| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Ekonomi, spor ve karışık durumlar..Erkekler Birinci Basketbol Ligi'ni son 2 yılı şampiyon olarak tamamlayan "TOFAŞ Spor Kulübü"nün ligden çekilmesi, spor kamuoyunda ve Bursa'da şok etkisi yaptı.. Daha da ötesi, ligdeki, TOFAŞ'a rakip takımların yöneticileri de, bu olaya tepki gösterdiler.. Son iki sezon ligde play-off finali oynayan "Efes-Pilsen"in sözcüleri, üzüntülerini seslendirdiler.. Aynı şekilde "Ülkerspor"un, "Galatasaray"ın, "Oyak-Renault Spor"un, "Fenerbahçe"nin yöneticileri de, TOFAŞ'ın yok edilmesine dönük karara, tepki gösterdiler. Birincisi, bu tepkilerin seslendirilmesi gerçekten güzel bir davranış. "Rekabet", her mesleğin olduğu gibi, sporun da itici gücüdür.. Kuvvetli, kaliteli bir takımın ligden çekilmesi, rakip takımların önünü açmaz.. Onları aşağıya çeker.. Bu "rekabet" olgusu, nedense Türkiye'de pek kabul edilen bir gerçek değil.. Örneğin en fazla rekabete dayalı olması gereken "basın" bile, kartelleşerek rekabeti yok etmeye çalışmıyor mu?.. Sonuçta bu kartelleşme, basını topyekûn aşağıya çekti.. Basın, resmileşti.. Devlete ve siyasete bağımlı hale geldi.. "Kartel-içi rekabet"in konusu, "daha iyi gazete yapmak" değil, "iktidara daha yakın olmak" şimdi.. Gazete yönetimleri, daha kaliteli, içerikli, inceleme haberlerle dolu ürün verdikleri ve kârlı işletmeleri yönettikleri için değil, Ankara'daki işleri daha iyi takip ettikleri için, "başarılı" bulunuyorlar.. Gazetelerin ağırlığı, tirajları, kârlılıkları, güvenilirlikleri ile değil, davetlerine gelen resmi zevatın sayısı ile ölçülüyor.. "Rekabetin yok edilmesi", bu tür trajik sonuçlarla görülüyor bizim meslekte.. TOFAŞ Spor Kulübü'nün "Basketbol Ligi"nden çekilmesi de, diğer takımlar için sevinilecek bir olay değil.. Nitekim tüm basketbol camiası, bir takımın, üstelik bir şampiyon takımın kapatılmasından, derin üzüntü duydu.. Peki neden TOFAŞ basketbol takımı, bir anda, bir kararla yok edildi?.. Bilinen bir otomotiv sanayiinin markasını simgeleyen bir "spor markası", ne tür bir mantıkla yok edildi? Kamuoyuna yansıyan bilgi, bu spor markası için yapılan harcamaların yüksek olması.. Koç Grubu içinde bulunan TOFAŞ'ın ve İtalyan ortaklarının, artık bu yükü taşımama kararı alması olayın sebebi.. Başka bir deyişle, TOFAŞ Spor Kulübü'nün, zarar etmesi.. Spor için bu mantık ne kadar geçerli olabilir ki? Eğer bu mantık doğru olsaydı, Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı aldığı gün, futbol bölümünün ligden çekilip, kapatılması gerekmez miydi? Türkiye'de anlamadığımız olaylardan biri de bu.. "Koç" markası gibi gerçekten çok büyük bir mali ve ticari gücü simgeleyen bir kuruluş bile, sporda kârsızlığa tahammül edemiyor.. Buna karşı, zarar etmelerine rağmen, varlıkları sübvansiyonlarla sürdürülen nice ticari ve sınai şirket var.. Yine bizim mesleğe dönelim.. Bakın o anlı şanlı televizyon kanallarının mali yapılarına? TRT'yi hiç hesaba almıyoruz.. TRT'nin kanalları, vergilerle yaşatılıyor.. Özel televizyon kanalları ise, galiba "dolaylı vergilerle" yaşatılıyor.. Bakıyorsunuz "en başarılı yönetici", "en başarılı sunucu", "en başarılı haber kanalının kurucusu" diye, sürekli ödül alan isimlere.. Başarılarının arkasında, hep "mali zarar"lar var.. Patronları onları sübvansiyone ediyor.. Patronlar da, devletin kendilerini sübvansiyone etmesini bekliyorlar.. Özetle, bu TOFAŞ Spor Kulübü'nün yok edilmesi, pekçok konunun çağrışımını yapmak için vesiledir. ŞAKA
Hoş geldin!..
Mehmet Ali Ağca, Türkiye'ye geldi.
SPOR
Sağlam kafa, sağlam cüzdanda bulunur!..
Bu "sağlam kafa-sağlam vücutta bulunur" öz-deyişi, insanları spor yapmaya teşvik etmeyi amaçlar.. Ama, şampiyon Galatasaray'ın yaşadığı mali problemlerin irdelenmesi bitmemişken, şampiyon TOFAŞ Spor'un basketbol liginden yine mali problemler nedeniyle çekilmesi, bu öz-deyişi, biraz havada bıraktı.. Anlaşılan o ki, sağlam kafa, sağlam vücutta bulunmuyor.. Cebinde parası olanın, vücudu da, kafası da sağ ve sağlam oluyor.. Spor, artık "milli" olmaktan çok öteye boyutları bulunan "profesyonel" bir meslek dalı.. Sporcunun başarısı, kırdığı rekorlar ve yaptığı sayılarla, eline geçecek transfer ücreti arasındaki inter-aktif ilişki ölçülerek anlaşılıyor.. Spor kulüpleri, kârlı şirketlere dönüşmezse, başarısız olmaya mahkûmlar. Neticede bir milli maç arifesinde bile, oyuncuların aklı, yapabilecekleri transferlere kilitlenmiş durumda.. Evet.. Sağlam kafa, sağlam cüzdanın sahibi olan vücutta bulunur.. Bunun İngilizcesi şöyle olabilir.. -Money talks, sportsman walks..
mbarlas@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|