![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Kanaat'tan Saltanat'aİstanbul neresidir, diye bir soru sorulduğunda şu cevabı veririz: Öncelikle sur içi, sonra Pera, yani Galata-Beyoğlu, Eyüp Sultan, Üsküdar ve Boğaziçi. Bunlar içinde de İstanbul diye anılan sur içi bölgesidir, yani Nefsi İstanbul. Sur içinde dahi bir merkez aranacak olursa o da elbette Topkapı Sarayı ve çevresi münasebeti ile Sultanahmet semtidir. İstanbul'a gelen bir taşralı olarak hasbelkader ömrümüzün otuz yılı bu semtte geçti. Bu süre içindeki değişikliklere tanık oldum. İyi oldu, kötü oldu herneyse, son zamanlarda vukubulan şudur: Bu bölge süratle turistik hale gelmektedir. İyi midir, kötü müdür tartışmıyorum, ama durum bu. Divanyolu'nda dahi artık ne sebeptendir bilinmez kaderine terkedilmiş binalar, sokak aralarındaki eski apartmanlar turistik lokantaya çevriliyor, yaz günlerinde önündeki sokağa masalar çıkarılıyor, bizlere de uzaktan bakmak düşüyor. Eh, turist gelecek ki, iş olsun, alış-veriş olsun, bunu anlıyoruz. Molla Fenari (Çatalçeşme) Mescidi karşısında bir esnaf lokantası vardı. Beş, altı mermer masalı küçük bir yer. Adı Kanaat Lokantası idi. Yanında da Erzurum Kıraathânesi. Bu lokantada çok yemek yedik. Hacı olan sahibi vefat ettikten sonra oğulları işlettiler. Malatyalı bir emektar aşçı ile Eğinli şişman-sempatik bir garsonu vardı. Başta nefis tereyağlı pilavı olmak üzere, taskebabı, kurufasulye vb. gibi birkaç çeşit yemek yapar, porsiyonları bol kepçe tutmasa da kalitesini muhafaza ederdi. İşte bu Kanaat Lokantası ile Erzurum Kıraathanesi'nin yerinde şimdi bir Restaurant-Cafe-Pub var, adı Saltanat. Onyedi Ağustos Depremi'nde Molla Fenari Mescidi'nin minaresinden (şerefeden) bir iki taş düştü. Mescit zaten bakıma muhtaç haldeydi. Sokak aralarında raslanan bu mahalle mescitleri, yanlarında küçük hazireleri, gölgesine sığındıkları çınarlar, ıhlamurlar ile İstanbul mahalle dokusunun önemli peyzajlarını oluşturur. Çatalçeşme Mescidi'nin önünde de bir ıhlamur, bir çınar, bir de dut ağacı var. Minaresi mescidin boyutları, hacmi ile mütenasip, armudî taş külahı yaprak motifleri ile süslü, harika bir "bodur minare" örneğidir. Yahu bir hayır sahibi çıksa da şu mescidi, şu minareyi elden geçirse diye dua ediyordum. Ne lazımdır sana gezmek Semerkant'ı Buhara'yı Sana taksim olan kısmet bulur ârâyı ârâyı denilmiş. Hayır sahipleri zuhur etti, mescit elden geçirildi, minare onarıldı, hazire temizlenerek duvarı yenilendi, pencerelerin parmaklıkları ve duvar üzerindeki korkuluk boyandı (İşte bu boya, yani o türbe yeşili renk olmadı. Gri benzeri bir renk olsaydı bari. M. Şevket Eygi ağabeyimiz görecek olursa kıyameti koparır).
mkutlu@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|