| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Demirel lobisi
Süleyman Demirel'in ağzını bazen bozduğunu bilir miydiniz? Ben bilmezdim. 'Büyük adam' denilen insanların da sonuçta bizlerden farksız olduklarının bilincindeyim elbette; onlar da bizim gibi yer, içer, kızar, üzülür, onların da ihtiyaçları olur... Nitekim, 28 Şubat MGK'sında içişleri bakanı sıfatıyla bulunmuş Meral Akşener, o günlere ait anılarını anlatırken, "Uzun MGK'larda ihtiyaç molası verilirdi" açıklamasında bulundu; molayı kurulun başkanı cumhurbaşkanı kendiliğinden verirmiş... Her şeyi bize benzeyen büyük adamların ara sıra ağızlarını bozmaları da doğal... Ancak, kendisini tanıyanlar Süleyman Demirel'in üslubunun epey yakıcı olduğunu söylüyorlar. ANAP Manisa milletvekili Prof. Ekrem Pakdemirli de "Demirel özel sohbetlerde ağzını bozar" iddiasında. Veli Sarıtoprak ile Sinan Aygün'ü uğurlarken sarf ettiği, talihsiz bir biçimde televizyonlara yakalanan, "Saldırılara üzülmeyin çocuklar, ben yokum içinde; ben bir şeye girersem adamı anasından doğduğuna pişman ederim" cümlesini bu duruma örnek gösteriyor Pakdemirli... Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ettiği yedi yıl içerisinde, bugünlerde "Görev süresini uzatma lobisi" gibi çalışan müttefikler oluşturdu kendisine Demirel... Ne sandınız, onun da sevenleri var elbette. Ankara Ticaret Odası başkanı Sinan Aygün, Cumhurbaşkanı Demirel'e, "Efendim" diye başlayan bir cümle kurmuş olmalı; şöyle bir cümle: "Efendim, sizin seçilme şansınızı azaltmak için alttan alta çalışanlar var; bunların bir bölümü yıpratıcı saldırılar ile üzerinize geliyorlar, bazıları daha da sinsi..." Cumhurbaşkanı, sonradan, "O söz benim seçimimle ilgili sarf edilmemiştir" açıklamasını yapmış olmasa, "Ben adamı pişman ederim" sözünü ATO başkanının hatırlatması üzerine söylemiş olacağına dair bahse girerdim... Bazıları o sözden, Süleyman Bey'in yeniden seçilmek için her yola başvurduğu sonucunu çıkartıyorlar. Fransız ihtilâli sonrası döneminin herkes hakkında tuttuğu dosyalarla ve bulunduğu makamın gücünü entrikalar kurmakta kullanmaktan çekinmemesiyle ünlü politikacısı Joseph Fouché mi Süleyman Bey? Hâşâ. Ancak, kameralara yakalanan o talihsiz sözlerden hareketle, etrafa saldığı dehşet havası sayesinde görevini uzatmaya çalıştığını iddia eden siyasi muarızları da çıkabiliyor... Etrafa korku ve dehşet salarak görev süresini uzatmaya neden çalışsın ki? En başta söyledim; etrafında kendisini tutan bir hayranlar grubu var Demirel'in. "Demirel'in süresini uzatma lobisi" başkanı gibi çalışan kim? Bülent Ecevit değil mi? 40 yıllık siyasi hayatımızın 35 yılında en aşırı uçlardan birbirlerine bakan iki liderdi Demirel ve Ecevit; birbirleri hakkında söyledikleri dünya siyaset ansiklopedilerine geçecek değerdeydi. Geçen gün, bir dostum geçmişte kalmış bir tartışmayı hatırlattı. "Ortanın solu" sloganının ortaya atıldığı günlerde, bazı tipler, "Ortanın solu, Moskova'nın yolu" karşı-sloganını icat etmişlerdi. O dönem Ecevit'le ortak MSP'nin liderine, "Halk Ecevit'in komünist olduğunu söylüyor, siz ne düşünüyorsunuz?" diye sorulduğunda, Erbakan, "Öyle şey olur mu?" tarzında bir cevap vermişti. Aynı soruyu AP liderine yöneltenler, Demirel'den şu cevabı aldılar: "Halk bir şey söylüyorsa kulak vermek gerekir..." Aynı Demirel, cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken, seçime giden Türkiye'nin yönetimini, Meclis'te sadece bakanlar kurulunu oluşturacak kadar koltuğu bulunan DSP'nin lideri Ecevit'e sunmakta tereddüt etmedi. Ecevit'in Demirel aşkını anlamakta fazla zorlanmıyorum. Özellikle, geçen ağustosta Kulis'te uzunca aktardığım "Ecevit'in sınanması" olayını kafamdan hiç çıkartamadığım ve ABD'nin Ankara büyükelçisi Parris'in, kendi sofrasında ağırladığı meslektaşlarımıza, "Hükümetim Türkiye'de istikrardan yanadır" sözünü işittiğimden beri... Anlayamadığım, Refahyol'un sonunu getiren, RP'nin kapanmasına yol açan 28 Şubat sürecinin mimarı Demirel'in FP lideri Recai Kutan'ın da gönlündeki 'aday' olduğu gerçeği... Dün, Yavuz Donat, "Adı geçen adaylar arasında bize en munis gelen Demirel; arkadaşlarımız oylarını ona vermekte zorlanmaz" dediğini aktarıyordu Recai Bey'in; ancak o sözleri sarf ettiğini bilmesem bile, Recai Kutan'ın "Demirel'in süresini uzatma lobisi" içerisinde yer aldığının farkındayım... Süleyman Demirel FP hakkında ne düşünürse düşünsün lideri Recai Kutan'ı sever... Geçmişte yolları çok kesişmiş iki İTÜ'lü olarak bunu yadırgamamak da gerekiyor. Adayları birbiriyle mukayese ederek bugün bu tercihte bulunduğuna bakmayın; Recai Bey, Kemal Gürüz'ü YÖK başkanlığına yeniden atadığı ve kendisinin bu tasarrufu yüzünden eleştiri oklarını Çankaya'ya çevirdiği günün akşamı bile, bir soru üzerine, "FP olarak Demirel'in süresini uzatabiliriz" dememiş miydi? Kemal Gürüz'ün adını anıp da "Demirel'in süresini uzatmak isteyenler lobisi" ile irtibatlı son ismi anmasam olmaz: MHP lideri Devlet Bahçeli... YÖK'ün başına yeniden Gürüz atanınca, partisinin Meclis grubu önüne çıkıp ağzına geleni söylemişti Devlet Bey; şimdi ise, yine partisinin grubunda (yani aynı kişilerin önünde), "Ülke istikrarı için Demirel en büyük şans" diyor... Son seçimden en çok oy alarak çıkmış üç partinin lideri "Süre uzatma lobisi" içinde yer alınca, bize ne düşer? Aman, sakın siz ağzınızı bozmayın.
tkivanc@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|