![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Son Çiller kavgasıBir gün ara ile yayınlandı Hürriyet ve Akşam'daki manşetler. İkisi de birer kitaptan yola çıkılarak kurulan manşetler. Kamuoyunun, Kayseri eski MHP milletvekili Mehmet Doğan'ın kitabından yola çıkan Akşam'ın niyetini anlaması zor değil: 312'nin değiştirilmesi gayretleri, Erbakan hocanın affı, Recai Bey'in temasları, MHP ve ANAP liderlerinin 312 konusundaki tavırlarıyla alâkalı bir durum sözkonusu. Anlaşıldığı kadarıyla Akşam, 312 ve Erbakan, artı Tayyip Erdoğan arasında kurulabilecek bir ilişkiyi dinamitlemek için bu manşeti özellikle planlamış. Peki, daha önceden yayınlandığı halde kimsenin aklına gelmeyen bir kitaptan bunca alıntıyı, gözlemi ve intibayı; tam da bu saatte, Akşam'ın manşetine taşımayı düşünen irade ve akla ne demek gerekir? Gazetecilik diye, kütüphanelik bir bilgi ve dokümanı stratejik bir silâh konumuna yüksetmek diye, işte buna denir. Hem de zamanlama sanatına dikkat ederek!.. Hürriyet ne yaptı öyle?
Hürriyet'in yaptığının yanında Akşam'ınki solda sıfır bile sayılmaz. Akşam daha mevzi bir sorunda aktivite üretirken; Hürriyet çoklarının değil aklından geçenler, rüyalarıyla oynamaya kalkışıyor. Bunu kendisi mi planladı bilemem. Bu ihtimal bana göre oldukça zayıf. Ayrıca da Hürriyet'in kendi kendini tekzibinden başka birşey değil. Çünkü Hürriyet, daha bir-iki ay önce, Çiller'le özel görüşmelere girişip, onun üzerindeki olumsuz imaj kalıntılarını pudralamaya kalkışmamış mıydı? Çiller'in ağzından ANAP'a yönelik yeni sempati dalgaları yaymaya kalkışmamış mıydı? Öyleyse Hürriyet'in bu son salvosunu iyi teşhis etmek ve lâyıkıyla değerlendirmek gerekmektedir. Burda da bir kitaptan, Arcayürek'in kitabından yola çıkılıyor. Aynı şekilde statik bir malûmat yığını, gözlem, duyum vs. belli bir saatte manşete taşınıyor. Aynen Akşam'ın yaptığı gibi!.. Kamuoyu Hürriyet'in yaptığını, Çiller ile Demirel'in zaten bozuk olan ilişkilerini, bir de bu saatte, yeniden dinamitlemek olarak algılıyor. Belki böyle bir sonucu da olabilir, itiraz etmem. Fakat bence bu yola sapmak, basit kamuoyu reflekslerinin peşine takılmaktan öteye gitmez. Çiller sendromu yeni baştan
O zaman şu soruyu soralım: Manşetteki zamanlama neyi ifade ediyor? Asıl bu soru önemli. Çünkü siyasette zamanlama, muhteva ve uslûp/teknik kadar önemlidir. Buna dikkat etmeyen atışların hemen çoğu karavana sayılır da onun için. Şimdi ikinci soru size: Çiller ABD'den ne zaman döndü dersiniz? Bu dönüşle, Hürriyet'in direkt salvosunun bir alâkası var mıdır, yok mudur? İşte işin sırrı burada yatıyor. Zira yapılan işe, bu bakımdan, tam bir "Çiller karşılaması" olarak bakmak gerekiyor. Özetleyelim isterseniz: M. Yılmaz ABD'ye gittiği zaman yazdığımız yazılarda, birşeye dikkatinizi çekmiştik. Yılmaz'ın ABD ziyaret ve gezisine ilişkin, Türk basınında küçük bir haber bile yayınlanmamıştı. Bütün Yılmaz muhaliflerinin çenesi bağlanmış, Tv ve gazetelerin ABD muhabirlerinin gözlerine perde çekilmişti. İşte Çiller'in ABD gezisi de böyle bir gezi idi. Hiç izlenmedi, aleyhte-lehte haber yapılmadı, kamuoyunun bilgilenme ihtiyacı setredildi. Ve Çiller geçtiğimiz Perşembe mi, Cuma mı geri döndü. Kuvvetle muhtemel ki, hafta başı ve ortalarına doğru yepyeni bir dönemin kapılarını aralamaya girişecekti ki, Hürriyet'in manşeti, Çiller üzerine hesap yapanlarda buz gibi bir hava estirmeye yetti. Sakın ha!.. Çiller üzerine hesap yapmaya kalkışmayın cinsinden bir ihtar denemesinden başka bir şey değildi bu manşetin mânâsı. Hükümete kimse karışmasın
Dahası, işin sırra şurada yatıyor: Bu hükümet devam edecek mi etmeyecek mi? Yılmaz'ın ABD ziyaretinden beri, bu soru, iki farklı değerlendirmeye tâbi tutuluyor. Bazı iş çevreleri, ABD ve AB'yle ilintili mihraklar, bu hükümetten MHP'nin dışlanarak, yerine DYP'nin dahil edilmesi gibi bir hesap içindeler. Yani (DSP-ANAP-DYP) hükümeti gibi birşeyler. Tabiî bir de, mevcut hükümetin devamından yana olanlar var. Hürriyet'in son manşeti; bizatihi Hürriyet'in kendi kendini tekzibine yol açmış olsa bile, iç-dış politik dengelerdeki ciddi bir çatışmanın işareti olarak algılanmalıdır. Siz bu işe karışmayın der gibi birşey. Hem Çiller dediğiniz nedir ki? İşte onun gerçek yüzü: Yani Arcayürek'in yazdıkları!.. Bu şartlarda, MHP'den iyice sıkılsa bile Ecevit; Çiller kartı oynayabilir mi? İmkânsız birşey bu!.. Dolayısıyla, işte size iki kurgu manşetin hikâyesi!..
nturinay@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|