YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Kültür

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama


Sembolün kadar konuş

Mimar Türkkahraman Türkiye'de Siyasal Sembolizm adlı kitabında, siyasal iktidarların meşrulaşmasında sembollerin rolünü ve üretilen yeni anlamlarını inceliyor.

Türkiye'de siyasal semboller etrafında yaşanan çelişki ve çatışmalar nicedir aklı başında bir diyalog imkanından bizi mahrum bırakıyor. Siyasal meşrulaştırmanın popüler bir aracı olan semboller, yaşadığımız topraklarda açık ve paylaşılabilen bir anlayış ve iletişimi oluşturmaktan uzak düşüyor ve kısır çekişmelerin ve cepheleşmelerin merkez figürleri olmaktan öteye geçmiyor. Siyasal sosyalleşmede tefrit noktasına varan ve insanları depolitizasyona iten bu süreç bitmek bilmeyen bir akıl tutulması içinde ülkeyi gün geçtikçe daha da çoraklaştırıyor.

Sembol haritamız

ABD'de Bristol Üniversitesi'nde "Türkiye'de Siyasal Sosyalizasyon: Tarih ve Politika üzerine bir çalışma" başlıklı master tezinden sonra Türkiye'ye dönerek "Siyasal İktidarların meşrulaşmasında sembollerin rolü"nü bir doktora tezi konusu yapan Dr. Mimar Türkkahraman'ın bu çalışmalarının meyvası olan "Türkiye'de Siyasal Sosyalleşme ve Siyasal Sembolizm" adlı kitabı Birey Yayıncılık aracılığıyla kütüphanelerimize kazandırılmasını önemli kılan yaşadığımız ülkenin bu koşulları.

Sekiz bölümden oluşan kitapta öncelikle siyasal sosyallaşme kavramsal bir çerçeve içinde ele alındıktan sonra Türkiye'de tarih ve politika arasındaki ilişki analiz ediliyor. Siyasal iktidarların meşrulaşmasında sembollerin rolünü inceleyen Türkkahraman, Osmanlı Devleti'nden bu yana modernizasyon tarihimiz içinde yaşanan farklı dönemlerde iktidarların meşruluk prensiplerinde ve siyasal elitte gözlenen değişimlerle bunların milli/dini bayramlardaki törensel/sembolik yapıya yansımaları karşılaştırılıp analize tâbi tutuluyor.

Mimar Türkkahraman, Osmanlı Devleti'nden sonraki yapıyı 1923-1944 arası devrim dönemi, 1945-1979 dengeleme dönemi ve 1980-1994 yıllarını ise gerilim ve arayış dönemi olarak isimlendirerek kronolojik bir tasnife gitmiş ve tezini buna dayandırarak geliştirmiş.

Yeni anlamlar giydiriliyor

Kitabın bir başka özelliği de, törenlerin farklı ideolojik tercihlere sahip gazetelerdeki yansımalarından yola çıkarak Türk medyasının anlam üretme ve tüketmede üstlendiği ideolojik işlevini de sorgulayan enteresan bir çalışma olması. Sırf bu yönüyle bile üstünde daha geliştirilebilecek sayısız tez ve değerlendirilebilecek pekçok konu barındırması Türkkahraman'ın kendisine ne kadar verimli bir damar yakaladığının işareti.

"Türkiye'de siyaset, olgular üzerine değil de, semboller üzerine inşa edilmiştir. Siyasal gruplar rakiplerini yapıp ettikleriyle değil, birbirlerinin sembolize ettikleri değerleri ölçüt alarak mücadele etmeyi tercih etmişlerdir. Bu durum siyasetin somut realitelerden uzaklaşmasına neden olmuştur" diyerek yaşayageldiğimiz çarpıklıkların kökleri hakkında tartışılması gereken bir tespitte bulunan Türkkahraman'a göre "Üllkemizde yaşayan siyasal meşrutiyet krizleri, ancak siyasal iktidarların kendilerine popüler bir meşruiyet kazandırmasıyla aşılabilir. Bu ise katılımcı bir demokrasi ve demokratik değerlerin (özellikle hukukun üstünlüğü ve milli iradeye saygı) korunması ve yaşatılması ile mümkündür."

Zaten Türkkahraman'ın en temel özlemlerinden biri faydasız ve bir köpük misali gelip geçici fakat meşruiyet krizlerini sürekli körüklediği ve toplumsal barış tehlikeye soktuğu için de aynı ölçüde tehlikeli olan bu semboller çatışmasının sona ermesi. Türkkahraman'a göre kökü olmayan yüzeysel semboller yerine toplumun tümünü kuşatıcı, dinamizm ve güven verici sembollerin keşfedilmesi de bu bağlamda muhakkak yerine getirilmesi gereken bir koşul. Ayrıca ona göre siyasi eleştiri ve mücadelenin odak noktasında ekonomik göstergeler, enflasyon ve işsizlik oranı, kalkınma hızı, eğitim seviyesi ve kalitesi gibi ölçülebilir değerler yer alırsa gerçek bir istikrara kavuşabilir ve içinde olduğumuz bu gerilim döneminin handikaplarını aşabiliriz.

Suavi Kemal YAZGIÇ


Kağıda basmak için tıklayın.

Şehir Tiyatroları'na TAM NOT
Yapılan bir ankette seyircilerin şehir Tiyatroları'ndan memnun olduğu ortaya çıktı. Tek beğenilmeyen ise salonların fiziki durumu.
'Ah şu yaramaz çocuklar!'
Çocuklar için yayınlanan Kırmızı Bisiklet dergisi, okurlarıyla birlikte gerçekleştirdiği yolculuğuna devam ediyor. Derginin bu sayısındaki kapak konusu "yaramazlık". Dergi bu konuyu büyüklerin ifade biçimiyle "ah şu yaramaz çocuklar!" anonsuyla duyurmuş. Yaramazlık konusunun neşeli bir üslupla işlendiği yazıda, büyüklerin neşeyle ve eğlenceyle yapılan kimi şeyleri de yaramazlıkla karıştırdığı, büyüklerin mi yoksa çocukların mı daha yaramaz olduğu gibi konular da ele alınmış. Melek Çe'nin yazıp Dağıstan Çetinkaya'nın resimlediği "Siyah benekli elma" isimli öykü, Zz'nin yazıp Ferit Avcı'nın resimlediği "Sahicin" başlıklı şiir, kitap tanıtım sayfaları, bir bilim kurgu öykü, okul öncesi yayıncılıkla ilgili yapılmış bir röportaj, dergideki metinleri oluşturuyor. "Nurcan", "Çocukça", "Böcekistan", "Karagöz" ile "Ormanya" ve "Çocuktum Ufacıktım" isimli çalışmalar da derginin çizgi romana ayırdığı sayfalarda... Bilmece-bulmaca eki olan "Eğlencelik Bisiklet" derginin çocuklara hediyesi.


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED
Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...