YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Manzara iç açıcı değil...

12 Aralık itibariyle Türkiye'de umumî manzara: Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli, Katılım Ortaklığı Belgesi'ne (KOB) yanıt niteliğindeki Ulusal Rapor'u ele almak için biraraya geliyor. Bu önemli toplantının arifesinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu Başbakan'la "sürpriz bir buluşma" gerçekleştirdi. Başbakan görüşme isteminin Kıvrıkoğlu'ndan geldiğini belirtti. Başbakan gazetecilere, Nice'de bulunduğu sırada yaptığı açıklamadan dolayı Kıvrıkoğlu'na "serzeniş"te bulunmayacağını açıkladı. Başbakan'ın Genelkurmay açıklamasında yer alan görüşlere zaten bir itirazı yok; "PKK'nın siyasallaşması konusunda Genelkurmay'ın kaygıları bende de var. Kaygı değil bir gerçek. PKK, terör eylemlerinde sonuç alamayacak duruma gelince siyasal etkinliklere ağırlık vermeye başladı" dedi.

Anayasa Mahkemesi FP'nin kapatılmasına ilişkin davayı bugün görüşüyor. "Mahkemenin kararı, FP'deki iç çekişmelere yön verirken, üyeliği düşürülecek milletvekili sayısı da siyasi hesapları etkileyecek" deniyor. FP davasıyla ilgilenenler sadece FP'liler ve Anayasa Mahkemesi üyeleri değil... Konuyla koalisyon ortakları da çok yakından ilgileniyor. Koalisyon ortakları "FP'nin kapatılmasının yol açacağı siyasi istikrarsızlığın önüne geçmek için partilerin kapatılmasını güçleştiren dörtlü anayasa değişikliği paketini TBMM gündemine getirdiler" bile... Yani özetle, FP'nin kapatılıp kapatılmaması diğer partileri hukuk devleti falan gibi kavramlardan hareketle değil, tamamen faydacı açıdan ilgilendirmekte. Muhtemel bir erken seçim başta HADEP olmak üzere ortaya önemli problemler çıkaracağından, konuyla mutlaka Genelkurmay da ilgileniyordur.

Televizyon ekranında NTV muhabiri 3000 kadar polisin Vatan Caddesi istikametinde yürüdüklerini ve "Başbakan polisine sahip çık!", "Devlet hainlerle pazarlık etmez", "Polis içerde, katiller dışarda" gibi sloganlar attıklarını aktarıyor. Polisleri yatıştırmak isteyen emniyet amirinin konuşması sonunda polisler silahlarının namlularını havaya doğrultmuşlar. Polislerin bu gösterisini ateşleyen olay, Gazi Mahallesi'nde polis otobüsüne açılan ateş sonucu 2 polisin ölmesi, 3'ü ağır 10 polisin yaralanması. NTV'ye açıklama yapan emekli bir emniyet müdürü, hükümetin afta dahi polisi görmezlikten geldiğini söylüyor. 3000 polisin bu gösterisi büyük ihtimalle "izinsiz" bir gösteri. Bildiğiniz gibi izinsiz sokak gösterilerini önlemek polisin görevi; ancak izinsiz polis gösterisini önlemek polisin görevi değil... Polis yürüyüşünde dile getirilen ve "özlük hakları"yla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan siyasi sloganlar birkaç gün önce Emniyet Genel Müdürü Turan Genç'in "işkenceci polislerin affı"na yönelik yaptığı "kulis" çalışmalarında dile getirdiği görüşlere çok yakın. Biliyorsunuz, Turan Genç, "işkenceci polislerin affı"na yönelik yaptığı görüşme ve açıklamaları İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın izniyle yapmıştı. ("Başka türlüsü mümkün mü ki?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Haklısınız, mümkün değil.) İçişleri Bakanı'nı özellikle hatırlatıyorum, çünkü yine bildiğiniz gibi, Türkiye'yi "temizleyecek" "Birkaç İyi Adam"ın en önemli ve güçlü kişisi olarak o gösteriliyor. İstanbul Emniyet Müdürü, Gazi Mahallesi'nde polise ateş açan teröristlerin bir gün önce Okmeydanı'ndaki çatışmayla ilgisi olabileceğini açıklamış. Dünkü gazetelerden, Okmeydanı'nda afiş asan bir grupta yer alan 21 yaşındaki bir gencin, kendilerine müdahale eden polise ateş açmaları sonucu çıkan çatışmada öldürüldüğünü öğrenmiştik. Bugün 21 yaşındaki gencin teyzesi Dilcan Yeşil, Özkan'ın çatışmaya girmediğini ileri sürerek "Hiçbir sabıkası yoktu. Yanlarında silah da yok. Polisin bu yaptığı infazdan başka bir şey değil." diye konuşmuş. Bu arada önemli bir baş

ka haberi de Radikal'in çok başarılı muhabiri Adnan Keskin'den öğreniyoruz. Haberden anlaşıldığına göre, gerçekte af kapsamı dışında tutulan tek madde doğrudan "işkence" suçunu cezalandıran TCK'nın 243. Maddesiymiş. Yoksa, "faili belli olmayacak gibi adam öldürme" ve "kastı aşacak surette adam öldürme" benzeri tüm suçlar zaten af yasasıyla indirime tabi tutuluyormuş. Zaten "suç işleyen polis ve jandarmanın neredeyse yüzde 95'i" affediliyormuş. TCK'nın 245, 456 ve 463. maddeleri için zaten problem yokmuş. (Daha da açıkcası, gazeteci Metin Göktepe'yi gözaltında döverek öldürmekle suçlanan ve 463. maddeden yargılanıp mahkûm olan altı polis ve bir emniyet amiri de affediliyormuş.)

"Ölüm orucu"nda olanların bir bölümü 54. güne girmiş durumdalar.

Nasıl? Türkiye'nin 12 Aralık itibariyle umumi manzarası hiç de iç açıcı değil mi? Genelkurmay'ın nezaretinde hatırlanan "Ulusal Rapor"; FP'nin kapatılması için açılan dava dolayısıyla siyasetin hukuk ve yargıya haddinden fazla yaklaşması; Polislerin "izinsiz gösteri"sinde Vatan Caddesi'ni inleten tamamı siyasi içerikli sloganlar ve "ölüm orucu" 54. gününde...


13 ARALIK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Kürşad Bumin

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...