T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 24 NİSAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
Devlet adamları ve siyasetçilerin hatıratları yapılan hataların birer aynasıdır. Ülkeyi idare edenlerin bunlardan ders almaları gerekir. Oysa biz ders almak yerine aynı hataları tekrar eder dururuz. Ben burada üç hatırattan alınan, ibret alınacak üç olayı anlatacağım. Bir hakime milletvekilliği vaadi: Eski Turizm Bakanı ve milletvekili Orhan Birgit "Evvel Zaman içinde" isimli kitabında, siyasi tarihimize geçmiş olan "Beyaz Eldivenli Hâkim" olayını anlatmaktadır. Olay şudur: "1955'in Ağustos ayında, CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek deniz yoluyla Karadeniz gezisine çıkıyordu. İktidar bunu önlemek için çareler arıyordu. Nihayet Sinop'a geldik. Kasım Gülek hakkında tutuklanma kararı verilmiş ve tutuklama emri kendinden evvel gelmişti. İstanbul İl Örgütü Gülek'i tahliye ettirmenin yollarını arıyordu. Üst mahkeme tutukluluk halinin kaldırılmasına karar verebilirdi. İl Başkanı İlhami Sancar ve ekibi, İstanbul Asliye Ceza Hâkimleri'ni tek tek inceledi. 7. Asliye Ceza Hâkimi Hamdi Öner'i gözleri tuttu. İtiraz onun nöbetçi olduğu güne rastgetirildi. Avukat Ekrem Özden, hâkimi görmeye gitti. Çıkarken, 'çocuklar bu iş oldu' dedi. Ona, yapılacak ilk seçimde milletvekilliği teklif edilmişti. Kasım Gülek'in tutukluluk hali kaldırılmış ve ilk seçimde Hâkim Öner, CHP listesinden milletvekili seçilmişti." Metin kısmı açık imzalar: Eski Milli Eğitim Bakanı ve Turgut Özal'ın yakın yardımcısı hatıratında, Bakanlar Kurulu kararnamelerinin nasıl hazırlandığını anlatmaktadır. Boş bir kağıda bakanların imzaları alınmaktadır. Bu kağıtların üzeri gerektiğinde doldurulmakta ve Bakanlar Kurulu kararı olarak Cumhurbaşkanı'na gönderilmektedir. Kağıdın açık kısmına ne yazıldığından bakanların haberi bile olmamaktadır. Bakanını bulamayan Başbakan: Üçüncü hatırat Bülent Ecevit'e aittir. Bülent Ecevit, Amerika'dan davet edip bakan yaptığı Derviş'in Amerika'ya giderek 15 gün kaybolduğunu ve kendisinden haber alamadığını anlatmaktadır. Bu üç tabloyu önümüze koyup ülkemizin resmini çizelim ve bu gün şikâyet ettiğimiz konularla karşılaştıralım: "Bu gün, adaletin politize olmasından şikâyet etmekteyiz. Adaletin politize edilmesi deyiminden, çoğu zaman iktidarların baskısıyla siyasi kararların alınması hatıra gelir. Oysa hâkimler bazı zamanlar iktidarlara kafa tutmak için de politize olurlar. Bu gün Başbakan Tayip Erdoğan'ın nelerden şikâyet ettiğini ve neleri yaptığını yan yana koyalım: Hâkimlerin bazıları iktidarın yanında, bazıları karşısında politize olmuyorlar mı? Özel kalem müdürlerinin koltuğu altında, bakanların üstü boş kararnameleri dolaşmıyor mu? Bunlardan daha enteresanı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve hatta bakanlar aralarında geçmesi gereken konuşmaları medya aracılığıyla yapmıyorlar mı? Bir ülkede kaideleri çiğnemek bir kural haline gelirse, ülkeyi düzeltmek mümkün mü? Yahya Kemal üslubuyla söyleyelim: "Her kötü uygulama bak ki derinde,
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |