İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül, "Ocak-Haziran 2000 İnsan Hakları İhlalleri Raporu"nu açıkladı. Öndül düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlallerde geçen yıla göre aşırı bir yükselme olduğunu belirtti. Rapor, bu yılın ilk altı ayında, 1999'un ilk yarısına göre, düşünceleri nedeniyle yargılananlar için istenilen hapis cezalarının yüzde 240, düşünceleri nedeniyle yargılananlara verilen hapis cezalarının ise yüzde 19 oranında arttığını ortaya koydu.

İHD Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Hüsnü Öndül, 2000'in ilk altı ayına ilişkin insan hakları ihlallerini, geçtiğimiz yılın ilk altı ayıyla karşılaştırdı. 2000 yılının ilk yarısının Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyeliği açısından önemli olduğunu belirten Öndül, "2000 yılının ilk altı ayında insan hakları ihlallerin istenilen konumda değil. 1999'un ilk altı ayına göre, bazı alanlarda iyleşmeler var. Ancak işkenceler, hapis cezaları, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü açısından tablo daha da vahim" dedi.

"Yargı organında gelişme yok"

Yaşam hakkına yönelik ihlallerde birtakım azalmaların görüldüğünü dile getiren Öndül, toplatılan ve yasaklanan yayınlarda bir düşüşün görülmediği ve baskına uğrayan kitle örgütü, siyasi kuruluş ve yayın organı sayısında iç açıcı bir azalma olmadığını söyledi. Öndül, "Yürütme organına bağlı birimlerden kaynaklanan ihlallerde dönem içi azalmalara karşın, yargı organının pratikleri açısından hiç bir pozitif gelişmenin gözlenmediği, aksine yargı pratiğinin özel olarak düşünce suçu katagorisinde özgürlükçü yorum ve uygulamadan kaçındığı gözlenmektedir" dedi.

"KHK'nın onaylanmayacağını umuyoruz"

Memurların iki müfettiş raporu ve bakan onayıyla görevden uzaklaştırılmalarına olanak tanıyan ve sadece hükümet tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnamenin hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesine hem de Anayasa'nın 13, 38, 91. maddelerine aykırı olduğunu belirten Öndül şunları söyledi: "Cumhurbaşkanı'nın bu kararnameyi onaylamayacağını umuyoruz, çünkü bu yasa iki açıdan kabul edilemez. Biri, kanunsuz suç ve ceza ilkesinin çiğnenmesi diğeri ise, iş güvencesinin ortadan kaldırmasıdır." Öndüll, F tipi cezaevlerinin tutuklunun tecridini amaçladığını ifade etti.