YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

A. Mango'nun ve Miloseviç'in özel şartları

Sırbistan seçimlerinin kesin sonuçları bu satırlar yazıldığında henüz belli olmamıştı. Her ne kadar Batı'nın görmek istediği gibi "tarafsız" gözlemcilere göre muhalefetin önde gittiği söylense bile son ana kadar her şey değişebilir. Çünkü Milosoviç her an sürprizler yapabilen biridir. Son ana kadar elindeki tüm kartları her ne pahasına olursa olsun oynayabileceğini, seçimler bittikten sonraki açıklamalarıyla da göstermiştir. Unutmamak gerekir ki, Kosova'nın kaybedilmesi bile onu yerinden etmeye yetmemiştir.

En son olarak Avrupa Birliği'nin muhalefetin kazanması halinde ülkeye uygulanan ambargonun kaldırılacağını açıklamasının sanılanın aksine Sırp halkının önemli bir kesimi tarafından bir tür "rüşvet teklifi" gibi algılanması büyük ihtimal dahilindedir. Nitekim 15 farklı grubun oluşturduğu muhalefetin ortak adayı Vojislav Kostunica Amerika Birleşik Devletleri'nin teklif ettiği yardım parasını kabul etmemiş bir Sırp milliyetçisidir.

O da bir hukukçu

Seçimleri kazanması kesin gözüyle bakılan Kostonica, hukuk doktorası olan bir akademisyen. Belgrad Üniversitesi'nde yıllarca ders verdi ve bazı akademik dergilerin editörlüğünü yürüttü. 1992 yılından beri kurucusu olduğu Sırbistan Demokrat Partisi'nin başkanlığını yürütüyor. 1990-1997 yılları arasında, yani Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde yaşanan iç savaş yıllarında parlamentoda bulunmuş olması da önemli.

56 yaşındaki hukukçu muhalefet adayının seçimleri kazanması durumunda Sırbistan'da her şeyin bir anda değişeceği beklenmemelidir. Zira milliyetçiliği konusunda Milosoviç'ten pek geride kalmayan Kostunica'nın, özellikle ABD ve NATO'dan nefret eden Sırp duyarlılığının temsil etmeyi sürdüreceği açıktır. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka husus, şu an Sırbistan'da iktidarı elinde tutan elit kesimin ayrıcalıklarından vazgeçmeye hazır olup olmadıklarıdır. Milosoviç'in etrafında toplanan, sisteme hakim durumdaki elit kesimin bir anda yapısal dönüşüm ve demokratikleşme adına ayrıcalıklı konumlarından vazgeçmelerini düşünmek pek mümkün görünmüyor.

Miloseviç'in ayrıcalıklı azınlığı

Eğer Milosoviç kaybederse bunun nedeni sadece uyguladığı yanlış politikalar ya da muhalefetin kendine karşı birleşmiş olması değildir. Öyle olsaydı ülkeyi parçalayan, binlerce vatandaşının ölmesine, yerinden edilmesine neden olan bir hezimetin sorumlusu çoktan kendi halkı tarafında al aşağı edilirdi. Tüm engellere rağmen sokaklara dökülen muhalefet hareketine bakarak Sırplar'da baskıya karşı baş kaldırma potansiyelinin olduğu söylenebilir.

Oysa Milosoviç'i zayıf bırakan ve gözden kaçırılan bir önemli faktör, bu zamana kadar kendisine destek veren bir tür çıkar ilişkisini sürdürdüğü ayrıcalıklı elit kesimin kendi arasında bölünmüş olmasıdır. Elit kesimden bir kısmı uygulanan sert politikaları, milliyetçi dalgayı yükselterek iktidarlarını korumayı, dolayısıyla ayrıcalıklı konumlarını sürdürmeyi hesapladı. Ve bu kesim Milosoviç'in sürdürdüğü politikaya tam destek verdi.

Diğer bir kısım ise, ideolojik olarak farklılık bulunmamakla beraber, muhalefetin yükselen popülaritesini görerek kendi içinde değişimi gerçekleştirmeyi ve bu yolla konumlarını kaybettirmeyecek değişimden yana oldu.

Merkezde yaşanan bu çatlama, temelde Sırp duyarlılığından beslenen ama sistemde yapısal değişiklikleri gerçekleştirmekten yana olan muhalefet karşısında Milosoviç'in gerilemesine neden oldu. Milosoviç son ana kadar kendine olan destekten çok emin görünüyordu. Ancak muhalefetin de aynı damardan girerek halkın nabzını tuttuğunu geç fark etti.

A. Mango'nun Atatürkçülüğü

Milosoviç örneği Türkiye ile garip örtüşmelerle dolu. Milosoviç'in argümanlarıyla Türkiye'de devlet kontrolünü her şeye hakim kılmaktan yana olan, her türlü değişim, gelişim ve insanların özgürlük taleplerini ülkenin özel şartları nedeniyle görmezden gelen anlayış arasında şaşırtıcı benzerlikler var.. Eğer bir de ülkede hukukun askıya alınmasına neden olan askeri darbelere alkış tutan Batılı biriyse akan sular duruyor. Belli çevrelerde çok tutulan BBC'den tanıdığımız Andrew Mango Türkiye'de reformların o kadar hızlı yapılmasının sakıncalarından dem vurarak Türkiye'nin kendine özgü iç dinamikleri olduğunu ileri sürmüş. Önceki gün Amerikan Atatürk Derneği'nde (Atatürk Society of America) konuşan Mango, sanki kendi ülkesinde görmeye alıştığı bir olaymış gibi, darbelerin faziletlerini ve gerekçelerini anlatmış. Artık, gerçekleştirenlerin bile savunamaz olduğu 1960 ihtilalinin ülkeye neler kazandırdığını, 1980 ihtilalinin olumlu sonuçlarını Amerikalı "Atatürkçüler"e bilimsel argümanlara dayanarak açıklamış.

Mango'nun kendi ülkesinde lafını bile edemeyeceği ihtilal savunuculuğunun, hiç ayrım yapmadan tüm darbeleri öve öve bitirememesinin; Atatürkçülük adına bizim elit kesimle işbirliği yapmasının hangi uluslararası denkleme tekabül ettiğini düşünmekte yarar var. Konumlarını yitirmekten korkan elit kesimin korkusu ülkeye çok şeye mal oluyor. Bunun örnekleri dışımızda da hayli fazla. Hiçbir ülkenin kendine özgü iç dinamiği o ülkeyi kötüye götürmez.


26 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...