T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 MART 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Sevincini bulmak

Bir hafta öncesine kadar bütün bir sezon boyunca -ben dahil- futbol yazarlarının büyük bir kısmı süper ligimizin kalitesizliğinden dert yanıyor; bu kalitesizlik ile altı değil on yabancıyla oynamanın dahi yaraya merhem olmadığını söylüyordu.

Herhalde bu kötümserlik doyum noktasına ulaşmış ki; birden hafta ortasında "erken kupa finali" diye nitelenen bir Fenerbahçe-Galatasaray maçı oynandı.

Ve bu maçtan memnun olmayan kalmadı. Her iki takım da alkış almıştı.

Derken Fenerbahçe Konya ile oynadı.

Kimse Fenerbahçe'den bu kadar futbol beklemiyordu. Bilhassa, ikinci yarı başında gösterdiği yirmi dakikalık tempo. Rıdvan Dilmen "2005-2006 yılının en iyi topunu oynadı" diye yazdı. Hem oynadı, hem oynatmadı.

Peki bu takıma 'sihirli bir el" mi dokundu. Daum aynı Daum, takım aynı takım. Ben doğrusu Nobre girmiş, Servet kazanılmış falan diye bir maçı bir kişiye maletmeyi sevmiyorum, doğru da bulmuyorum. Fenerbahçe takım olarak vasatın üzerine çıktı, Konya ise tam tersine "bekleneni veremedi".

"Fenerbahçe Konya'yı oynatmadı" demek ne kadar doğrudur. Bu durumda esasen Konya'ya bakmak lâzım.

Bir takım elbette ki elinden geldiğince rakibini oynatmamaya çalışacaktır. Ama rakip gününde ise, istekliyse, maça asılıyorsa bu zordur.

Bazıları takımın Başkan tarafından "uyarıldığı"nı söyledi. Bu da bir izah değil. Takımlar hoca tarafından, idare tarafından her maça çıkarken uyarılır.

Ümit Özat çok iyi idi deniyor; Ümit zaten on maçın sekizinde iyi oynuyor.

Bence "pabucun pahalı olduğu" döneme girildi. Hani ne derler "Bundan sonra her maç final". Kalacaklar, düşecekler, kazanan-kaybeden bundan böyle ayan-beyan seçilecek. İdare, hoca, futbolcu herkes için bu böyle. Artık hiçbiri "önümüzdeki maçlara bakacağız" deme lüksüne ve fırsatına sahip değil.

Galatasaray zaten kendi kapasitesi neyse (mâlî, idârî, kadro vb. ile) sürekli o seviyede oynuyor. Trabzon'un toparlandığını herkes görüyor ama henüz istenilen seviyede değil. İki takım da maça asılınca güzel futbol doğuyor.

Beşiktaş ve Kayseri iyi gidiyor.

Ve böylece süper ligde futbol adına sevindirici bir manzara oluşuyor.

Umarız final çizgisine yaklaştıkça bu manzaranın üzerine kirli gölgeler düşmez.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi