YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İlginç zamanlama

Genelkurmay tarafından PKK ve AB ile ilgili olarak "2000 Yılı İç Güvenlik Harekâtı Değerlendirmesi" başlığı ile yayınlanan "Bilgi Notu"nun en dikkat çekici yanının "zamanlama"sı olduğunda kuşku yok.

Çünkü "Bilgi Notu" en azından muhteva olarak çok yeni değil. Hafızamızı şöyle 10 gün öncesine götürürsek, benzeri temaların, MİT Müsteşarı Atasagun'un "Kürtçe TV"ye "Analara ulaşabilme" vurgusuyla ılımlı yaklaşan görüşlerinin ardından MGK'ya sunulan gene TSK kaynaklı 6 sayfalık raporda ele alındığı hatırlanacaktır. O raporda da, PKK'nın Kürtçe TV gibi temaları, siyasallaşmanın bir enstrümanı olarak kullandığı ifade ediliyor, AB çevrelerindeki Kürtçe TV duyarlılığı da eleştiriliyordu.

Önceki gün basına dağıtılan "Bilgi Notu"na baktığımızda bir miktar güncelleştirme dışında önemli bir öz değişikliği görülmüyor. Güncelleştirme de AB Türkiye Masası Şefi Alain Servantie'nin PKK'yı muhatab alan ve Türkiye tarafından gerekli tepkinin gösterildiği mektubu ile ilgili...

Genelkurmay'ın "Bilgi Notu"nun ana çerçevesi iki paragraf içinde toplanabilir:

1. Hâlâ önemli bir tehdit olan PKK'nın siyasallaşma amaçlı bir strateji izlediği... Kürtçe TV, İnsan Hakları, barış çağrısı gibi temaları bunun için kullandığı... Belgede şöyle deniyor: "Terör örgütü, silâhla gerçekleştiremediğini sözde barış çağrıları ile gerçekleştirme hevesindedir."

2. AB'nin bu noktadaki taleplerinin terörün ikinci boyutu olarak nitelenmesi... Bilgi Notu'nda bu noktada şu ifadeler yer alıyor: "PKK'yı en çok cesaretlendiren gelişmeler AB'ye giriş sürecinde yaşanmaktadır......geçmişte bazı AB üyeleri açık ve gizli olarak terör örgütü PKK'ya destek vererek, örgütün varlığını devam ettirmesinde başlıca etken oldular."

Bunlar hiç şüphesiz ülkemizin güvenliği açısından önemli tesbitler. Peki "zamanlama" neden önem kazanıyor?

-Ecevit'in Nice'te bulunmasından...

Bilindiği gibi Ecevit'in Nice'e gidişi de gerilimli oldu. AB ile ilişkiler zaten gerilimli. Türkiye'de AB ile ilgili kimin ne istediği tartışmalı. TSK'nın AB'ye giriş noktasında rezervi bulunup bulunmadığı tartışmalı. Ve nihayet, Türkiye'de kararları kimin verdiği, siyasetin ağırlığının ne olduğu, TSK'nın MGK'da ne ölçüde belirleyici olduğu konuları hep gündemdeki tartışmalı konular...

Bu ortamda Ecevit Nice'e gidiyor ve Başbakan oradayken, Ankara'da askerler "Türkiye'nin güvenliği açısından AB'ye derin kuşkuları seslendiren bir açıklama" yapıyorlar.

Burada iki ihtimal söz konusudur:

Birisi şudur: daha Ecevit Nice'e uçmadan Genelkurmay'la böyle bir açıklama yapılması noktasında anlaşır, dolayısıyla asker ağzından AB'ye bir ders vermek ister.

İkincisi de şudur: Genelkurmay Başbakan'dan bağımsız bir açıklama yapmıştır. Nice'e gidiş, eğer hükümet tarafından gerilimden sonra AB ile ilişkilerde olumlu bir adım olarak görülüyorsa, Genelkurmay buna olumlu bakmadığını ortaya koymuş olmaktadır.

Peki 10 gün önce MGK'da benzeri bir raporun gündeme gelmesi yeterli görülmemiş midir? Ya da Bilgi Notu'nun Başbakan tam da Nice'te iken açıklanmış olmasının özel bir anlamı var mıdır?

Yani Avrupa'ya "Başbakan orada ama, TSK'nın da görüşü budur" gibi bir mesaj verilmesi öngörülmüş müdür?

Başbakan Ecevit, Nice dönüşü yorumunda, "Bilgi Notu"nu "Genelkurmay'ın bilinen duyarlılığı" çerçevesinde değerlendirmiş, zamanlama konusunda özel bir hassasiyet sergilememiştir.

Tabiî ki bu tavır, soruları ortadan kaldırmıyor:

-Genelkurmay da gerçekten zamanlama konusunda özel bir hassasiyet sahibi değil miydi?

-Genelkurmay'ın açıklaması AB çevrelerinde hükümet-asker ilişkileri planında nasıl bir yoruma kavuşmuştur?

-Ecevit'in değerlendirmesi, açıklamanın kendi bilgisi dışında yapıldığı kanaatini uyandırdığına göre, hükümet, bu tür ilginç zamanlamaları 28 Şubat'lı reel siyasetin tabiî uzantıları olarak mı görmektedir?

Burada ayrıca sorulması gereken çok hayatî bir soru daha vardır:

-Eğer Genelkurmay'ın görüşleri bir gerçeği, açıklamanın "zamanlama" sı da doğru bir tercihi yansıtıyorsa ve PKK siyasallaşma girişimlerini AB yardımıyla yürütmekte ise, bu görüş neden sadece Genelkurmay'ın özel hassasiyet alanı içinde kalmaktadır da, PKK ile mücadale inisiyatifini elinde bulundurması gereken hükümet sanki işin içinde hiç yokmuş gibi davranmaktadır?


9 ARALIK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...