T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 MART 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Abra kadabra

Hay Allah, hay Allah... ABD Başkanı George W. Bush'un etrafındakiler ile görüşlerine itimat ettiği 'uzmanlar' birer birer dökülüyor... Kimi, "Yanılmışız, kulağımız kopsaydı da Neo-Con denilenlerin sözlerini dinlemeseydik" diyerek cepheden ayrılıyor... Kimi de, "Başkan hokus pokusla herkesi kandırabildiğine göre, ben neden mağazalara aynı numarayı çekmeyeyim?" diye düşündüğü açığa çıktığı için...

Bush'un etrafı giderek tenhalaşıyor. Kasımda yapılacak ara seçimde partisi azınlığa düşerse işi daha da zorlaşacak...

Hokus pokus hikâyesini merak ettiğinizi biliyorum. Beyaz Saray'da Bush'a eğitim ve sağlık konularında akıl veren Claude A. Allen'in hikâyesi bu. Benim çok hoşuma gitti, bakalım siz nasıl bulacaksınız...

Bush                                    Allen

Claude A. Allen şubat ayı içerisinde birdenbire görevini terk etti. Beyaz Saray gibi bir yerde, Bush Ailesi ile içiçe yaşayan bir danışman görevini durduk yere niçin bırakır? Hele, makam odası Oval Ofis'e bitişik, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasını Kongre'de Laura Bush ile yanyana izleyen biriyse? Allen istifasını, "Aileme daha fazla vakit ayırabilmek için" diye açıkladı; George Bush da, ayrılması üzerine, "Değerli hizmetler vermiş biriydi, eksikliğini hissedeceğim" türü bir yazılı açıklama yaptı.

Meğer kazın ayağı öyle değilmiş; Washington polisi Claude Allen'in peşindeymiş. Suçu da kolay kolay hoşgörülecek türden değil: Hırsızlık... Adam, büyük mağazalar ve süpermarketlere dadanmış, kendi keşfi olan hokus pokus yoluyla, kısa günün kârı, hergün birkaç bin doları cebine atıyormuş...

Sihirbazların temel ilkesi dikkat dağıtmaktır. Bizde "Cambaza bak, cambaza..." diye özetlenen durum... Siz kaşına gözüne bakarken, sihirbaz, bir el hareketiyle istediği sonucu almaya yarayan hamleyi gerçekleştirir. ABD'nin savaş öncesi izlediği yöntem de buna yakın bir şeydi; 11 Eylül uğursuz eylemlerinin arkasında Saddam'ın olduğuna, Irak'ta kitle imha silâhları bulunduğuna, Muhaberat ajanlarının zenginleştirilmiş uranyum peşinde Nijer'e kadar gittiğine dünya nasıl inandırıldı sanıyorsunuz? Abra kadabra yöntemiyle...

Aradan geçen bunca zamana rağmen, Amerikalıların yarıdan fazlası, bugün bile, 11 Eylül eylemlerinin Saddam'ın emriyle işlendiğine inanıyor. Tıpkı Zati Sungur'un insanları gerçekten ikiye böldüğüne inananlar olduğu gibi...

Bush'un eğitim danışmanının el çabukluğu mârifeti de aynı esasa dayanıyor. Mağazaya girip birkaç bin dolarlık alışveriş yapıyormuş Allen; dışarı çıkıp satın aldıklarını otomobilinin bagajına yükledikten sonra aynı mağazaya yeniden dönüyormuş... Biraz önce aldığı malların aynısını koltuğunun altına yerleştirip çıkıştaki 'mal iade' bölümüne yürüyor ve görevliye mal iade etmek istediğini bildiriyormuş... Elinde fatura, koltuğunun altında mallar... Görevli, ne yapsın, ödenen parayı aynen iade ediyormuş...

Bir değil, iki değil, son birkaç ay içerisinde 30'a yakın kez tekrarlamış Bush'un danışmanı bu hokus pokusu... Her seferinde başarılı olmuş da... Başarının rahatlığıyla olsa gerek, bir ay önce yeni bir unsur daha eklemiş sihirbazlık numarasına... İade bölümüne giderken az önce otomobilinin bagajına yerleştirdiği mallara ek olarak sepete başka mallar da koymaya başlamış; parasını geri alıp dışarıya çıkarken o fazla malları da yanında götürüyormuş... Böylece dikkat çekmiş...

Bush da, 11 Eylül sonrasında hokus pokusuna yeni unsurlar ekleyince destekçilerini ve yakınlarını kaybetmeye başlamadı mı?

Washington polisi iş üzerinde yakaladığı danışman-hırsızla ilgili bilgiyi çevredeki bütün mağazalar ve süpermarketlere duyurmuş olmalı ki, kayıtlarını inceleyen işyerleri, "Aynı numarayı bize de çekmiş" bilgisini polise iletmiş... Haberi veren yerel gazetelere bakıyorum da, muhabirler, konuyu uçuklamış dudaklarla izliyor gibiler...

Mağazalardan hırsızlık çok yaygın suçlardandır ABD'de, ancak bunu yapanlar küçük miktarlarla yetinirler; 500 doların altında kalan hırsızlığın cezası da biraz hafiftir. Allen ise bir defada 5 bin dolara yakın mal götürüyormuş mağazalardan; suçlu bulunursa bayağı ceza yiyebilir...

İktidarın, gücün insanları baştan çıkaran bir tarafı var. Gücü elinde tutan veya elinde tutana yakın duran kişiler bunu kötüye de kullanabiliyorlar. Bu sebeple de dünyanın her tarafında iktidar sahiplerini frenleyecek bazı mekanizmalar öngörülüyor. Danışmanların, Claude A. Allen'in bulaştığı türden ufaktan mağaza hırsızlığı yapabilecekleri herhalde hiç akla gelmemiştir...

Allen'in kendini nasıl savunacağını çok merak ediyorum. "Yaptığımın Irak'a yapılandan ne farkı var; üstelik kimsenin burnunu da kanatmadım" demesin sakın?

Der mi der...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi