![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
"Dörtlü takrir""Aydın halkın öncüsüdür" derler ya, oysa artık aydın kendi halkının yapmaya başladığı atılımların gerisinde kalmaya başlamıştır. Her defasında aydın batırır, halk kurtarır... "İlerici-gerici" her türlü akımların tekelini ellerinde tutan bir küçük "yarı aydın çetesi", yıllardır kendini yenileme gereği duymadığı için bugün artık yerini kaybetmemek için ancak "bezirgân oyunları"yla ayakta durmaya çalışmaktadır. Bugün haksız olarak gaspettikleri yerler gerçek sahiplerini beklemektedir. Halkın evrensel ruhuna inanan, onu derinliğine tanımaya çalışan gerçek bir aydın topluluğu bu "kültür gangsterleri"nin yerini almazsa, toplumun ve çağın çok gerisinde kalacaktır Türkiye. Ve yüz sene sonra, bu ülkeye bir kez daha yazık olacaktır. Birbirlerine ödül dağıtan, oyunun kurallarını bozmaya cesaret edemeyen bu kuru kalabalık, aslında tek bir kütledir. "İlericilik-gericilik" kavgası görünüşte bir çekişmedir. İlericiler, yerlerini muhafaza etmek için değil "namuslu" bir sosyalistin, sahtekâr bir bezirgânın yapmayacağı oyunlarla uğraşırlar. Sadece kendilerini övenlere pay verirler. İlerici olmak, Türkiye gerçekliğini tanımaya yeterli değildir artık. Bir sosyalist eleştirmenimizin dediği gibi, "Türk solu geç uyanır, çünkü bir gece önce sabaha kadar içmiştir." Bu insanlardan artık Türk halkı hiçbir şey beklememeli. Üç kâğıtçılıkla ne devrim olur, ne de ümmeti İslâm kurtulur. Bunlar, "çürüyen et, dökülen diş" gibidirler. Bayrak yaptıkları inançlarına rağmen, aslında inançsızdırlar. Kim hangi kapıdan ekmek yiyorsa, o kapının kulluğunu etmektedir. Bunlar Osmanlı İmparatorluğu'nun kötü bölümü olan "kapıkulu" kurumunun temsilcileridir. "Yanaşma" ruhu iliklerine sinmiştir. Kendilerine bir de, ekstradan "koruma kollama" görevi verirler. Kendini "ilerici" sayan biri, suçunu ortaya dökeni "halk düşmanı" lanse ederek yavuz hırsızlık oynar. Kendini "kapitalist" olarak ilan eden birinin serveti, fabrikası yoksa, böyle birine herkes güler; "Hadi ordan çulsuz" derler "züğürt kapitalist olur mu?" Nedense kendisini "ilerici" sayanlardan kimse ehliyet sormamaktadır. Solda ve sağda hayli kalabalık olan bu çıkarcı zümre, bütün gösterişine rağmen, kim parayı bastırırsa ona hizmet etmektedir. Ele güne, hele sağcılara, solculara karşı ayıp olmasın diye kabahatlar örtbas edilir, savunma mekanizmaları devreye sokulur. Kol kırılır yen içinde... Artık her yerde, kimin, hangi kampın adamı olurlarsa olsunlar, bunları teşhir etmenin vakti gelmiştir. Halka örnek olabilmek için aydının önce kendisiyle yüzleşmesi gerekmektedir. Yazarlar romanında, hikayesinde, şiirinde bu "yüzleşme"ye girişmelidir. Gerçek kurtuluş budur. NOT: Bu yazı, Cemil Meriç, Oğuz Atay ve Sinan Çetin tarafından kaleme alınmış, Ahmet Kekeç marifetiyle derlenip toparlanıp takviye edilip "makale" hüviyetine sokulmuştur.
akekec@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|