| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Emekli tümgeneral Erol Özkasnak...Bütün bürokratlar sonunda emekli oluyor. Bütün siyasiler de... Bakmayın Ecevit'in direnmesine, hırsına... O da bir gün emekli olacak... Kaçınılmaz bir şey bu... Ve tabii bütün insanlar da ölüp gidecekler birgün... Bu kaçınılmaz bir yazgı... Kimse de bulunduğu görevlerde devamlı kalamıyor. Şu ya da bu nedenle birgün ayrılmak zorunda... Tabii bürokratların emeklilikleri daha kesin kurallara bağlı. Politikacılar direnirlerse ölünceye kadar emekli olmayabiliyorlar, ama memurlar öyle değil. Şimdiye kadar yaşadık ve gördük... Kimler, hangi allı şanlı bürokratlar, hiç emekli olmayacaklarmış gibi davranan o haşmetli yöneticiler, nasıl sonunda emekli oldular? Emekli olmamak için esen, gürleyen, darbe tehditlerinde bulunan bazı güçlü komutanlar bile, sonunda nasıl emekli olup gittiler? Bunların çoğunu gördük, yaşadık... Tarihte de bunların birçok örneği var. İnsan bir gün çekip gidiyor. Yaptığı işten. Yaşadığı evden. Bulunduğu şehirden. Hayattan.. Önemli olan geride iyi bir anı bırakabilmek. Geride iyi bir isim bırakabilmek. Bir kişiyi bile incitmeden, üzmeden gidebilmek... Biliyorum kolay bir şey değil bu... Bürokratlar için durum çok daha zor ve hazin aslında... Hele görevleri sırasında, emirlerinde binlerce kişinin koşturduğu, el etek öptüğü güçlü bir konumdaysalar. Bir telefonla gazete yöneticilerine her istediklerini yaptıracak, insanlar hakkında davalar açtıracak, onları gerekirse hapse attırıp, gerekirse işsiz bıraktıracak bir güçleri varsa... Erol Özkasnak da bir bürokrattı... Devletin, Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği gibi önemli bir görevinde bulundu yıllarca... Sonunda o da emekli oldu... Belki de biraz buruk ayrılıyor ordudan. Yaptığı hizmetler gözönüne alınırsa onun da, belki Çevik Bir gibi Genelkurmay Başkanlığı beklentisi içinde olması gerekirdi. Acaba üstleri, kendisine korgeneralliği bile layık görmeyerek, yaptığı hizmetleri ya da bu hizmetlerin yapılış şekillerini onaylamadıklarını mı göstermek istemişlerdi? Tabii biz bunları bilemeyiz... Fakat Erol Paşa'nın emekli edilmesiyle, 28 Şubat Süreci'nin tasfiye edilmekte olduğuna ilşkin görüşe de katılamayız. Acaba Paşa, görevi sırasında neler gördü, neler yaşadı? Türkiye'nin hangi önemli olaylarına tanık oldu? Susurluk'la, Yüksekova Çetesi ile ilgili acaba neler biliyor? Güçlükonak olayının içyüzü nedir? 28 Şubat'ın perde arkasında neler oldu? Erbakan hükümeti nasıl alaşağı edildi? O dönem, hangi politikacılar, hangi gazeteciler nasıl izlendi, nasıl bir değerlendirmeye tâbi tutuldu? Bunlarla ilgili daha sonra açıklamalar yapacak mı? Hatta hatıralarını yazacak mı? Kaç gazeteciyi yazıları için uyardı, kaç gazetecinin işten atılmasını patronlarından talep etti? Bazı gazetecilerin 28 Şubat dönemine ilişkin yaptıkları açıklamalarda hep sorumlu olarak, o zamanki amiri Çevik Bir Paşa'yı göstermelerine acaba ne diyor? "Hayır bu işlerde benim de aktif rolüm oldu, Türkiye'nin şartları öyle gerektiriyordu" diyebilecek mi? Yoksa, "Ben bir emir kuluydum, bana ne dendiyse onları yaptım" mı diyecektir? Yanlış anlaşılmasın, ben Erol Paşa'nın arkasından yazmıyorum. Hiçbir zaman böyle bir kolaycılığı tercih etmedim. Kendisi ile -şahsı ile ilgili değil, yaptığı görevler ile- ilgili olarak, en etkin dönemlerinde bile düşündüklerimi yazdım. O nedenle beni pek sevmediğini biliyorum. Benim yazılarımın -o her ne kadar devleti ve orduyu rahatsız ettiğini söylese de- genel olarak kendisini rahatsız ettiğini de... Hatta benimle ilgili olarak çalıştığım bazı gazetelerde, patronlar ve yöneticilerle sohbet bile ettiğini biliyorum... Benim ya da başka gazeteci arkadaşlarımın, zaman zaman mesleklerini yapamaz konuma düşmemizde sadece Çevik Paşa'nın değil, onun da rolü olduğunu kuvvetle tahmin ediyorum. Ama inanır mısınız, gerçi bekleniyordu ama, emekli edildiğine ilişkin haberi ilk aldığımda sevindiğimi söyleyemeyeceğim. Böyle şeye pek sevinilmiyor. Nihayet gitmektedir. Gerçi önemli olan, geride olumlu bir izlenim bırakmaktır. Bir kişinin bile "iyi oldu" dememesidir... Olsun, böyle de olsa ben Erol Paşa'nin gidişine sevinmiş değilim. Ama üzüldüğümü de ifade edemeyeceğim...
kduzgoren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|