![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Küme düşme rüşveti"Biz Yahudiler" demiş Franz Kafka, "zeytine benzeriz. Bizi ezdikleri zaman yağımızı veririz". Önce bunu buraya dikkatle not ettim, zira bunu yaparken siz okuyucuların bana içten içe veya açıktan açığa "Atma Recep din kardaşıyız" diyebileceğinizi göze alıp aşağıya şu cümleyi yazma hazırlığı içindeydim: Biz Türkler asalet bakımından dünya milletleri içinde birinci sınıf olanlar arasında yer alırız ve belki de ilk sırayı biz işgal ediyoruz. Söylediklerim elbette bir böbürlenmedir ama bunun temelsiz bir böbürlenme olmadığını göstermek istiyorum. Milletlerin asalet derecesini ölçmek imkânsız değildir. Bu yüzden de her millet ortaya çıkıp "en asil benim" deme imkânını elinde tutmaz. Elinde dünyanın asil milletleri arasında sayılma hakkı bulunduğunu ileri sürüp de gülünç duruma düşmeyecek pek az millet vardır. Türk milleti bu "pek az" arasında dikkatlerin esirgenmeyeceği biridir. Asalet derecesinin ölçüsü biologi değildir. Arî asalet, semitik asalet, Turanî asalet iddiası kendine modern bilimden destek sağlayamadığı zaman asalet olmaktan çıkar. Modern bilim ise bu desteği vermede çok cimri bir tutum içindedir. Asalet derecesini kuvvet ve hükümranlık belirlemez. Asalet derecesini servete, zenginliğe ve bolluğa kavuşma başarısı belirlemez. Çünkü hem iktidar ve hem de para bir yandan birbirlerine olan bağımlılıklarıyla öte yandan kendi başlarına cevher olamayışlarıyla asalete ölçü sayılma hakkını kaybetmişlerdir. Güç ve servet bir milletin varlık kazanmasında, varlığa kavuşma sürecinde birer cevher değil, birer araz özelliği taşır. Bir milletin asaletinin ölçüsü üzerinde yaşadığı toprağı ne kadar vatan kıldığıyla ortaya konur. Bu bakımdan Türklerin üstüne yoktur. Türkiye Türkleri, Türkler Türkiye'yi meydana getirmiştir. Türkler vatanlaştırdıkları toprağı kültürel bir yüceltmeyle donatma başarısına ermiş nadir milletlerdendir. Türkler Türkiye'yi vatan kıldıktan sonra İslâm kültürüne mahsus birçok itibar alanı "Türk Yurdu" lehine yer değiştirmiştir. Türkler irtibatlı oldukları devlet yapısı itibariyle modern dünya sisteminin hiçbir zaman dışında kalmamış ve asla içine tam olarak girmemişlerdir. Bu onların özgünlüklerinin önemli bir kültürel parçasıdır. Türk özgünlüğünün siyasi parçasını bağımsızlığa kıskançlıkla tutkun oluşlarında görürüz. Tarih boyunca hiçbir çağda kolonileştirme politikası gütmeyişleri Türkleri ancak ve sadece kolonileştirilemeyen bir toprak üzerinde yaşayabilen bir millet haline getirmiştir. Dünyada kendini böyle bir dokunulmazlıkla donatmış ikinci bir millet yoktur. Gel gör ki yakın zamanın Türkleri hiç olmazsa siyasi kadrolar bakımından kendinde (an sich) vasıfları kendisi için (für sich) vasıflar haline dönüştürmede tam bir başarısızlığa uğramışlardır. Bu siyasi kadrolar işgal ettikleri mevkileri Türklerin dünya milletleri sıralamasında küme düşmelerini temin gayesiyle bir rüşvet olarak elde etmişlerdir. Dolayısıyla Türkler bir bilinç dönüşümü yaşayıncaya, kim olduklarının farkına varıncaya kadar birilerinin cemaziyül evvelinin bilinmesinin veya başka birilerinin kirli çamaşırlarının ortaya serilmesinin millete hiçbir faydası dokunmayacaktır.
iozel@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|