T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 MART 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Ceyhun Atıf'dan Türkan Saylan'a (2)

Dünkü yazıda epeyce ilerlemiştik, bugün sonunu getireceğiz. Prof. Türkan Saylan'ın Radikal'de (9 Mart) yayımlanan yazısı değerlendirmeye hazırlanırken -ister istemez- Ceyhun Atıf Kansu'nun "Kızamuk Ağıdı" şiirini hatırlamıştım. Mesleği çocuk doktoru olan şairin Turhal'ın bir köyünde bebelerin kızamuktan kırılmasına isyan eden o çok bilinen şiirini.

Saylan'ın yazısı son günlerde öne çıkan bir tartışmayı-polemiği başka bir düzleme çekmek amacını taşıyordu. Saylan, ülkenin sağlık polıtikasına yönelik eleştirilerini dile getirmeyi ihmal etmeyerek meslektaşlarına bir bakıma "Ama biz hekimiz!" çağrısı yapıyordu.

Bazı mesleklerin "cumhuriyet"in has meslekleri arasında bulunduğuna ben de inanırım. Bu has meslekler içinde akla geleni -epeyce bir zamandır, yanlış olarak, bu meslekler arasında "askerliğin" baş köşeye oturturmasına rağmen- hekimlik ve öğretmenliktir. Hiçbir "cumhuriyet" halkını kucaklayabilmek için (sevgiyle "kucaklamak"tan söz ediyorum, kollarının arasına alarak "kemiklerini kırmaktan" değil!) bu iki mesleği baştacı etmeden karnesinin "hal ve gidiş" notunu yükseltemez. Dolayısıyla bu mesleği yürütenlerin -ilk öncelik olan halkın beden ve ruh sağlığı açısından- hiç ihmal edilmemeleri, haklarının verilmesi başta gelen önceliklerdendir. Bilmiyorum, "hekimliği" değil ama "öğretmenliği" cumhuriyetle bu derece yakın akraba kılmamın nedeni -belki de- öğretmen bir ana-babanın çocuğu olmamdan kaynaklanıyordur... "Öğretmenlik" söz konusu olduğunda bu mesleğe yönelik övgümün ülkenin eğitim-öğretim politikalarının arzettiği manzarayla ilgisi yoktur. Yani mesela, dönüp baktığımımda "Köy Enstitüleri" deneyiminin barındırdığı bin türlü mahzurun farkında olsam da, buralarda ter dökmüş öğretmenleri bu mahzurları kaale almayarak birer kahraman gibi görmeyi sürdürürüm. Hekim çocuğu olmasam da, bu mesleğin de benzer şekilde kahramanlık nişanını hak ettiğini düşünürüm.

Neyse "giriş"i burada kesip Saylan'ın yazısına geçeyim, yoksa bu gidişle yazıya bugün de sıra gelmeyecek!

Saylan da hekimlerden birer kahraman olarak söz ediyor: "Ülkemizin dört bir yanına dağılmış, geceleri ışıkları parıldayan, donanımlı sağlık ocakları, gözleri parlayan hekim, ebe, hemşire ve memurlarıyla, benzini verilen, tekerleri patladıkça yamanan ama yol alınan araçlarıyla bambaşka bir görünümdeydi Anadolumuz bir zamanlar." (Uygulaması 1963'de başlayan "Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası" çerçevesindeki uygulamaları anlatılıyor.)

Saylan'ın yazısında "o günlere" dair duygulu başka satırlar da var. Saylan'ın bu hatırlatmaları yapmasının nedeni, söylediğim gibi, özellikle son günlerin Hükümet-TTB polemiğinin vardığı çözümsüzlüktür. Saylan, ülke hekimlerinin ülkenin gereksinimi olan gerçekçi bir sağlık politikası oluşturup, bunun kavgasını vermek yerine "muhalefet partilerimizin" yıllardır sergilediği gibi sadece tepki veriyor olmalarından şikayetçidir. "Mahrumiyet bölgesi" denilen yerlere "Hâkimi, savcısı, askeri, öğretmeni tıpış tıpış giderken" hekimlerin bunu "zulüm" saymasından şikayetçidir. Hekimlere şu çağrıyı yapmaktadır: "İktidarı eleştirmek en kolay şey, pekiyi ama sen ne koyacaksın bu çorbaya? (...) Ülkenin, sana konfor sağlamayan yörelerinin adını 'sürgün yeri'ne, 'mahrumiyet bölgesi'ne çıkarmada senin rolün yok mu? Orada doğarken ölen analarda, bebelerde senin sorumluluğun yok mu? Bunu nasıl temizleyeceksin?"

Saylan'ın hekimlere yönelik bu seslenişi karşısında heyecanlanıp önümüzdeki güzel yazıyı hükümetin sağlık politikasının yanında yer alan bir yazıymış gibi algılama yanlışına da düşmeyelim doğrusu. Saylan bu yazısında kilitlenmiş gibi görünen bu tartışmanın çözümü ve sağlık hizmetlerinde doğru yolun tutulabilmesi için Sağlık Bakanlığı'na yönelik eleştiri ve önerileri de esirgemiyor tabii ki.

Saylan'ın her iki tarafa da yönelttiği bu eleştiri ve önerilerin ciddi olarak dikkate alınmasını umarız.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi