Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
İnsan Kaynakları
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e sunulan “Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Taslağı” raporu ile YÖK, üniversiteye giriş sisteminde değişiklik yapılmasına yeşil ışık yaktı.

ÖSS’nin Türkiye’nin sosyal ve ekonomik eşitsizliklerine katkıda bulunduğu kaydedilen raporda, ÖSS’de yapılacak bir değişikliğin öncelikle “ortaöğretimi bitirme sınavı” getirilmesine bağlı olduğu ifade edildi.

Bu sınavın ardından sınavsız geçiş ve özel yetenek sınavıyla girilecek programların dışında hukuk, tıp ve mühendislik gibi programları isteyen adaylar Ders Düzeyi Seçme Sınavı’na; başta öğretmenlik olmak üzere çeşitli lisans programlarını isteyen adaylar ise Temel Düzey Seçme Sınavı’na girmek zorunda olacak.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Öğrenci Seçme Sınavı’nda (ÖSS) değişiklik yapılmasına yeşil ışık yakarken, bu değişikliğin temelinde lisenin ardından bitirme sınavı getirilmesini şart koştu.

Liseyi bitirme sınavında başarılı olan öğrencilerden sınavsız geçiş ve özel yetenek sınavı ile yerleştirme yapan programların dışındaki hukuk, tıp ve mühendislik gibi alanlara yerleşmek isteyen adaylar “ileri düzeyde” bilginin ölçüleceği Ders Düzeyi Seçme Sınavı’na girecek.

Dört yıllık fakültelerin öğretmenlik başta olmak üzere diğer programları için ise ortaöğretim müfredatını temel alan Temel Düzey Seçme Sınavı (TDSS) öngörülüyor.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında 13 akademisyen tarafından hazırlanan “Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi Taslağı” raporunda, ortaöğretimdeki düzenlemelerle bağlantılı olarak ÖSS’de değişiklik yapılacağı kaydediliyor.

10’NCU SINIFTA YÖNLENDİRME SINAVI OLMALI

YÖK raporunda, 1974 yılında uygulamaya konulan merkezi sınav sisteminin değiştirilmesinin “ortaöğretim ve yükseköğretimin yeniden yapılandırılması kapsamında bir bütünlük içinde” ele alınmasıyla gerçekleştirilmesi gerektiği kaydedildi. Yapılacak önerilerin tüm sistemi kapsaması gerektiği vurgulanan raporda, ortaöğretim 10’ncu sınıfta yönlendirme amaçlı bir sınavın düzenlenebileceği ifade edildi.

ÖSS’E DEĞİŞİKLİĞİNE ŞARTLI YEŞİL IŞIK

ÖSS’nin, Türkiye’deki “sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin” devam etmesine katkıda bulunduğu kaydedilen raporda, sınav sisteminin şartlı olarak değiştirilmesine yeşil ışık yakıldı.

Değişiklik ortaöğretim mezunlarının bitirme sınavına tutulmasına bağlandı. Ortaöğretimi bitiren öğrenciler öncelikle “ortaöğretimi bitirme sınavı”ndan geçirilecek, başarılı olan adaylar üniversitedeki program türlerine göre ayrı ayrı sınavlara girecek.

DDSS VE TDSS GELİYOR

Ortaöğretim bitirme sınavını başarıyla geçen adaylar, üniversitedeki programların içeriğine dayalı yapılacak iki ayrı sınava girebilecek. Adaylardan isteyenler “ileri düzeyde bir sınav” olarak adlandırılan hukuk, mühendislik ve tıp bölümlerine yerleştirilmeyi sağlayan Ders Düzeyi Seçme Sınavı’na (DDSS) ya da orta öğretim müfredatına dayalı olarak başta öğretmenlik programları olmak üzere çeşitli 4 yıllık lisans programlarına girmeyi öngören Temel Düzey Seçme Sınavı’na (TDSS) girebilecek.

DDSS NASIL YAPILACAK?

Hukuk, mühendislik ve tıp fakültelerine girişi sağlayacak olan DDSS’nin haziran ayının ikinci yarısında ardışık haftalarda dört aşamada gerçekleştirilmesi planlanırken, bu aşamaların hepsi birbirinden bağımsız olarak değerlendirilecek. Matematik, sosyal bilimler, fen bilimleri ve Türkçe-yabancı dil sınavları şeklinde aşamalandırılan sınavlardaki başarı durumu ayrı ayrı göz önünde bulundurularak yerleştirmeler yapılacak. DDSS’de öğrenciler dört aşamalı sınavın tüm aşama ya da bir sınav aşamasındaki tüm derslerin sınavına girmek durumunda olmayacak.

SINAVSIZ GEÇİŞ VE ÖZEL YETENEK SINAVLARI KORUNDU

Öngörülen yeni sistemde sınavsız geçiş ve özel yetenek sınavları korunurken, ortaöğretim bitirme sınavında başarı olan adaylardan isteyenler ağırlıklı olarak açıköğretim ve meslek yüksekokullarının iki yıllık fakültelerine yerleştirilmeyi öngören sınavsız geçiş imkanından yararlanabilecek. Özel yetenek sınavı ile öğrenci alan programların yolu da ortaöğretimi bitirme sınavının ardından açılıyor.

Raporda, yeni sınavların uygulanması halinde ortaöğretim çağında, okuldaki eğitimin öne çıkacağı, bunun da ortaöğretimde niteliğin artmasına imkan vereceği kaydedildi. Ayrıca lisans programlarına, ilgili programın gerektirdiği nitelikte adayların yerleştirileceği ve yükseköğretim kademesindeki eğitimde niteliğin yükselmesine sağlanacağı belirtildi.

YÖK’ÜN BAZI YETKİLERİ DEVREDİLMELİ

YÖK’ün doğrudan karar verici işler görmesinden çok yönlendirici ve denetleyici işlevler görmesi, üniversitelerin ise otonomilerinin arttırılmasının gerektiği kaydedilen raporda, YÖK’ün ve ÜAK’nın varlıklarının korumasına dikkat çekildi. YÖK’ün bazı yetkilerinin de sınırlandırılabileceği ifade edilirken, özellikle bürokratik süreçler oluşturan bazı yetkilerin ÜAK ve üniversitelere devrinin sağlanabileceği, ÜAK’nın daha etkin bir kurul halini alması gerektiği kaydedildi.

Tüm rektörler ile her üniversitenden birer temsilcinin yer aldığı ÜAK’nın, sadece rektörlerin bulunduğu Rektörler Komitesi’ne dönüştürülerek, “tam zamanlı görev yapan bir yürütme kuruluna” sahip olmasının önemine işaret edilen raporda, akademik yükseltmelerin ve atamaların asgari koşullarının belirlenmesinin ÜAK’nın görev alanında olabileceği belirtildi. Raporda, ÜAK’nın işlevlerini yerine getirmesinin yeterli kadronun ve yeterli bütçenin verilmesiyle sağlanabileceği vurgulandı.

YÖK’E ÜYE EN FAZLA ÜAK’DAN OLMALI

Raporda, YÖK’ün üye dağılımının da ÜAK lehine dönüştürülmesi gerektiği bildirildi. Şu andaki 21 üyeli YÖK Genel Kurulu’nun yine 21 üye ile faaliyetlerini sürdürmesi planlanırken, bu üyelerin Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve ÜAK arasındaki 7’şerli dağılımının değiştirilerek, ÜAK’nın göndereceği üye sayısının 11’e çıkartılabileceği kaydedildi. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’na ise 5’er üye belirleme hakkının verilmesi öngörüldü.

KADIN KONTENJANI VE ÖĞRENCİ TEMSİLCİSİ

Raporda, YÖK üyeliklerini belirleyecek olan Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve ÜAK’nın kendi kontenjanlarında kadın üye kıstasına yer vermesi gerektiği belirtildi. Bu kanalların üyelerini belirlerken belli oranda kadın üye kontenjanını gözetmesinin önemli olacağı vurgulandı. Öğrencilerin de yükseköğretimin sorunlarına ilişkin YÖK bünyesine katılımını planlayan raporda, “Belli konularda YÖK Genel Kurulu toplantılarına öğrenci temsilcilerinin katılabilmesi de yarar sağlar” denildi.

REKTÖRLÜK 5 YILLIĞINA BİR KEZLE SINIRLANDIRILMALI

Raporda, rektörlerin görev sürelerine ilişkin de değişiklik yapılabileceği bildirildi. Şu anda 4 yıllığına en fazla iki dönemle sınırlı olan rektörlük görevinin 5 yıla çıkartılabileceği ancak bir dönemle sınırlandırılabileceği kaydedildi. Seçimle belirlenen rektörlerin farklı bir yöntemle de belirlenebileceği yönünde imada bulunulan raporda, bir üniversitenin rektörlüğü için başka bir üniversitedeki öğretim üyesinin de aday olabileceği belirtildi.

YÖK DEKANLARIN ATAMASINDA DEVRE DIŞI OLMALI

Dekanların belirlenmesi konusunda da raporda görüşlere yer verilirken, bu sürecin daha katılımcı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği kaydedildi. Uygulamada rektörlerin belirlediği üç isim arasından YÖK tarafından belirlenen bir isim dekan olarak atanırken raporda, YÖK’ün dekan atamasında devreden çıkmasının uygun olacağı belirtildi. Dekanların görev sürelerinin de üçer yıllık iki dönemle sınırlandırılabileceği ifade edildi.

ÖĞRENCİ AFFI KABUL EDİLEMEZ MÜDAHALEDİR

Raporda ayrıca öğrenci ve sicil affı uygulamasının yanlışlığına dikkat çekilerek, “Öğrenci aflarının akademik yaşama kabul edilmez bir siyasal müdahale biçimi olduğu dikkate alınarak tümüyle gündem dışı tutulmaları gerekir” denildi.