Darbe yokmuş

Ecevit, "Artık darbe yok" diyor. Nereden biliyor? Bundan önceki darbeler, kendisine haber verilerek ya da ondan izin alınarak mı yapılıyordu yoksa?

Tiyatroya konu

Hortum Süleyman, Avrupa'da tiyatro oyunlarına konu olmuş... Soruyorlar: Niye bu adam bizde tanınmamış? Nasıl olmuş da âmirliğe kadar yükselmiş? Böyledir... Vatandaşı fazla serbest bırakırsan sorular sormaya başlar.

Bunu da çözün bakalım

Vallahi helal olsun. Zekâ sorusuna gösterilen ilginin yoğunluğu karşısında hayrete düştük. İki gündür 'küçük dilsiz' dolaşıyoruz, hayretten yuttuğumuz için.

Hayır, sadece yoğun ilgi olsa mesele değil. Gelen cevapların hepsi doğru yahu! Boşuna dememişler "Türk milleti zekîdir" diye. Gerçi cevaplayanlar arasında Kürtler, Çerkezler, Lazlar, Abhazlar da var ama zaten biliyoruz milletin bu şekilde oluştuğunu.

"Çerkez tavuğu, Arnavut ciğeri, Kürt böreği..." diye saydığımız "Türk mutfağı"dır, BM mutfağı değil.

Sorunun cevabı, Alman'dı. Faksla ve internet kanalıyla cevaplayan herkese teşekkür ve tebriklerimizi iletiyoruz.

O soru ile yüzde 2'ye girmiş bulunuyorsunuz. İyi sayılır. Fakat yüzde 2'ye girmek pek önemli değil, takdir edersiniz ki. Önemli olan, yüzde bire, binde bire, hatta milyonda bire girebilmek.

İşte şimdi, daha zorlu bir soru ile karşı karşıya kalacaksınız. Bunu çözün de görelim.

İŞTE SORU

A şehrinden 300 yolcusuyla hareket eden 1965 model tren, saatte 80 kilometre hızla gidiyor. B şehrinden kalkan tren ise 140 kilometrelik hıza sahip ve diğerinden 15 yıl sonra üretilmiş, yolcu sayısı da 450.

İlk tren saat 9'da, diğeri de 3 saat sonra yola çıkıyor.

Karşılaştıkları noktada bir havuz var ve havuzu dolduran musluk, eğer sızıntı olmasa 4 saatte dolduracak.

Sızıntının sebebi tahmin edileceği üzre, tabandaki bir çatlak.

Eğer dolduran musluk olmasa, o çatlak eski model trenin B şehrine varacağı süreye kadar havuzu boşaltabilecek.

İki tren karşılaştığında eski model trenin makinisti hapşırıyor, diğer makinist de "Çok yaşa" diyor. Ve tam o sırada havuzun sahibi havuzdan bir kova su alıp arabasını yıkamaya başlıyor. Bu durumda;

1) Yeni model treni kullanan makinist kaç yaşındadır ve burcu nedir?

2) A şehri İstanbul ise, B şehri neresidir?

3) Havuz kaç litre su almaktadır?

4) Yıkanan arabanın marka ve modeli nedir?

5) Hapşıran makiniste öteki "Çok yaşa" deyince, beriki nasıl cevap vermiştir?

(Hepsinin cevabı tek kelimeden ibaret.)

"İnsanlara en âdil şekilde dağıtılan nimet, akıldır. Çünkü kimse aklından şikayetçi değil."
Montaigne

BAHÇELİ'NİN RESTİNE, MESUT BEY'DEN 'EL'CEVAP: "RÖLANS..."

Manyak

Son günlerde "ajanlığı" tartışılan gazetecilerden Fatih Altaylı kendi yazdığı gazeteyle bir konuşma yaptı. "Benim arkamda bir güç var: Manyaklık" sözünü öğünerek telaffuz eden Altaylı bakın daha ne veciz laflar ediyor:

"Kimi gazeteciler, MİT'ten dosya alırlar. Kimilerine MİT dosya verir... MİT ajanı olsaydım bu kadar şuursuz ve fütursuz olabilir miydim?.. Demirel'in görev süresinin uzatılmaması gerektiğini yazan 'tek' gazeteci benim. Benim kadar devletle kavga eden, devletin kurumlarıyla çatışan başka yazar yok... MİT eski İstanbul Bölge Başkanı'yla dostluğum vardır. MİT ajanı olduğum iddiasını ilk olarak bizim gruptan biri ortaya attı... Çevik Bir'in dokunulmaz olduğu 28 Şubat süreci öncesinde, onun aleyhine yazı yazan yegâne gazeteci bendim!"

TİLKİ MASALLARI

Tilkiye sormuşlar "Tavuk yer misin?" Tilki gülmüş; "Sonra bu da mitçi demeyecekseniz..."

SALÇALI MUHABBET

- Senin o çete mensubu arkadaş, müebbet hapse mahkûm olmuştu değil mi?

- Evet. Hem de ömür boyu müebbet.

Sağlığınıza dikkat edin

Hastalık da sağlık da hepsi bizim için, eyvallah... Bunu bilmemize rağmen, ufak bir soğuk algınlığında bile telaşlanıyoruz. Biraz daha ciddi rahatsızlıklarda elimiz ayağımız dolaşıyor, ne yapacağımızı bilemiyoruz. Sağlığını kaybetmek, endişelendiriyor insanı. Hele hasta yakını olmak, daha zor. Elden bir şey gelmeyince, çaresiz kalınca, dünya durmuş gibi geliyor bize. Oysa durmaksızın dönüyor.

*

Sevgili kardeşim, arkadaşım, dostum İbrahim Kiras, dün bir ameliyat geçirdi. Böbreğinde oluşan taşı aldılar.

Ve ben sabah erken vakitte, hastane civarında kuş sesleri arasında çayımı içerken, hayatta ilk defa, bir cerrahın güne nasıl başladığını merak ettim. Ameliyata nasıl başladığını, ilk darbeyi nasıl attığını, neler hissettiğini...

*

"Ameliyatta doktorlar şaşıracak" dedim bir gün öncesinde hastaneye doğru giderken İbrahim'e, "Açıp bakacaklar, filmde taş gibi gözüken şey, aslında şiir çıkacak. 'O çektiğin sancı taş sancısı değil, şiir sancısıymış' diyecekler..."

Sevgili İbrahim, sana neşter vursalar, bizim de kanımız akar, biliyorsun. (Bir ünite aktı nitekim.)

Bir an önce iyileşmeni, yuvana dönüp minik Elifnur'la oyunlar oynamanı diliyorum.

---

---

« Geri Dön