YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

MHP'yi anlamak

MHP'nin yaklaşımı ilke olarak doğru. Yolsuzluğa karşı hassas davranması, hükümet ortaklığını, yolsuzlukları örtmenin, ortağı aklamanın gerekçesi olarak görmemesi, bir parlamento üyesini Yüce Divan'a göndermenin veya göndermemenin suçluluk-suçsuzluk tercihi demek olmadığı, asıl kararı yargının vermesi gerektiği vs... Bunlar doğru yaklaşımlar.

Peki neden tartışılıyor MHP?

1. Bugüne kadar MHP tabanı açısından çok daha hayati meselelerde, tabanı dikkate alan tavırlar sergilememesi sebebiyle.

2. Bizzat yolsuzluk dosyalarında, SEKA'dan çok daha sonuç verici konular varken, onlarda aklama yönünde tavır alması sebebiyle.

MHP'nin şu andaki diri tavrının nasıl sonuçlanacağı konusu da tartışma sebebi. Evet, Devlet Bahçeli, bugüne kadar görülmeyen biçimde tavırlı davranıyor, Yılmaz'ın Yüce Divan'a gitmesini öngören MHP'li komisyon üyelerinin arkasında yer alıyor. Bu ise, "Yılmaz'ın ve ANAP'ın bunu haysiyet meselesi yapması" sebebiyle, hükümetin geleceğini tehlikeye atan gelişmelere yol açacak bir hadise.

Soru şu: Acaba MHP hükümetin yıkılmasını göze mi alıyor?

Eğer MHP, bugüne kadar hükümet konusunda sırtında yumurta küfesi taşımayan bir görüntü sergilemiş olsaydı, "Ne var bunda canım, hükümet yıkılırsa yıkılır" denebilirdi. Ancak MHP, bugüne kadar bu tür gerilimlerde hep, hükümetin geleceğini ilgilendiren bir noktaya gelindiğinde, kendi imajını yaralamayı bile göze alarak geri adım atmayı tercih etti. Çünkü, "hükümetin devamı" ve ona bağlı olarak "istikrar" tema'sı, nerdeyse ortakların iman umdesi gibiydi.

"Şimdi, hükümetin yıkılmasını göze mi aldı MHP? Yani hükümetin ve istikrarın gerekliliği tartışılabilir bir noktaya mı geldi?" sorusu onun için ciddiyet kazanıyor ve MHP'nin bunca gerilimden sonra geri adım atmasının, bu partiye ciddi bir bedel ödeteceği yorumları yapılıyor. (Nitekim ben de "Bumerang" başlıklı yazımda benzeri bir değerlendirme yaptım)

MHP'nin hükümeti gözden çıkarma ihtimali, bugün bile ciddi bir görüş olarak kabul edilmiyor. Çünkü en azından hükümetin İMF'ye endeksli ekonomi-politikasını ciddiye alan çevreler tarafından ekonominin bıçak sırtı durumunun korunması, hükümetin ve istikrarın devamına bağlı olarak görülüyor. Siyasetin önünde ise "alternatifsizlik" var. Alternatifsizlik, yani diğer alternatiflerin uygulanma zorluğu, hatta neredeyse imkânsızlığı söz konusu... Bu durumda MHP, hükümetin sonunu getirecek bir tırmanışı hangi sebeple göze alabilir? (Norveç'ten dönen Ecevit, ayağının tozu ile "Bunalımın sorumluluğunu hiçbir parti ve lider taşıyamaz" diyerek bunalımı haber verirken...)

İşte burada, "MHP, Bahçeli'nin ifadesiyle yolsuzlukları 'kanserli hücre' olarak görse de, şu an hiçbir gerilimi hükümeti yıkma noktasına kadar tırmandırmaz" görüşü daha makul görünüyor.

O zaman da mevcut gerilim tırmanışına başka sebepler aranıyor. Neler onlar?

1- SEKA dosyasına gelinceye kadar, komisyon faaliyetlerindeki "aklamalar" sebebiyle, "MHP, hükümeti kurtarmak için ortaklarını aklama makinasına döndü" yolunda oluşan kamuoyu izlenimini gidermek...

2- İMF direktifleri doğrultusunda belirlenen buğday fiyatlarındaki hüsran, Tarım Bakanlığını deruhde eden MHP'nin Orta Anadolu'daki oy alanlarına bomba gibi düşmüştür. MHP, yolsuzluklar konusunda sesini yükselterek, kamuoyunu, buğday fiyatlarından başka bir alana çekmeye çalışmıştır.

3- Bir de FP lideri Kutan'ın ortaya koyduğu sebep var. Bir süredir kimi güç odaklarının sistem şablonunu aşan görüşler seslendiren ANAP lideri Yılmaz'ın, MHP eliyle terbiye edilmesi... Ne demek bu? Kutan, "Yılmaz 312'nin değiştirilmesini istedi, böyle oldu" diyor. Ve ekliyor: "Yılmaz, Başbakan Ecevit gibi 'demokratikleşme bir başka bahara' derse, bu badireden kurtulur..." Belki Kutan'ın yaklaşımına Yılmaz'ın söylediği "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözünün oluşturduğu hassasiyeti de eklemek lâzım. Yılmaz bu sözüyle hangi mahfilde nasıl bir "yaramazlık" içinde görünmüştür? sorusu önemli.

4- FP'nin kapatılması ihtimaline bağlı bir seçim için, boy gösterme... "İktidar oldunuz, size oy verenleri unuttunuz, misyonsuz hale geldiniz" suçlamalarına bir cevap geliştirme...

Ve.... "Yılmaz ve Çiller'in şahsında ANAP ve DYP'yi yıpratıp, merkez sağı MHP etrafında toparlama vs..." gibi başka sebepler üzerinde de duruluyor.

Hemen belirtmeliyiz ki, MHP'nin yolsuzluklar karşısında göstereceği hiçbir hassasiyeti yanlış bulmak mümkün değildir. Yolsuzluk, gerçekten kanserli bir hücredir. Bu konudaki hassasiyet o kadar aşınmıştır ki, devletin valisi "Hediyeler kaç para ki rahatsız olayım" gibi bir savunma geliştirebilmektedir. MHP'nin göstereceği her hassasiyet takdir görecektir. Yalnız, bu hassasiyeti başka hesapların makyajı yapmamak ve yarıda bırakmamak kaydıyla...

Yukarda sayılan sebeplerin her biri ise, şu an yolsuzluklar karşısındaki hassasiyetin erdemini azaltıp, bizzat yolsuzlukla mücadele konseptini yaralayacaktır.

Mesut Yılmaz'ın velev ki Meclis'te aklanmış olsun, "hükümet pazarlığı içinde aklandı" yargısını silmek için ne yapacağı sorusu ile, MHP'nin Meclis'te aklama durumunda bunu halka nasıl izah edeceği sorusu ise ortada duruyor...


8 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...