YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Neden gerçekleştiremiyoruz? 3

Türkiye'nin 1839'la başlayan modernleşme, 1876'yla başlayan meşrutiyet ve 1946'yla başlayan demokratikleşme çabalarının istenen noktaya gelmemiş olmasının temelinde bütün bu teşebbüslerin iç dinamiklerden ziyade dış dinamiklerin zorlamasıyla gerçekleştirilmiş olması yatmaktadır. Tanzimat'ın ilanında Mısır gailesine karşı Batı'nın desteğini almak düşünceleri hakim rol oynadı. Meşrutiyet'in ilanında Tersane Konferansı'nda Batılı devletlerin içişlerimize müdahalesini önleme arzusu vardı. Çok partili hayata geçişimiz ise Batılı devletler safına katılmamızın bir ödünü idi.

Sadece bu saydıklarımız değil, Türk modernleşme tarihinin bütün belli başlı nirengi noktalarında dış dinamiklerin rolü çok açık bir biçimde görülür. 1856 Islahat Fermanı'nın ilanında Paris Konferansı'nın, Cumhuriyet döneminin kimi inkılaplarında Lozan görüşmelerinin ve burada yapılan taahhütlerin izleri vardır. Türkiye'nin yeni dönemde demokrasi ve hukuk devleti istikametinde yapmayı düşündüğü bir kısım değişikliklere de Avrupa Birliği'nin gölgesi düşmekte. "Hukuk devletini neden gerçekleştiremiyoruz?" sorusunun cevabı buradadır.

Gittikçe küçülen dünyada dış dinamikleri bütünüyle görmezlikten gelemeyiz. Ancak iç dinamiklerin harekete geçiremediği hiçbir değişimin de bütünüyle o ülkenin yapısına uygun düşmediğini ve yararına olmadığını ve dış dinamiğin devrede olduğu dönemde sınırlı bulunduğunu bilmemiz gerekir. 160 yıllık modernleşme sürecinin Türkiye'yi neden istenen noktaya getirmediği, bazan tam tersi sonuçlar doğurduğu sorusunun altında bu olgu yatmaktadır.

28 Şubat'la başlayan süreçte Türkiye'nin iç dinamikleri demokrasinin ve hukuk devletinin askıya alınmasını önleyici bir direniş ortaya koyamadı. Parlamento yönetime gereğinden fazla bağlı olmasının sonucu, kendisinin devreden çıkarılmasına veya en azından güçsüzleştirilmesine seyirci kaldı. Düşünce namusunun gereğini ortaya koyan ve yanlışları açıkça ifade eden çok az aydın çıktı. Medya kâh korkuyla kâh egemen güçlerle içli olmanın sağladığı yarar saikiyle baskıcıların safında yer aldı. Güçlü sivil toplum örgütleri çıkmadı. Doğrudan kendilerine cephe alınanlar kendi kazanımlarını korumanın peşine düşüp temsilcisi oldukları kimseleri yüzüstü bıraktılar. Ve millet olarak topluca 160 yılın verdiği bir alışkanlıkla problemlerimizi yine dış dinamiklerin çözmesine bıraktık. İşin garibi 30 yıllık siyasi yörüngesini Batı aleyhtarlığı üzerine oturtan MNP-RP çizgisi kendisine yeni dönemde hayat hakkı verecek gelişmeleri de bunca senedir aleyhinde olduğu Batılı dinamiklere bağladı. Ya bunca senedir inatla sürdürdüğü Batı aleyhtarlığı yanlıştı, ya şimdilerde sergilediği teslimiyetçi anlayış yanlış. Belki de her ikisi...

Türkiye'de hukuk devleti, halkın yönetime katılması her şeyden önce bu ülke insanı için bir ihtiyaçtır. Ve bu ihtiyaç bizim tarafımızdan gerçek boyutlarıyla anlaşılıncaya ve gerçekleşmesi için el birliğiyle taşın altına elimizi koyuncaya kadar karşılanmayacak, hukuk devleti ideali gerçekleşmeyecektir.


8 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...