![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Ceza tükendi, seminer alır mıydınız?Gıda mevzuatındaki sınırlamalar ve Sağlık Bakanlığı'nın halk sağlığı konusunda belediyelerle işbirliği yönündeki akılalmaz ihmalleri denetim işlevinde farklı bakış açılarını gündeme getiriyor. Eskiden denetim denince akla tüketicinin çıkarlarının korunması yolunda cezai yaptırımlarla güçlenen etkin uygulamalar gelirdi. Maalesef artık kimsenin denetimden falan korktuğu yok. Denetimi yapan başka, cezai müeyyideyi uygulayan başka. Yediğimiz içtiğimiz şeyler açısından en vahim tüketici istismarının cezası birkaçgün işyeri kapamanın ötesine gidemiyor. Su istasyonları örneğinde olduğu gibi mühürü söküp halkın sağlığını hiçe sayanların sayısının fazlalığı da gösteriyor ki cezalar giderek caydırıcılıktan uzaklaşıyor. Ceza gerekli
Cezalar olacak ki dürüst davrananların piyasada rekabet şansları korunsun. Ceza olacak ki fırsatçılar meydanı boş bulmasınlar, haksız rekabete yol bulmasınlar, kapkaççılar ceplerini doldurmasınlar. Cezalar olacak ki tüketicinin sağlığıyla oynamaya kimse cesaret edemesin. Denetimin herkesçe malum uygulayıcısı zabıtadır. Cumhuriyet dönemi çağdaş zabıta teşkilatının temeli ise Osmanlı İhtisap Kurumu'na dayanır. Osmanlı'da bir dünya devleti olmanın zorunlu gereği olarak daha sistematik bir kimlik kazanan ihtisap sisteminin izlerine ise İslam'ın ilk yıllarında rastlanır. Bugün zabıta memurları, pirlerinin Hz.Ömer (R.A) olduğunu bilmezler ama bu öyledir. Hz. Peygamber (S.A.V.) İslam'ın ilk döneminde Hz. Ömer'i "muhtesip" tayin etmişti. Adaletiyle meşhur Hz. Ömer, çarşı pazar gezer, ölçü ve tartı işlerine bakar; ayrıca rahat alışveriş ortamı için önlemler alırdı. Osmanlı'da denetim işleri bu uygulamalardan esinlenilerek kadı naipleri, ihtisap ağaları, kol oğlanları, nefer senetli mülazımlar tarafından görülmeye devam etti. Padişah kontrolde
O zamanlar denetim işlerinin ne denli etkin olduğu şu husustan açıkça anlaşılıyor; Zaman zaman padişah ve sadrazam da esnaf kontrolü yapardı. Onların "kol gezmek" adı verilen bu teftişlerinde devlet erkanının yanısıra muhtesipler de yanlarında olurdu. Bu durum ihtisap ağasının esnaf arasında prestijini artırırdı. O zamanlarda halkı aldatanlara uygulanan yaptırımın ne denli güçlü olduğunu, hile yaptığı tespit edilenlerin falakaya yatırılmasından açıkça anlayabiliriz. Şimdilerde denetimin adı eğitim oldu. Her denetim aynı zamanda bir eğitimdir ama, denetimin içinden cezai yaptırımı çekip alırsanız o denetim olmaktan çıkar. Bugünlerde belediyenin düzenlediği denetimlerde İstanbul'daki balıkçıların eğitildiği haber veriliyor. Ben buna denetim değil, olsa olsa yerinde seminerdir derim. Etiket asmayanlar kime şikayet edilecek?
Dünkü köşemizde "Etiketsiz ürün satanları ihbar edin" demiş ve etiket asmayarak tüketicinin bilgilenme hakkını gaspedenlere karşı önlem alınması için ilgilileri harekete geçirmeleri yönünde okurlarımıza çağrıda bulunmuştum. Bugün lokantalarda yemekten sonra çıkan faturalar sürpriz oluyorsa, aldığınız bir malın başka yerde çok daha ucuz olduğunu öğrenme hakkından yoksun bırakılıyorsanız bunun sebebi vitrinlerde etiket bulundurmayanlardır. Tüketici, yetkilileri önlem almaya yönlendirmelidir. Alışveriş yapılan her mekanda, önce satın alınacak ürünün etiket ve fiyat listesi aranmalı, eksikler öncelikle mağaza yetkililerine bildirilmelidir. Eğer uyarılar çare olmuyorsa, yapılacak iş kötü niyetlileri ilgili mercilere bildirip yetkililerin önlem almasını sağlamaktır. Mümkünse başvurular belediyelerin yazı işleri müdürlükleri vasıtasıyla zabıta birimine gönderilmek üzere kayda geçirilerek yapılmalıdır. Böylece belediyeler, tüketicilerin çıkarları için düzenli olarak denetim yapmaya sevkedilecek, bu yönde birimler oluşturularak, mağduriyetler yaşanmadan önlenecektir. Duydunuz mu?
Balık alırken neye dikkat etmeli?
İstanbul Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Hüner Öztürk, bayat balıklarda rengin donuk olduğunu söyleyerek, bayat balıkların kötü koktuğunu, derisinin gerginliğini kaybettiğini, pullarının da kolaylıkla döküldüğünü belirtti. Taze balıklarda solungaç kapaklarının kapalı olduğunu dile getiren Öztürk, solungaç lamellerinin de kırmızı olması gerektiğini söyledi. Öztürk, "Bayat balığın ağzı açık olur. Parmakla basıldığında kalıcı izler çıkar" dedi. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülgün Şengör ise "Eğer balık boynundan tutulduğunda dik duruyorsa bu taze, yay çiziyorsa bayat olduğunun göstergesidir" dedi. Kamu kurumları kağıt israf ediyor
Gereksiz yazışmalar yüzünden Türkiye'de yılda bir milyon kağıdın israf edildiği bildiriliyor. Her yıl 2 milyon 500 bin yetişmiş ağacın kesilmesi anlamına gelen bu israfa dur demek adına kamuda ciddi önlemler almanın zamanı geçiyor. Orman Bakanlığı tarafından yapılan bu açıklama, tüketicinin sağlıklı bir çevrede yaşaması adına önemli. Bu bakımdan bürokratik ağaç katliamının bir boyutu israfın geldiği vahim noktaya, diğer boyutu sağlıklı çevrede yaşama hakkının gaspı anlamına geliyor. Bir kayın ağacının 72 kişinin bir günlük oksijen ihtiyacını karşıladığı düşünülürse israfın boyutunu tahmin etmek mümkün.
hnisa@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|