Dizginler elden kaçıyor

Tansu Çiller'in dosyası, geçen hafta görüşülecekti. Ama, komisyon, Genel Kurul'daki yerini almayarak, görüşmeyi erteledi.

Bu erteleme, bir ince hesaba dayanıyordu. DYP ile Anap arasında karşılıklı aklama-paklama konusunda uzlaşma sağlanmıştı. Ama, gene de birbirlerine güvenmiyorlardı. Bu yüzden, Çiller'in örtülü ödeneği, Yılmaz'la ilgili dosyaların arkasına konuldu. DYP'li milletvekilleri buna şiddetle itiraz edince sıralama düzeltildi.

Yılmaz'ın ince siyaseti

Madem soruşturma mekanizmasının yozlaşmasından yakınılıyor, gönül isterdi ki, bu aşamada Anayasa'nın 100'üncü maddesi değişsin ve komisyon raporları doğrudan yargıya intikal etsin.

O takdirde, Yılmaz'ın takipsizlik kararı alması acaba mümkün olacak mıydı?

"Eyüp Aşık, benim bilgim dahilinde Alaaddin Çakıcı ile görüşüyor" diyen bir başbakan hakkında, çete dosyasından takipsizlik kararını ciddi bir yargı organı, hiç verebilir miydi?

Nitekim, Eyüp Aşık, jet hızıyla, İstanbul'da beraat etmiş, ama bu kararı Yargıtay bozmuştur.

Mafya ile ilişkili bir işadamını önce ihaleye, sonra da basına sokan bir başbakanın dosyası, Yargıtay Savcısı'na intikal etseydi, acaba o başbakan yargılanmaktan kurtulabilir miydi?

Mesut Yılmaz siyaseten suçlanmıyor, ama her defasında siyaseten aklanıyor. Sade bir vatandaş olsa, bu veriler mevcutken, hakkında kaç kere dava açılırdı. Fakat Anap lideri, güç odakları ile ilişkilerini hükûmet ortağı olmak için kullandı. Sonra da bu güçlü konumundan "aklanmak" için istifade etti.

Çiller'in durumu

Yılmaz'ın işlerinin yolunda gideceği ve Yüce Divan istikametinde 276 oy çıkmayacağı başından beri belliydi.

Tansu Çiller ise, sadece bir dosyası bulunmasına rağmen, Yılmaz kadar şanslı olmadı.

Çünkü, hükûmet ortağı değildi. Dolayısıyla sadece, Mesut Yılmaz'ın dosyalarına mukabil, Anap ile pazarlık yapma şansı vardı. DSP ve MHP'li milletvekilleri Çiller konusunda kendilerini tamamen özgür hissediyorlardı. DYP lideri son dakikaya kadar bıçak sırtında olduğunu hissetti.

Güven sarsılıyor

Meclis, 1 Temmuz'da, tatile giriyor.

Doğrusu, son güne aklama paklama operasyonunun denk gelmesi iyi olmadı.

Vatandaşların Meclis'e güveni biraz daha sarsıldı.

Bu Meclis, nice haysiyetlere mezar oluyor. Mesele milletin itimadını muhafaza edebilmek.

Kurtköy dosyası görüşülürken, kürsüden Mesut Yılmaz'a sordum: "Siz değil miydiniz, 'Yüce Divan'da aklanmak istiyorum. Bu yüzden hükûmete girmiyorum' diyen"

Peki ne değişti? Niçin yargının önü kesiliyor?

Seçim zamanı, meydanlarda, yolsuzluklardan şikâyet edenler, Meclis'e gelince, çirkin bir uzlaşma içine giriyor. Vatandaşın oyunu, desteğini, bir güç odağının çıkarı veya kendi menfaati için kullanmış oluyor.

Bu şekilde, siyasetçiler, zaten yıpranmış olan konumlarına bir darbe daha vuruyorlar.

MGK Genel Sekreteri

Bir iki haftadır gazetelerde yayınlanan ve İsmet Berkan, Cengiz Çandar, Etyen Mahçupyan gibi demokrat kalemler tarafından ele alınan karışık bir durum var ortada. Siyasetçiler kirli çamaşırları yıkarken, birileri malı götürüyor!

İlk defa İsmet Berkan yazdı ve kamuoyuna, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri'nin yetkilerini düzenleyen bir genelgeyi duyurdu. (23 Haziran 2000 - Radikal)

1993'te Demirel'in imzaladığı ve MGK Genel Sekreteri'ni icrai yetkilerle donatan genelgenin önemli bölümleri şöyle:

"...MİLLİ GÜVENLİK GENEL SEKRETERİ VEYA GÖREVLENDİRECEĞİ PERSONEL, MGK kararları, bunlara ilişkin Bakanlar Kurulu kararları ve Başbakanlık direktiflerinin öngördüğü esaslar dahilinde hazırlanmış planların gerektirdiği hizmet ve faaliyetlerin tertip ve kontrol edilmesi amacı ile, bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarda ve illerde, BAŞBAKAN ADINA DENETLEME YAPMAKLA YETKİLİ KILINMIŞTIR. MGK Genel Sekreterliği, denetleme yetkisini, tetkik gezileri düzenlemek suretiyle yerine getirecektir. Tetkik gezisi yapılması planlanan bakanlık, kurum, kuruluş ve illere tetkik gezisinin tarihi, katılacak personelin isimleri, tetkik edilecek hizmet ve faaliyetler ile brifing istenecek konular, MGK Genel Sekreterliği tarafından önceden yazılı olarak bildirilecektir. Tetkik gezilerinde tesbit edilecek aksaklık sorun ve diğer hususlar Başbakanlığa, ait olduğu bakanlıklara ve gerekli görülen kurum ve kuruluşlara MGK Genel Sekreterliği tarafından bildirilecektir. Bakanlık, kurum ve kuruluşlar, gezi sonuç raporlarında belirtilen hususlara ilişkin olarak yapılan çalışma, alınan tedbir ve sağlanan gelişmeler hakkında, MGK Genel Sekreterliği'ne ve valilere bilgi vereceklerdir."

İmza Başbakan Süleyman Demirel

Bu sistem içinde MGK kararları icra edilmesi zorunlu ve takibi de MGK Genel Sekreteri tarafından gerçekleştirilen kararlar haline geliyor. Asker olan Genel Sekreter, Başbakan adına denetleme yapıyor, bu amaçla gezilere çıkıp, toplantılar düzenliyor, brifing alıyor. Aksaklıkları tesbit edip Başbakanlığa ve ilgili kurumlara intikal ettiriyor.

İsmet Berkan bu fevkalâde önemli belgeyi açıklayana kadar, bizi, seçtiğimiz siviller yönetiyor, sanıyorduk. Elbette bazı fiili durumları, çizmeyi aşan davranışları görüyorduk da, politikacıların böylesine belgeler düzenleyip, müdahaleyi meşrulaştırdıklarının farkında bile değildik.

Milletvekilleri ve liderler, aklama paklama dosyaları ile uğraşadursun, MGK, ve Genel Sekreterlik ülkedeki hâkimiyetini adım adım pekiştiriyor.

Güney Amerika'daki Prononciemento benzeri bir rejim, ülkemizde kök salıyor. Asker bilfiil iktidarda olmasa bile, söz sahibi ve belirleyici bir konumda. Demek tohumlar 28 Şubat'tan önce atılmış. "Demokrasi şampiyonu" Süleyman Demirel MGK Genel Sekreterliği'ni, sessiz sedasız böylesine önemli yetkilerle donatmış.