![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Ülkelerin gücü ordularından gelmezTürkiye'deki resmi bayramlarda her yıl yapılan geçit törenleri, gösteriler ve konuşmalar, ister istemez dağılan "Sovyetler Birliği"ni hatırlatıyor. Sovyetler Birliğinde geniş meydanlar, büyük devlet binaları, konser salonları ve devasa stadlar devletin karşı konulamaz gücünü sergilemede vazgeçilmez bir yer tutarlardı. İnsanların kişiliklerini törpülemede, devlet karşısında toplumu sindirmede ve resmi görüşün dışına çıkanlara gözdağı vermede, "Büyük Ekim Devrimi" yıldönümlerinde saatlerce süren törenler büyük bir başarıyla kullanılırdı. John Steinbeck 1963 yılında Moskova'da izlediği bir töreni, dostlarına yazdığı bir mektupta çok çarpıcı bir biçimde anlatır. "Beş kez pasaport ve bilet denetimi. Yürüyüş tam saat onda başladı. Önce askeri birlikler, sonra ağır silahlar, tanklar, toplar, roketler. Sonra üniformaları içinde spor kulüpleri. Sonra yine askerler." Stalin döneminde bu törenler sabah başlar, akşama kadar devam edermiş. Gece de geniş katılımlı, su gibi votka içilen kabul toplantıları düzenlenirmiş. Sovyetler Birliğinde değişik amaçlarla düzenlenen törenlerle parti yöneticileri, sivil ve asker bürokratlar, meydanları dolduran kalabalıklara yazıyla değil, silahlı tören birlikleriyle muhtıra verirlerdi. Devlet'in erişilmez gücü karşısında kişinin karınca kadar değerinin olmadığı sözkonusu geçit törenleriyle okuldan hiç çıkmıyacak bir biçimde tekrar tekrar vurgulanırdı. Şimdi ünlü "Kızıl Ordu" 118 kişiye tabut olan denizaltı kazasıyla, sorulmaz iktidarını büyük ölçüde yitirdi. Çeçenler ise, onun cenaze törenini hazırlıyorlar. Türkiye de dünyanın altıncı büyük ordusuna sahip. Ancak kişi başına düşen milli geliri 3.000 doların altında. Avrupa'nın en yoksul iki ülkesi Portekiz ve Yunanistan'da kişi başına düşen milli gelir Türkiye'nin tam beş katı. Otuz yıl önce toplumun önemli bir kesimi Avrupa Birliğine girmeye karşıydı. Türkiye Avrupa'nın tatil ülkesi ve pazarı olacak diye düşünülürdü. O günden bugüne çok büyük bir değişiklik olmadı. Türkiye yine Avrupa ülkeleri arasında, üretim gücü en düşük olan ülke. İç dinamiklerle üretim güçsüzlüğünü gidermek mümkün olmadı. Dünyada giderek büyük bir hız ve yoğunluk kazanan şeffaflık, Türkiye'deki sivil ve asker bürokrasiyi dünyanın ekonomik ve siyasal yapısındaki gelişmelere ayak uydurmaya zorluyor. Sovyetler Birliğinin çökmesiyle açıkça görüldü ki, dünyada "ordu devlet"lerin dönemi bütünüyle kapandı. Ülkelerin gücü ordularından değil, dünya standartlarında ürün, hizmet ve bilgi üretmesini başarabilen girişimcilerinden kaynaklanıyor. Almanya ve Japonya Türkiye gibi, dünyanın ilk onuna giren bir orduya sahip olsalardı, üretim gücü büyüklüğünde Amerika'dan sonra gelemezlerdi. "Ordu devlet"lerin yerine "Girişimci devlet"ler geçti. Çünkü dünya pazarları ordularla değil, girişimcilerle ele geçiriliyor. Türkiye'de ordu dışında herşeyin büyüklüğüyle birlikte ölçeği de çok küçük. Bill Gates'in Microsoft'unun pazar değeri, Türkiye'nin toplam milli gelirinin iki katından daha fazla. Ordunun güçlü olması, toplumun da güçlü olduğu anlamına gelmiyor. Ancak toplumu güçlü olan ülkenin ordusu da güçlü olur. Toplumu da girişimciler güçlü kılar.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|