|
Doping... ping...
Nisan ayı içerisinde Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Bölüm Başkanı Profesör Vural Akarçay'ın gayretleriyle uluslararası bir konferans düzenlendi. Konusu Doping ve dopingin sporcu üzerindeki etkileriydi.
Profesör Vural Akarçay bu konferansa kulüpleri, sporcuları ve gazetecileri bizzat kendisi davet etti. Fakat konferansta ne bir gazeteci, ne bir kulüp yöneticisi ve ne de bir sporcu vardı. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü öğrencilerinin hıncahınç doldurduğu konferans salonunda Fransa'dan Bulgaristan'a, Almanya'dan İspanya'ya ülkelerin dopingle mücadele yöntemlerini dinledik. Yaşanan dramatik olaylar traş olan kadınlar, intihara sürüklenen sporcuların hikayeleri gerçekten ürkütücüydü.
Bu konferansta birşey daha öğrendik ki Türkiye'de Hacettepe Üniversitesi bünyesinde bir Doping Kontrol Merkezi mevcutmuş. Üstelik de bu merkezin Avrupa'daki herhangi bir merkezden hiçbir eksiği yok. Tek eksiği uluslararası lisansı bulunmaması.
Doping Kontrol Merkezi Başkanı konuşmasında "Çalışmalarımız sırasında bizleri en fazla memnun eden sporcular vücutçular ve halterciler" demişti. Çünkü bu sporlarla uğraşan sporcuların yüzde doksanında doping maddesine rastlıyorlarmış. Bu da çalışmayı yapan öğrenci ve hocaları sevindiriyormuş. Bu bir kara mizah örneği şüphesiz...
Ahmet Taşçı'nın kontrolünü de bu merkez yaptı. Şimdi kızılca kıyamet kopuyor. Türkiye'de doping kontrolünün yapılamayacağı, bunun yasal olmadığı vs.
Şimdi Atina'dan gelecek sonuçları bekliyoruz... Bekliyelim de görelim. Ahmet Taşçı doping yapmıştır veya yapmamıştır, konumuzun dışında. Türkiye gibi bir ülkede akredite bir Doping Kontrol Merkezi'nin bulunmaması asıl kahredici durum. Bir avuç idealist öğretim üyesinin gayretine destek vermeyen, Yunanistan'dan medet uman devlet yönetimi utansın...
6 AĞUSTOS 2000
|