| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Karısını döven rektörKingsley Amis, bilenlerin "Bu yüzyılın en önemli bir kaç romancısından biri" saydıkları çağdaş İngiliz edebiyatçısı. Oğlu Martin de onun gibi 'ödüllü' bir romancı. Martin Amis, babasının ölümünden sonra yazdığı "Experience: A Memoir", (Hyperion Books, 2000) başlıklı anılarında, zaafları ve özellikleriyle onu da anlatıyor. Hayatının son yıllarında 'kadın' konusunda garip fikirlere sahip olmuş Kingsley Amis ve o fikirlerini romanlarına da taşımış... Oğlu, bir kahramanına şunu söylettiğini naklediyor: "Geçen gece, televizyonda, İngiltere ve Galler'deki şiddet suçlarının yüzde 25'inin karılarına saldıran kocalar tarafından işlendiği söylendi. Ne garip bir oran, değil mi? Bu oranın yüzde 80 gibi bir şey olacağını sanırdım. Demek ki, İngiliz kocalar, sanıldığının aksine, yumuşak tiplermiş..." (s. 310) Bu satırları okuduktan hemen sonra gazetelere göz gezdirirken, Radikal'de, Türker Alkan'ın yazısıyla karşılaştım. Diyanet Vakfı tarafından yayımlanan "Müslümanın el kitabı" adlı kitapta kocaların karılarını dövebileceği anlatılıyormuş ya, Radikal yazarı da, konuyu, çeşitli dinî metinlerden aktarmalarla işliyor... Şu hükme varıyor Türker Alkan: "Ve din, bir kurum olarak yaşamak, etkinliğini sürdürmek istiyorsa, yaşanan toplumsal gerçekleri algılamak, kendisini onlara uydurmak zorundadır." (3 Ağustos 2000) Radikal yazarlarının bugünlerde ağız tadı yok. Gazetenin yönetmeni Mehmet Yılmaz, Hürriyet'ten Ayşe Arman'la konuşurken, Türkiye'de sadece dört gerçek yazar olduğunu, diğerlerinin işte öylesine yazdıklarını söyledi. Verdiği dört isimden sadece ikisi Radikal yazarı; sözgelimi, yönetmeninin 'gerçek yazar' saydıkları arasında Türker Alkan bulunmuyor... Ne kadar tatsız bir durum; Allah hiçbir yazarı Radikal'in "Eh işte, şöyle böyle yazanları" konumuna düşürmesin... Türker Alkan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin eski dekanı, profesör. Yazılarında şimdiye kadar iletişim üzerine fazla bir şey okuduğumu hatırlamıyorum; siyaset bilimi uzmanı olduğunu biliyorum, o alanda da literatüre bir katkısından haberdar değilim. İnsanlar yaşlandıkça metafiziğe kafa takarlar; 'iletişim' hocası Türker Alkan da yazılarının yarıdan fazlasında dinî konularda ahkâm kesiyor... Oysa, ilâhiyat, dıştan öyle görünse de, kolayca kendini ele veren bir alan değildir. Türker Alkan'ın 'kadın ve dayak' konusunu işlediği yazıda birbiri ardına sıraladığı ayrıntıların çoğu 'doğru', ancak vardığı sonuç 'yanlış'... Neden? Bir kere, İslâm'ın "Câhiliye dönemi" adı verilen, kadının insan bile sayılmadığı (bu sebeple, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü), kölelik ve câriyelik kurumunun hayli yaygın olduğu bir tarih diliminde geldiğini unutuyor... Kendisinin küçümsediği esaslar, dünya tarihinde bir 'devrim' aslında... Kur'an-ı Kerim'de kölelik ve câriyelik yer alıyor, ama 'tedric' (zamana yayma) denilen Kur'anî yöntemi bilenler açısından, ilâhî amacın 'insan onuru' ile bağdaşmayan bu iki kurumun bütünüyle ortadan kalkması olduğu anlaşılacak biçimde... Kur'anda kadınların tedip edilebileceğine dair âyet var; ancak o âyetle getirilen esas kadınları öldürmenin hiçbir hukukî sonuç doğurmadığı bir toplumda tâcizin sınırını belirliyor. Hafifçe vurmaktan öte bir saldırının yasaklandığı bir ölçü bu; daha ileri bir tâciz haddi aşmak anlamına geliyor... Hiç merak etmesin, günümüzdeki Türkiye müslümanları ilâhî mesajı doğru anlamlandırıyorlar ve içinde Allah korkusu olanlar kadınlara el kaldırılmayacağını biliyorlar... Kingsley Amis'in yarı şaka yarı ciddi temas ettiği 'kocaların karılarını dövdüğü gerçeği' çok daha derin 'psikopatolojik' bir olay. Türkiye'de yapılan kamuoyu yoklamalarında kadın döven erkek oranı epey yüksek. Daha hazini ise, bu hastalığın okumuş-yazmış çevrelerde hayli yaygın olması; "Kocam beni dövüyor" şikâyetleri entel çiftler arasında had safhada... Çok değil iki ay önce, toplum, "Karısını döven rektör" gerçeğine uyanmıştı. Milliyet yazarı Duygu Asena, bir rektör eşinin, kocası tarafından dövüldüğü itirafını sütununa taşıdı. Rektörün kimliği merak edilince, Milliyet yazarı, "Mahrem bir bilgidir; ancak koca bu alışkanlığından vazgeçmezse ismini açıklarım" dedi. Aslında basit bir akıl yürütme 'karısını döven rektör'ün kim olduğunu bulmak için yeterli. Rektör, Duygu Asena'nın fikirlerini paylaşmadığı biri olsaydı ismini ilk gün öğrenirdik... Ancak gazete manşetine tırmanan açık şantajla durdurulabilecek azgınlıkta bir 'kadın düşmanı' olduğu anlaşılıyor rektörün; bu patalojik hal başında bulunduğu üniversitedeki uygulamalarına da yansıyordur mutlaka... Akıl yürütmeye devam edersem karısını Kakılmış'a döndüren 'İtilmiş kılıklı rektör' kaş-göz işaretlerine kadar karşınızda belirebilir; en iyisi burada durayım... Benim gözümde âcizlik ilânı olan dayak toplumumuzda yaygın bir cezalandırma yöntemi; bunu biliyorum... Ancak, Türker Alkan şuna emin olabilir: Kendisinin küçümsediği dinî metinleri hayat düsturu kabul eden insanlar arasında, aktardığı âyeti, "Kur'an karımı dövmeme izin veriyor" biçiminde yorumlayan bir tek Allah'ın kulu tanımıyorum ben... Peki, o, kendi çevresi için, bu kadar keskin bir iddiada bulunabilir mi? Belki Türker Alkan biliyordur: Sahi şu kısa adı 'İt' olan rektör kim Allah aşkına?
tkivanc@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|