| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Türkiye düşmanlığı
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı tartışmaları ve HADEP'li belediyelere, ilişkin anlamsız tutumlar arasında gidip gelirken, Başbakan Ecevit'in Arnavutluk'ta Fethullah Hoca okulları hakkında sarfettiği bir iki cümle bize hayli mânidar kaçtı, doğrusu. Biliyorsunuz bu ülkede, her MGK toplantısı öncesinde mutlaka bir şeyler cereyan ediyor. Görünür görünmez bir mihrak behemehal düğmeye basıyor, MGK toplantılarının onbeş gün öncesinden beklenmedik tartışmalar başlatıyor. Düğmeye basan mihrakların temel saplantısı da irtica!.. Nitekim son MGK öncesinde de, Fethullah Hoca dosyasının yeniden açılarak bu konu etrafında olumsuz bir hava estirilmek istendi. Bu mihrakların amacı sadece bununla sınırlı kalsa önemli değil. Buradaki amaç, Türkiye'yi böyle bir girdaba sürekli kilitlemek. Devlet organlarının bütününü tek bir mevzû ile meşgul hale getirmek. Ruhlarına çöreklenmiş din nefretini, basın içinde teşkil ettikleri çeteler marifetiyle yaygın bir tehlike olarak sunmak ve buradan da, devlet ve hükümet organlarını süratli müdahalelere mecbur bırakmak. Kim bu mihraklar?
Görünür görünmez bu tür mihraklar, menhûs eylemlerini MGK toplantıları öncesine denk getirdiklerine göre, demek ki onların asıl gâyesi MGK'yı etkilemek olmalıdır diye düşünüyoruz. Nitekim son MGK öncesinde de benzer bir denemeye girişmekten geri kalmadılar. Daha bir hafta on gün öncesinden, Fethullah Hoca meselesi televizyon ve gazetelere yerleşmiş bir çete tarafından ısrarla gündeme taşındı. Amaç, MGK'yı baskı altına alarak, bu toplantıdan Fethullah Hoca ve okulları hakkında şöyle veya böyle bir yaptırım kararı çıkartabilmek!.. Bu mihraklar öyle anlaşılıyor ki, ne bir toplumsal sağduyudan, ne de sivil toplum mantığından hareket ediyorlar. Onların nezdinde Hizbullah terör örgütü ile, herhangi bir legal dinî yapılanma arasında en ufak bir farklılık bulunmadığı anlaşılıyor. Din ve itikat nâmına iki kişi bir araya gelse, dinî veya toplumsal bir hizmet üretse, ya da bazı dinî tezahürlere vesile teşkil etseler bundan dahi rahatsızlık duyuyorlar. Biz şahsen bu tür yaklaşımların temelinde, ülke güvenliğine ilişkin bir hassasiyet bulmuyoruz. Karşılaştıkları her dinî tutum ve tezâhürü ülke güvenliğine aykırı bir tehdit olarak algılayan ve mübâlâğalı sunuşlarla âdeta bir heyûlâya dönüştüren bu görünmez mihrakların niyetinden ciddi ciddi kuşku duyuyoruz. Geçtiğimiz bir iki yıl içerisinde, BÇG'nin böyle bir görevle yükümlü bulunduğu iddia edilmişse de, hayli zamandır bu ada tesâdüf etmiyoruz. BÇG'nin görevinin tatil edildiği iddialarını da nazarı dikkate alarak, acaba bu boşluğu doldurmaya hevesli resmiyet dışı bazı özel mihraklar mı devreye girdi diye, haklı olarak düşünmek durumunda kalıyoruz. Hatta daha da ileri giderek, birer "beşinci kol" gibi faaliyet gösteren yerli ve yabancı unsurların tahriklerine dikkat çekmek istiyoruz. Kendinden intikam alan Türkiye
Zira hiçbir ülke kendi kendisinden bu derece intikam alamaz. Her gün bir organını ve unsurunu tahrip eden bir ülke düşünebiliyor musunuz? Bu açıdan, son MGK gündemine zorunlu olarak aldırılmaya çalışılan Fethullah Hoca meselesine bakın siz!.. Sayın Ecevit Arnavutluk'ta Cumhurbaşkanı Demirel'in yakınlarına kadar yükselebilen bazı unsurların da katıldığı Fethullah Hoca aleyhtarlığına bir nokta koyabilmek amacıyla bakın ne demiş: "Yine bazı çevrelerce eleştirilmeyi göze alarak, bu okul faaliyetlerini yürütenlere teşekkür ediyorum." Ecevit geçenlerde gittiği Bükreş'te de benzer sözler söylemişti. "Yurtdışında Türk dil ve kültürünü yayan bu okullardan kıvanç duyuyorum." Ecevit'e bu sözleri söyleten ne o zaman? Bugün Arnavutluk'ta Cumhurbaşkanı olan Recep Meydanî, meğer bu okullarda hocalık yapan biri değilmiymiş? Aynı şekilde Arnavutluk Başbakanı'nın, içişleri ve maliye bakanlarının çocukları da bu okullarda okumuyor muymuş? Bu başarıdan, laikliğinden kuşku duyamayacağımız Ecevit kıvanç duyarken, niçin bazı nâdânlar kan ağlıyor dersiniz? Türkiye açılacak ve büyüyecek
Bu başarı örneklerini dilediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Romanya, Kazakistan, Türkmenistan ve boydan boya bütün Rus stepleri. Yüzlerce okul, binlerce talebe hepsi Türkiye adına hizmet veriyor. Bu ortada olduğu halde, bu ülkede yer tutmuş bazı mihraklar acaba niçin rahatsız oluyor bu faaliyetlerden? Bu rahatsızlığın alışılmış klişe kavramlarla ifadesi yani kaba bir laiklik aleyhtarlığı suçlaması ile biz asla ikna olamıyoruz. Bu düşmanlığın temelinde, görünmez bir Türkiye düşmanlığının yattığındandır asıl endişemiz. Türkiye iç politikadaki çıkmazlarının hilâfına küçük esnafları, müteahhitlik firmaları, eğitim öğretim kuruluşları, film ihracatı ve hatta İbrahim Tatlıses kasetleriyle bütün komşu ülke ve kıtalara yaygın tesirler üretirken; bundan laiklik adına rahatsızlık duyan mihrakların niyetlerine haklı olarak ihtiyatla yaklaşıyoruz.
aridvan@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|