YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Kriz her kesime domino etkisiyle yayılıyor

Türkiye'nin bütün kurum ve kuruluşlarının üretim güçleri, Avrupa ülkelerinin benzer örgütleriyle karşılaştırıldığında, çok gerilerde kaldıkları görülür. Türkiye kamu, özel ve gönüllü kuruluşlarıyla, Avrupa'nın üretim gücü en düşük olan ülkesidir.

Dayatmacı yönetimler yetmiş yıldan beri üretim konusunda tam tersini söyleyerek, içeride ve dışarıda herkesi aldattılar. Hala da aldatabileceklerini sanıyorlar. Onların yüzünden ülke kaynakları verimli bir biçimde kullanılamadığı gibi, sonuna kadar da yağmalandı.

Dayatmacı zihniyetin iç ve dış düşman saplantısı yüzünden, yerli ve yabancı sermaye yatırımları büyük ölçüde durdu. Dayatmacı yönetim iktidarını korumak için "ürün" ve "hizmet" değil, "korku" ve "düşman" üretiyor.

"CHP" zihniyetinin basiretsiz devlet ve ekonomi yönetimi yüzünden, Türkiye bir defa daha seksen öncesi günlere döndü. IMF'nin desteği olmasaydı, Türkiye Demirbank gibi, bilançodaki aktifi, sermaye ve borçlarını karşılamayan iflas etmiş bir ülke durumuna düşecekti.

Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Rüştü Çelebi ve kendisini Kıbrıs'ın sorunlarına adamış Yakan Cumalıoğlu'yla ekonomik kriz ve geçmişte Özal'ın uyguladığı, ihracata dönük ekonomik büyüme politikalarını tartıştık.

Özal da seksenli yılların başında yaşanan ekonomik krizi atlatabilmek için IMF ile bir "Stand by" anlaşması imzalamıştı. Ancak Özal bu anlaşmayı, ihracata dayalı dışa dönük bir ekonomik büyüme stratejisiyle bütünleştirdi. O bütün ülkede bir yatırım ve ihracat seferberliği ilan etti. Özal dünya pazarlarında pay sahibi olmadan, uluslararası politikada söz sahibi olunamayacağını çok iyi biliyordu.

Türkiye'deki farklı eğilimleri "Osmanlı Millet Sistemi" gibi, bir siyasi parti şemsiyesi altında toplamayı başardı. Özal, bu güçle Cumhuriyet tarihinin en önemli ekonomik hamlesini yaptı. Ayrıca da 141, 142 ve 163 maddeleri kaldırarak, "CHP" zihniyetine en büyük darbeyi vurdu.

Demirel, Ecevit ve Yılmaz, Özal'ın stratejisini kavrıyamadıkları için, "28 Şubat"a açık davetiye çıkardılar. Özal'ı eşi ve çocuklarıyla değil, ekonomik, siyasal ve kültürel alanda gerçekleştirdiği ve gerçekleştiremediği yapısal değişimlerle değerlendirmek gerekir.

Üç yıldan beri devam eden "28 Şubat" süreci, Özal'dan rövanşını aldı. Otuzlu yılların "CHP" zihniyetini yeniden iktidar yaptı. Onlar devleti çalıştırmadıkları gibi, çalışanın da yolunu keserler. Onların elinin değdiği her yerde kriz bitmez, her kesime domino etkisiyle yayılır.

"CHP" zihniyeti iktidar olduğu sürece, Türkiye'yi IMF de kurtaramaz. Çünkü kriz paradan değil, zihniyetten kaynaklanıyor.


9 ARALIK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...