YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Türkiye'nin aydınlık yüzlerinden biri...

Genelkurmay'ın Erkan Mumcu'yu hedef alan açıklamasından birşey anladınız mı? Erkan Mumcu ile Alemdaroğlu arasındaki tartışmanın tam metni incelendiğinde, Mumcu'nun TSK'yı rencide edecek hiçbir sözü olmadığı görülüyor. Kurumların kendi varoluşularını temellendiren üslup ve mantıkların 'yer değiştirmesinin' sakıncalarına dikkat çekiyor Mumcu. Söylediği çok sade ve anlaşılır birşey. Üniversitenin TSK'nın mantığıyla yönetilemeyeceğini söylüyor. Bu da doğru birşey. Çünkü her kurumun kendine has bir kuruluş dizgesi ve mantığı vardır. Aynı şekilde TSK da üniversite mantığı ile yönetilemez. Hatta asayiş konusundaki görevleri benzer görünen Emniyet Teşkilatı ile Jandarma'nın yönetim biçimleri ve üslupları da çok farklıdır. Mumcu, kendi deyişiyle, bu 'ontolojik' farklılığa dikkat çektikten sonra, üniversiteyi bir kışlaya çevirmeye çalışan Alemdaroğlu'na, 'bilimsel düşünceyi', 'eleştirel aklı' ve 'aykırılıkları barındırma misyonunu' hatırlatıyor. Bilimsel düşünce yerine, hiyerarşik düşüncenin, eleştirel akıl yerine itaat kültürünün, aykırılıkları barındırma misyonu yerine emir-komuta zincirinin hakim olması halinde üniversitenin nasıl bir bağnazlığa ve taassuba kapılacağını belirtiyor.

TSK bu konumda durarak konuşan Mumcu'ya karşı bildiri yayınlayarak, Mumcu'nun söylediklerinin karşısında bir yerde durduğunu belirtiyor. Fakat burada TSK'nın üniversitelerin kışla gibi yönetilmesi gerektiğini ifade ve talep eden bir yaklaşımı da belirginleşmiyor. Daha doğrusu, bir konuşmada TSK'nın isim olarak geçmesinden başka, mevcut duyarlılığı temellendirecek bir sebep de görülmüyor. İşte bu nokta geliyor, Mumcu'nun dikkat çektiği 'aşırı duyarlılıklar'ın aslında fazlasıyla egemen olduğunu gösteriyor.

Alemdaroğlu'nun konuşması, bilimsel düşünce ve eleştirel akıl yerine rejim hassasiyetini başka hiçbir hassasiyete yer vermeyecek kadar tekçi biri biçimde vurgulayan bir konuşma. Rejim hassasiyetinin üniversite kürsüsünde bu kadar vurgulanmasının gerekmesi, o üniversitenin öğrencileri arasında nasıl bir kırılgan toplumsal ve siyasal düzende yaşadıkları hissini oluşturuyor bilemem. Bu sene üniversiteye başlamış öğrencilere nasıl bir ufuk ve nasıl bir vizyonla karşılandıklarını düşündürüyor o da değerlendirilmeli. Fakat giderek, rejim hassasiyetini vurgulamaktan öte bir formasyonları olduğu görülmeyen öğretim üyelerinin telkinleri ile dünya bakmak dayatmasıyla karşı karşıya bırakılıyor üniversite öğrencileri. Bunun yeni ufuklara açılma ve eleştirel düşünme yetisini kazanma bakımından üniversite öğrencilerini ne derece donanımsız bırakacağını hem geçmiş yıllarda gördük, hem de dünyada çok acı sonuçları görülüyor. Alemdaroğlu gibi kişilikler rejim hassasiyetin vurgularken bile üniversite adına özerk bir konuşma yapamıyor, kendi konumundan bir fikir üretemiyor. TSK'nın arkasına sığınarak karşı fikirleri etkisizleştirmeye çalışıyor. Üniversite kürsüsünü bu konuda bile konuşturamıyor, sadece bir sipere çeviriyor. Bunu yapan bir kişinin bu toplumu nasıl algıladığı, bu topluma nasıl bir bakışaçısıyla yaklaştığı çok açık. Bu bakışaçısının üniversite öğrencilerine hakim olması halinde toplumun nasıl bir kıskacın içine gireceğini düşünmek bile gerekmez...

Bakan Mumcu çok yerinde bir itirazda bulunarak, üniversite kürsüsünden ifade edilen bu bağnazlığa direnmiştir, ayrıca bu bağnazlığı aktüelleştiren Alemdaroğlu'nun TSK'nın arkasına saklanma çabasına da set çekmiştir. Fakat TSK, aşırı bir yorumla 'üniversite' temelinde yapılan bir konuşmayı, kurumlar arası üslup ve biçim mukayesesinden yola çıktığı için kendisine dönük saymış ve Mumcu'ya karşı yerinde olmayan bir açıklama yapmıştır.

Siyasete girdiği ilk günden beri etkili bir performans sergileyen ve siyasi referanslarını son derece çarpıcı bir açıklıkla temellendiren Bakan Mumcu, bu ülkenin en aydınlık yüzlerinden biridir. Son seçimlerde kendi bölgesinden seçilmesi sıkıntılı görününce, partisi tarafından daha garanti bir yerden adaylığını koyması için yapılan teklife hayır diyecek kadar yüksek bir siyasi etik sahibi olduğunu göstermiştir. Yine başında olduğu Turizm Bakanlığı'nı feshetmeye dönük projeleri olduğunu açıklaması, iktidar düşkünü Türk siyasetçisinin çok ötesinde bir vizyon adamı olduğunu ortaya koymuştur. Böyle aydınlık bir yüze karşı bildiri yayınlanması ve bu bildirinin fiilen Alemdaroğlu gibi birine destek anlamına gelmesi, bu ülkenin siyaset sosyolojisinin ne hale geldiğini göstermektedir... Bütün bu süreçte tek anlamlı şey, Mumcu'nun bir siyaset adamı olarak bilimsel düşünceye ve düşünce namusuna çağrı yapmasıdır...


5 EKİM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...