![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Postu deldirenlerKürtçe TV, PKK oyunudur. Aslında, demokrasi PKK oyunudur. Kimi partiler ve sözde demokratlar (!), bölücü, yıkıcı emellerini gerçekleştirebilmek için, demokrasi söylemi ardına gizleniyorlar. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi de zararlıdır. Hatta, eskiden olduğu gibi, devletin atadığı valilerin, aynı zamanda belediye başkanlığı görevini yürütmesi, ülkemizin esenliği, birlik ve beraberliği açısından daha yararlı olacaktır. Ana dilde eğitim teklifleri de PKK'nın arzusudur; bölücülüktür. Baba dil varken, ne demek ana dil!!! Son söz kimde?
Değerli askerlerimizin, özgürleşme taleplerini veyahut Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye tavsiye ettiği yol haritasını, kısmen yukarıdaki görüşler çerçevesinde değerlendirdiğini biliyoruz. Türkiye'nin esas meselesi şu: Son sözü kim söyleyecek? İrade mücadelesini kim kazanacak? Şimdilik, kendilerini "Cumhuriyetimizin hâmisi konumunda gören" askerlerimizin dediği oluyor. Hükûmet iki cami arasında binamaz. Hem Avrupa Birliği'ni, hem de Milli Güvenlik Kurulu'nun askeri kanadını memnun etmeğe gayret ediyor. Partilerin tavrı
Ama Ecevit ve diğer parti liderlerin demokratikleşme çabalarında samimi olduğunu da söyleyemeyiz. Bir kere MHP'nin bakış açısı, askerinkine çok yakın: Fertler, davranışları ve düşünceleri ile devlet açısından bir tehlike oluşturabilirler. Aman dikkat! "İç düşmana" karşı sürekli tayakkuz halinde olunmalı! Anavatan, kendi haline bırakılsa, demokrasiye yatkın. Fakat bu partinin politikacıları da her şeye siyasi fayda penceresinden bakıyor. 312'nci madde değişir veyahut memnu haklar iade olursa, Recep Tayyip Erdoğan politikaya dönüp Mesut Yılmaz'ı silip süpürür mü? Fazilet Partisi kapatılmazsa, üzerinden Demokrales'in Kılıcı kalkacağı için, acaba güçlenir mi? Zaten Anap, siyasi haklar konusunda sabıkalı bir parti. Rahmetli Özal sivil özgürlüklere ilişkin ileri adımlar atmış, buna rağmen Demirel'in, Ecevit'in, Erbakan'ın, Türkeş'in ve diğer önde gelen politikacıların affa uğramaması için, ülkeyi referanduma götürmüştü. Bu onun en büyük ayıbı oldu. Ayıp, diğer partilere de sirayet ederek devam ediyor. Memnu haklar
Şartla Salıverme Yasası, ilk çırpıda 35 bin mahkûmun serbest kalmasına yol açacak. Katiller, hırsızlar, hapishanelerden kurtuluyor; buna mukabil siyasi yasaklar sürüyor. Fazilet Partili üyelerin verdikleri, memnu hakların iadesine, en azından sürenin kısaltılmasına ilişkin önergeler red edildi. "Memnu haklar iade edilsin" veyahut "Şartla salıverme tarihinden başlayarak iki yıla indirilsin." (Türk Ceza Kanunu, cezanın tümünün bitiminden üç yıl sonra, iyi halli kişinin böyle bir talepte bulunabileceğini öngörüyor.) Burada DYP'lilerin tavrı çok ilginç. Mesut Yılmaz hakkındaki soruşturma dosyalarının oylaması sırasında görüldüğü gibi, DYP hep çekimser -seyirci- kalıyor; böylece dolaylı olarak iktidarın ekmeğine yağ sürüyor. Tansu Çiller'in, iktidar ortağı olma umudu içinde böyle hareket ettiği belirtiliyor. DYP, Anap liderinin soruşturma dosyaları Meclis'te oylanırken, Genel Kurulu terk etmeseydi, Yılmaz Yüce Divan'da hesap veriyor olabilirdi. Evvelki akşam, Adalet Komisyonu'nda, memnu hakların iadesi önergeleri oylanırken, DYP milletvekilleri oylamaya katılıp önergeleri destekleselerdi, Komisyon'dan, hakların iadesi istikametinde bir karar çıkabilirdi. Zira, kimi MHP milletvekili, tasarıya karşı tepki duyduğundan oy kullanmadı. MHP'nin tavrı
Burada MHP'ye de temas etmeden geçemeyeceğim. MHP, "katiller serbest kalırken, işkenceci polisin istisna kapsamına alınmasına" karşı çıkıyordu. Halûk Kırcı'ya yapılan haksızlığın telâfi edilmesini istiyorlardı. Kamu haklarının iadesi için, sürenin, -üç yıl olarak kalsa bile- şartla salıverme tarihinden itibaren başlatılmasını savunuyorlardı. Terör suçlarına yardım yataklık eden ve Türk Ceza Kanunu'nun 169'uncu maddesi kapsamına giren mahkûmların veyahut Terörle Mücadele Kanunu'na göre hapis cezasına çarptırılanların serbest bırakılmasını da içlerine sindiremiyordu MHP'liler. Bu tepkilerini, Adalet Komisyonu'nda "Bölücüler, vatana ihanet edenler, Atatürk düşmanları serbest bırakılıyor" diye sık sık dile getirdiler. Hiç değilse, "kendi doğrularını" da tasarıya dahil ederek bir denge kurmak istediler. Nafile! Bahçeli müdahale ediyor
Devlet Bahçeli acele Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geldi ve "haklı sebeblerimiz bile olsa, hükûmetteki uyum adına, tasarıyı deldirmeyeceğiz" dedi. Gerçi tasarıyı deldirmediler ama postu deldirdiler. Anadolu'da muska yazdırıp kurdun ağzını bağlatma adeti vardır. Köylünün biri gitmiş hocadan yardım istemiş. Hoca şu cevabı vermiş: "Kurtların sayısı çok, benim muskam o kadar güçlü değil. Ama Ankara'da Ecevit Hoca'dan söz ediliyor. 127 kurdun birden ağzını bağlamış. Ona gidin." Ecevit Hoca'ya tebrikler. Şartla Salıverme Yasası'nda da muskalar tesirini gösterdi. Kurtlar, tasarıyı deldirmediler ama postu deldirdiler.
nilicak@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|