YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Hedeflerde beklenen revizyon

Yeni para ve kur politikasının olumsuz sonuçları hükümeti bazı hedeflerde revizyona gitmeye mecbur bıraktı.

Yılın ilk yarısı dolmadan temel makro ekonomik büyüklükler değiştiriliyor.

2000 yılı cari işlemler açığı olarak öngörülen 2.8 milyar dolarlık tutarın gerçekçi olmadığı ortaya çıktı. Zira, Mart sonu itibariyle cari işlemler açığı 2.6 milyar dolara ulaştı. Hükümetin yıl sonu için hedeflediği dış ticaret açığı ilk üç ayın sonunda gerçekleşti. Bu nedenle DPT, yıl sonu cari işlemler açığı hedefini 5 milyar dolar olarak değiştirdi ve yeni hedef rakamını 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda belirtti.

Bu durum hükümet açısından tam bir fiyaskodur. Ekonominin ne kadar kötü yönetildiğinin, esasında hükümetin ne yaptığını bilmediğinin açık göstergesidir. Ülkemizde ekonomiye yön verenlerin ekonomi bilmedikleri veya daha kötüsü sonuçlarını tahmin ederek hatalı kararların uygulanmasında rol aldıklarının kabul edilmesi gerekiyor.

Değişen sadece cari işlemler açığı rakamı değil. Buna bağlı olarak Hazine de 2000 yılında alınacak dış borç hedef rakamını yükseltti. Hazine daha önce yıl sonuna kadar 6 milyar dolarlık dış borca ihtiyaç olacağını tahmin etmişti. Haziran ayı dolmadan bu rakama ulaşıldı. Yani yılın tamamı için hedeflenen rakam yılın ilk yarısında gerçekleşti. Hazine'nin yıl sonu için yeni hedefi 10 milyar dolar. Düşünebiliyor musunuz, ekonomide çok önemli ağırlığı olan bir kurum, önemli bir ekonomik gösterge için koyduğu hedefin ancak yarısını tutturabiliyor. Hiçbir şey olmamış gibi herkes görevine devam ediyor. Bu tür olaylar herhalde sadece Türkiye'de görülebilir.

Nedeni

Cari işlemler açığının beklentileri ikiye katlamasının nedeni ithalattaki patlama ve ihracatın düşmesidir. Hükümet ihracatın artacağını tahmin ediyordu. Mart ayı sonu itibariyle ihracattaki düşüş oranı % 1.3. İthalat ise tam anlamıyla patlama yaptı ve aynı dönemde % 40 oranında arttı.

Turizm gelirleri tahminlerin altında kaldı, turizm giderleri ise beklenenin üzerinde gerçekleşti.

İthalattaki patlamanın, ihracatta yaşanan düşüşün, turizm gelir ve giderlerinde hedefin tutmamasının nedeni aşırı değerli TL politikasıdır. Merkez Bankası'nın hatalı kur politikasıdır. Hükümetin isabetsiz enflasyonla mücadele programıdır.

Sürpriz değil

Gelinen nokta bizim açımızdan sürpriz değil. Aşağıdaki satırlar Yeni Şafak Gazetesi'ndeki 16.12.1999 tarihli yazımızdan alınmıştır. Yazı Merkez Bankası'nın yeni para ve kur politikasını açıkladığı günlerde kaleme alınmıştı.

'Bu durumda aşırı değerlenen TL ihracata darbe vururken, ithal mallarına olan talebi yükseltecektir.'

'Merkez Bankası Başkanı'nın açıkladığı program en büyük darbeyi ihracata vuracaktır. Aşırı değerli TL ihracatçılarımızın rekabet şansını ortadan kaldıracaktır.'

'İthalattaki ve turizm giderlerindeki artışlar cari işlemler dengesindeki açığı büyütecektir. Sonra dış borç gelecek, belirli bir noktadan sonra ödemeler dengesi ve döviz krizi kaçınılmaz olacaktır. Aynen Uzakdoğu Asya ülkelerinde olduğu gibi'

İthalatta patlama yaşanacağını daha sonraki yazılarımızda da ifade ettik. Hatırlatmalar nefsimiz için değildir. Yönetenlerin çok büyük hata yaptıklarını ve ülkemizin geleceğini olumsuz yönde etkileyecek kararlar aldıklarını ortaya koymaya çalışıyoruz. Mantık şu: Eğer biz hükümetin uyguladığı ekonomik politikaların muhtemel olumsuzluklarını önceden görebilmiş isek, bu kararları alanların ve uygulayanların tahmin edememeleri düşünülemez. Tahmin edememeleri bir rezalet, tahmin etmelerine rağmen uygulamaları ise ihanettir.

Rusya ise hızla kalkınıyor

Rusya ekonomisi bu yılın ilk 5 ayında % 7 oranında büyüdü. Yani milli geliri % 7 oranında arttı. Bu olumlu gelişmeyi Rusya Başbakanı, Rusya'nın yaşadığı ekonomik kriz sonrası rublede yapılan büyük çaplı devalüasyonlara bağlıyor.

Ve ekliyor Rus Başbakan: 'Krizden önce ruble aşırı değerli olduğu için talep yabancı mallara yönelmişti. Yerli mallar nisbi olarak pahalı hale gelmişti. Sonunda ithalatımız arttı, ihracat yavaşladı. Cari işlemler açığımız büyük boyutlara ulaştı. Sonra kriz geldi. Devalüasyondan sonra ithal mallarına olan talep azaldı. İhracatımız arttı. Cari işlemlerimiz fazla vermeye başladı. Şu anda 20 milyar doların üzerinde rezerve sahibiz.'

Rusya Başbakanı'nın altını çizdiği çok önemli bir tespiti var. Kriz öncesi günlere tekrar dönmemek için rublenin aşırı değerlenmemesi konusunda titiz davrandıklarını belirtiyor.

Rusya'yı yönetenler problemin özünü kavramışlardır. Bu şekilde yönetildiği taktirde 3-5 yıl içinde güçlü bir ekonomiye sahip olacaktır. Türkiye ise mevcut yöneticilerle geriye doğru hızla yol alıyor. Hiçbir şey bilmiyorsanız Rus ekonomistlerin yaptığını yapın yeter.


16 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nurettin CANİKLİ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...