![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... | ||
|
|
"Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e İktidar Kavgaları ve Sanal İrtica"adlı kitap, 'irticâ' kavramının toplumsal hafızamıza yerleştirilmeye başlandığı yıllardan bu yana geçen süreci gözler önüne seriyor. Ülke gündemini belirleyen güçler tarafından Türkiye için en büyük tehdit ve tehlike gibi gösterilen, böylelikle toplumun geniş bir kesimini baskı altında tutmak için de gerekçe oluşturan 'irtica' kavramı, sadece son yıllarda ortaya atılmış bir mevhum değil. Devlet ve milleti karşı karşıya getiren bu tehlikeli kavramın toplumumuzun bünyesine musallat oluşu çok daha eskilere dayanıyor. II. Meşrutiyet'ten beri halkına yabancılaşan yönetici azınlık tarafından özelde sistem muhaliflerini, genelde ise bütün halkı tedip etme ihtiyacı duyulan her dönemde hortlatılan sanal bir sorun olan 'irtica' 28 Şubat 1997'den sonra ise sistemin koruyucuları tarafından daha acımasızca kullanılan bir silaha dönüştü. Dindar bireyleri toplumdan ve sosyal hayattan soyutlayarak, 'öteki' leştirerek batılılaşma projesini başarıya ulaştıracağını zanneden zihniyet varlığını sürdürebilmek için 'irtica' kavramına kendince anlamlar yükleyip bu kavram kargaşasından ve ortaya çıkan kaos ortamından medet umdu. Ancak geçen zamanla birlikte toplumda oluşmaya ve yerli yerine oturmaya başlayan demokrasi kültürü 'irtica'dan beslenen zinde güçlerin silahını etkisiz hale getirmeye başladı. Abdullah Yıldız'ın kaleminden çıkan ve Pınar Yayınları'ndan okuyucuya ulaşan "Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e İktidar Kavgaları ve Sanal İrtica" adlı kitap 'irticâ' kavramının toplumsal hafızamıza yerleştirilmeye başlandığı yıllardan bu yana geçen süreci gözler önüne seriyor. "İrticâ" kelimesinin nasıl içerik değiştirdiğini ve bu kavram etrafında kısa zamanda nasıl bir "irticâ edebiyatı" oluştuğunu, bu edebiyatın başından beri aslında bir "sövgü edebiyatı" ve karalama kampanyası biçiminde geliştiğini, bazen de irticâ kavramına bilimsel bir kılıf giydirme çabalarına dönüştüğünü hatırlatan kitap, neredeyse bir asırdır milletimiz üzerinde oynanan bu çirkin oyunun gelişim sürecinin de hafızalarda tazelenmesini sağlıyor. Yıldız'ın kapsamlı çalışması ilk olarak İttihatçı elitler tarafından II. Meşrutiyet'ten sonra ve özellikle de 31 Mart Olayı esnasında, kendilerine muhalefet eden ekiplere ve halk çoğunluğuna karşı bir baskı aracı olarak kullanılmaya başlanan, bugün de aynı geleneğin temsilcisi olan egemen azınlığın yine dindar halk kesimine karşı sık sık diline doladığı "irticâ" suçlamalarının arkasında yatan çıkar kavgalarını, iktidar mücadelelerini ve sinsi planları ortaya koymayı amaçlıyor. Pınar Yay. Tel: 0 212 520 98 90 K i t a p t a n ...'Bugün, sınırları ve çerçevesini belirlemek mümkün olmadığından, 'irticâ'ın genel-geçer bir tanımlaması da yapılamamakta, yapılan tanım ve yorumlar ise çelişkileri, tutarsızlıkları ve birbirine zıt unsurları ile oldukça subjektif, muğlak ve kaypak bir nitelik taşımaktadır. Kavramın bu 'kaypak ve subjektif' niteliği, egemen güçlerin, irticâı rakiplerine ve özellikle de İslamcı muhaliflerine karşı diledikleri gibi çarpıtarak kullanmalarına, 'irticâ yaygaraları' koparmalarına ve bir anlamda 'irticâ ticareti' yapmalarına imkan tanımaktadır. Sistem belirli aralıklarla irticâ'ı 'hortlatıp', konjonktüre göre onu bazan 'komünistlik'le, bazen 'anarşistlik' veya 'bölücülük'le eşdeğer göstererek memleketi sık sık büyük tehlikelerden kurtarmakta (!) ve böylece egemen sınıfın çıkarları ve ayrıcalıklı konumu sürüp gitmektedir.' (Sf. 230)
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|