ekonomideki bozulma ile siyasi kışkırtmalar arasında bağ kurdu. Ben işitmedim, ama Merkez Bankası Başkanı da, "Bizdeki olayı büyüten Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili hesaplar" anlamına gelen sözler sarf etmiş...

Herkesin ağzında sakız hale gelmiş bir 'gerçeği' ülkemizin en büyük patronu Aydın Doğan'ın bilmemesini benim aklım almaz. Patronlar, bundan bir ay önce sahip oldukları servetin ciddi biçimde azaldığının farkındalar çünkü. Bir ay önce, "10 milyar dolarlık bir imparatorluğa hükmediyorum" diyebilen patronlar, bugün, "İmparatorluğumun maddi değeri 7,5 milyar dolardan ibaret" tevazuuna bürünmek zorundalar...

Sarsıntı biraz daha devam etsin, patronların tevazuları daha da artacaktır...

Ekonomik sarsıntıların medya için başka bir özelliği daha var: Her sarsıntı herkesi vuruyor, ama medyayı daha fazla vuruyor. Girdi fiyatları arttığı için zarar büyüyor ve reklâm geliri büyük çapta tırpan yiyor gazete ve televizyonlarda. Gazeteler şu sıralarda fiyatlarına yüklü bir zam yaparlarsa hiç şaşmam...

En baştaki düzeltmemi bir daha tekrarlayayım: Hürriyet'in haber ve sayfa toplantılarına katılmak için dâvet beklediğim de, dâvet gelir ve katılırsam orada Aydın Doğan'ı görmek istediğim de bana ait cümleler değildir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi