YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Şifreleri çözmeden medyayı anlayamazsınız!.

İkinci Dünya Savaşı'nda, Almanların "Enigma" adı verilen bir şifre aygıtı vardı.. Nazi Almanyası'nın gizli yazışmaları, bu "Enigma" ile kağıda dökülürdü..

"Enigma", sözlük anlamı ile, karmaşık, anlaşılması zor, bilmece gibi, demek..

"Enigma Aygıtı" da, daktiloya benzeyen bir makinaydı.. Tuşlarda mesela "A" harfine bastığınız zaman, kağıda başka bir harf basılırdı.. Şifreyi her seferinde değiştirerek, bu "Enigma Aygıtı" olmadan okunması imkansız, karmaşık metinler yazabilirdiniz..

Sonunda İngiliz ajanları, bir "Enigma Aygıtı"nı Alman işgali altındaki Çekoslovakya'da, ele geçirdiler.. Böylece, 2'nci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar İngilizler ve müttefikleri, Nazi Almanyası'nın bütün şifreli yazışmalarını okuyabildiler..

Şimdi, bizim Türk medyasının şifresini çözmek için de, "yeni bir Enigma mı yapılmalı" diyoruz..

"Kartel"i oluşturan gazeteleri dikkatle izleyin.. Eğer şifreyi çözemezseniz, Türkiye'de olup bitenleri anlamanız mümkün değildir..

Örneğin son olay, basketbol liginin şampiyon takımı "TOFAŞ Spor"un bir anda, "Koç Grubu" tarafından kapatılması..

İlk bakışta medya, spora çok düşkün gibi görünüyor.. Futbol maçlarını, başyazarlar falan izliyor.. Bir sporcu veya bir takım, uluslararası başarı kazanınca, manşetler "Türkiye seninle gurur duyuyor" şeklinde atılıyor..

Ama işte, Avrupa şampiyonluklarına aday bir basketbol takımı, bir anda yok edildi..

"Kartel medyası"nda çıt bile çıkmıyor.. Dün bir tek, "Sabah"ta Hıncal Uluç olayı kınamıştı..

Bu sessizliğin şifresini çözmek için, galiba bir "Enigma Aygıtı" gerekli..

Acaba, "TOFAŞ Spor"u, "Koç Grubu" kapattığı için mi, bu sessizlik sürüyor?.

Aynı şeyi, "Kombassan" veya "Jet-Pa" gibi şirket grupları yapsaydı, kartel medyasında kıyamet kopmaz mıydı?

Bakın Hürriyet'e..

Koç'lara, SEKA arazisi bedava verildiği için, Mesut Yılmaz'a Yüce Divan yolu göründü ya.. Ertuğrul Özkök de, "ben de bu fiilden ötürü Yüce Divan'a gitmek isterdim" gibi bir yazı yazdı geçenlerde..

Peki ama, Koç Grubu'nun yaptığını yapıp, TOFAŞ Spor'u kapatmak da ister miydi Özkök?.

Ya Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı dönemindeki şaibe dosyalarının tartışılması nasıl sürdürülüyor "kartel"de?

Köşe yazarları, harıl harıl TÜRKBANK'da dönen dolapları yazıyor.. Enis Berberoğlu gibi "gerçekten" sorgulayıcı gazeteciler, "Susurluk"la başlayıp, "Malki Cinayeti"ne kadar dayanan olayların ıcığını cıcığını çıkardılar..

Ama gazetelerin manşetlerinde, pek yok bu konular..

Ne boşaltılan bankalar var.. Ne Meclis koltuklarına ilişkin şaibeler kaldı hatırlarda.. Ne de, hangi kamu bankalarından fonlanan gruplar, özel bankacılığa sokuldu konusu işleniyor.. "Milliyet" ve "Yeni Yüzyıl"ın, Mesut Yılmaz döneminde Korkmaz Yiğit'e satılması bile unutuldu..

Acaba, Mesut Yılmaz'ın aklanması, hangi medya sermayesi için, hayati önem taşımakta?

Bunu anlamak için de, gazeteleri okurken bir "Enigma Aygıtı" gerekmiyor mu?

Açın önceki gün yayınlanan "Uluslararası Af Örgütü"nün (Amnesty İnternational) 2000 yılı dünya raporunu.. Türkiye bölümünde, işkence, faili meçhul cinayetler ve düşünce suçlularının listesi var.. Tayyip Erdoğan da, bu raporda, Türkiye'deki düşünce özgürlüğünün yokluğuna bir örnek..

Ama tek satır yok medyada.. Onlar sadece Dünya Bankası başkanının "siz dünyanın en mükemmel hükümetine sahipsiniz" diyen, çocuk avutması sözlerini taşıyorlar manşetlerine..

Siz siz olun.. Türkiye'yi şifresiz anlamak için "Yeni Şafak" gibi bağımsız gazeteleri okuyun..

ŞAKA

Süpürge Operasyonu!

Bazıları, Mesut Yılmaz'ın soruşturma dosyalarına dayalı olarak, Yüce Divan yolunu açan MHP oyları için, şöyle diyor..

- Süpürge Operasyonu!.

Aslında, bu "süpürge operasyonu" kavramı eksik..

ANAP, "enerji işleri"ni hiç elinden bırakmadığı için, şöyle denilmeli..

- Elektrik süpürgesi operasyonu!.

MESUT YILMAZ

Arşivleri karıştırsanıza!.

Mesut Yılmaz'ın "Yüce Divan"a ilişkin kaygılarını anlamak mümkün değil.. Önceki gün ANAP grup toplantısında, şöyle demiş..

- Yüce Divan'da yargılanma, sonucu beraatte neticeleneceği belli olsa bile, siyasi rakipler yargılanmanın kendisini bizzat ceza olarak görmektedir..

Hatırlayın 1991'de, Demirel'in Başbakan olması ertesindeki fırtınayı.. Demirel "elimde Koskotas dosyaları var" diye konuşup, geçmiş ANAP iktidarını mahkûm etmeye çalışıyordu..

O dönemde, hiç kimsenin doğruluğundan şüphe etmediği, ANAP'ın Bayındırlık Bakanı Safa Giray, hedef olarak alındı..

Sefa Giray, davullu zurnalı şekilde Yüce Divan'a gönderilirken, Mesut Yılmaz bu olayı adeta seyretti..

- Gerekirse herkes yargı önüne çıkıp, aklanmalıdır, benzeri konuşmalar yaptı..

Ama şimdi, iş kendisini ilgilendirince bambaşka bir Mesut Yılmaz görüyoruz..

Böyle ne politika olur, ne politikacı olur..

MHP ne yapmak istiyor, ne yapacak bilmiyoruz..

Ama Mesut Yılmaz'ın ne yaptığını, herkes biliyor..


16 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...