YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Dua

Dua itiraf etmektir.

"İlahî!.. Suçluyum, günahkârım ama pişmanım beni affet" demektir.

Burada muhtemel hatta mutlak cezanın korkusundan çok Cenab-ı Hakk'ın rızasını kaybetmenin ezikliği vardır. Günahtan duaya açılan yolun kapısı samimiyettir.

Ve pişmanlık, o gönül yangını, o muhteşem duruş duanın ilk kıvılcımı.

Dua inancın yalın hali.

Kulun Yaradan'a teslim olduğu an. İbadetin özü, gözyaşının mânası, secdeye kapanan ruhun miracı.

Dua kul olma şuuru.

Sonsuz kudretin huzurunda yetersizliğin, çaresizliğin idraki.

Dua bir sığınma hali. Sığınmanın en asil çehresi. Rabbin azameti karşısında kendi hiçliğini kavramanın uç noktası. Bu noktada benlikten bir zerre dahi bulunamaz. Tam bir yokoluş; tâ ki yegane varlık seni varedene kadar.

Duaya duran kimsede ne arzu ne ihtiras kalmıştır. Semaya açılan eller rahmet ve merhamet dilemektedir, gözyaşları bunun için akmaktadır. Ümit ve korku arasında kıvranan ruh bu atılımla ümide doğru yaklaşır. İlahî vecd onu coşturmakta sonsuz bir sevince garketmektedir.

Dua bir merasim değildir. Canhıraş feryatlar, kalabalık uğultular, gösterişli jestler ve hünerli laf canbazlıkları hiç değildir.

O kulun kalbine yerleşmiş bir meziyettir. Onu ruhuna nakşedenler sürekli dua halinde kalırlar. O kişilerin her hali, her hareketi, her sözü ve her eseri duanın mahsulüdür.

Dua kalbin kapısını açmak ve Yaradan'la konuşmaktır.

Bunun için bir "dil" gerekir haliyle. Kalpten kopanı kanatlandırıp âsumana uçurmak için. Bu dil Kur'ân-ı Kerim'in dilidir. Kulu Allah'a ulaştıran yol, Kur'an dilinin mucizevî âhengine bürünerek duaya çevriliyor.

Bir başka imkân ise kainatın kitabına bakmaktır. Seherde bülbülü dinlemek, gökte ayı ve yıldızları seyretmek, rüzgârda salınan ekin tarlalarına, başını taştan taşa vurup giden suya dalmak, dağların ve ıssız çöllerin zikrini işitmektir.

O zaman işte Yunus Emre gibi biz de söylemeye başlarız:

Dağlar ile taşlar ile

Çağırayım Mevlâm seni

Biliniz ki mazlumun duası kabul edilir. Âdil hükümdarın ve oruçlunun duası kabul edilir.

Savaş ânında yapılan dua, ve ezan okunurken yapılan dua, ve yağmur altında yapılan dua ve elbette kulun alnını secdeye koyduğu zaman yaptığı dua kabul edilir.

Kişi Müslüman kardeşine onun haberi olmaksızın dua ederse melekler "Amin" diyerek bu duaya katılır. Gafiller içinde Allah'ı zikreden kişi kuru ağaçta bir yeşil dal gibidir.

Hadi biz de bu dalda bir yaprak olalım, duaya duralım.


13 ARALIK 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mustafa Kutlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...