YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Avrupa ile ilişkiler

 
Hiç kimse AB ile ilişkilerin can ciğer kuzu sarması niteliğinde geliştiğini söyleyemez. AB'ye adaylık sürecinin, ülkemizde derin sancılara yol açacağını tahmin etmek güç değil.

 

AB' ye "aday ülke" olarak kabul edildiğimizde belirgin bir sevinç dalgası esmişti ülke genelinde. Ama şu sıralar, hisler o kadar berrak değil.

Avrupalı heyetlerin geliş-gidişi, ziyaret trafikleri, söyledikleri sözler, AB platformlarında alınan kararlar Ankara'yı huzursuz ediyor.

AB üyeliği sadece islami davranışlara (Kurban kesimi gibi) bir çeki düzen verecek olsa kimsenin diyeceği bir şey olmayacak. Hatta oradan çıkan kararları alıp, bilebildiği ölçüde dinini yaşamaya çabalayan halkın suratına şamar olarak vurmaya teşne herkes. Avrupa'nın kararları Erbakan'ı dövmeye yarasa, gene işimize geliyor, manşetten düşürmüyoruz. Ama Avrupalılar orada durmuyor ve Ankara'nın önüne, yönetim geleneklerini tümüyle yenilemeyi öngören bir değişim paketi sunuyorlar.

Avrupa Parlamentosu (AP)'nun oy birliği ile onayladığı "AB'ye Aday Ülkelerde İnsan Hakları Raporu"nda "Türkiye'de insan hakları ihlallerinin endişe verici boyutlarda olduğu, mahkumlara kötü muamele yapıldığı, adil ve bağımsız bir yargı bulunmadığı" görüşü ortaya konuyor. Ardından da karar bildiriliyor: "Türkiye AB'ye üye olmak istiyorsa, radikal bir biçimde bu durumu değiştirmelidir."

"AB'ye aday ülkelerde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı" başlığını taşıyan bir başka raporda ise, "Türkiye'de bazı kişilerin siyasi, kültürel ve sosyal ayrımcılıkla karşı karşıya bulunduğu" görüşü yer alıyor.

"Kürt meselesi" ısrarla adı konarak gündeme getiriliyor. Dolayısıyla Kopenhag Kriterleri içinde yer alan "Azınlık hakları" ifadesinin, hiç de Lozan'da olduğu gibi "gayr-ı müslim azınlıklar"la sınırlı olmadığı net biçimde ortaya konuyor.

Ardından yaptırımlar geliyor. AİHM, Türk yargısının Özgür Gündem gazetesine verdiği cezayı, AİHS'nin "İfade hürriyeti"ni düzenleyen 10'uncu maddesine aykırı bularak, Türkiye'yi 31 milyar liralık tazminata mahkum ediyor.

Hiç kimse AB ile ilişkilerin can ciğer kuzu sarması niteliğinde geliştiğini söyleyemez.

AB'ye adaylık sürecinin, ülkemizde derin sancılara yol açacağını tahmin etmek güç değil.

Ankara'nın çizgisi, Osmanlı'dan bu yana süren "çağdaş uygarlık düzeyi" arayışının "Batılılaşma" ile özdeşleştiği bir yönelişi ortaya koyuyordu. Modernleşme-Batılılaşma üst üste çakışmıştı Ankara'nın gözünde. Oysa şu anda, belki en tutucu çizgi Ankara'daki karar merkezlerinin çizgisi oldu.

-Avrupa standardında bir özgürlük yanlış kullanılırsa...

-"Kürt" merkezli tanımlamalar bölünmeye yol açarsa...

Bu iki soru, Ankara'yı ciddi biçimde tereddüde sevk ediyor.

Ve bu iki soru, aslında halkla ilgili bir kuşkunun seslendirilmesidir. Ankara, "daha geniş özgürlüğün" halkı sistem dışı (önceleri Marksizm, şimdilerde İslam eksenli) yönelişler içine sürükleyeceğinden endişe ediyor bir, "Kürt" merkezli tanımlamaların bölücü çizgiyi derinleştireceğinden endişe ediyor, iki...

Böyle bir noktaya gelmek, bir sistem için hiç de sağlıklı değil. Çünkü İslam bu toplumun dini, Kürtlük de, bu ülke insanlarından önemli bir bölümünün kavmi özelliği... İkisi de vazgeçilmez... tıpkı Türklükten, başka bir kavmi bağdan vazgeçilemeyeceği gibi... Bunlar üzerinde yapılacak her operasyon, toplum bünyesinde yara açacaktır.

O zaman, bir çözüm yolu bulmak gerekiyor.

En doğru söz şu olsa gerek: Keşke Türkiye, tüm bu alanlardaki sancılarını, herhangi bir yabancı müdahaleye zemin oluşmadan çözümleyebilseydi. Hani hep dediğimiz gibi, "Biz bu özgürlük genişlemelerini, insanca düzeni, yargı bağımsızlığını, her kavmin barış içinde paylaşabileceği bir sistem inşasını, Avrupa istediği için değil, kendi insanımız layık olduğu için" gerçekleştirebilseydik. Onu başarabilseydik, dinimizden de kavmi özelliklerimizden de korkmamız gerekmezdi.

Bunu yapamamışız, şu anda da bu noktada bazı odaklar ayak diretiyor.

Bir tek 312'inci madde ile ilgili tartışmaların hangi seviyede yürüdüğüne bakınız. . Avrupa Parlamentosu'nun onayladığı raporda "Türkiye'de adil ve bağımsız yargı bulunmadığı" görüşü ortaya konuyor. Bir 312 mahkumu olarak Ayaş cezaevinde yatan Hasan Celal Güzel, "Hukuk siyasallaştı" diyor. "Maddeyi uygulayan hukukçular bağımsız ve tarafsız değil" diyor. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, 312'yi "ceza yasasının saydamlığı" açısından adeta iflah olmaz buluyor ve "tamamen kaldırılması gerekir" diyor... Bir yandan her türlü indi yoruma açık bir madde, diğer yandan "adil ve bağımsız olmayan yargı" iddiası... Buradan adalet çıkar mı? Ve buradan çıkacak yargı kararı, tartışmadan kurtulabilir mi?

Bir başbakan, bir eski bakan, Başbakanlık müsteşarı, İstanbul gibi bir dünya başkentinin başkanı, başka belediye başkanları, yazarlar, bilim adamları bu maddeden mahkum olmuş... Bundan "Bu ülkede bölücülüğün başbakanlık, bakanlık, metropol başkanlığına ulaşmış bulunduğunu" mu anlamamız gerekiyor, yoksa bu maddenin tırpan gibi işlediği sonucunu mu çıkarmamız gerekiyor? Eğer bir ülkede bölücülük başbakanlık seviyesine çıkmışsa, o ülke hala nasıl ayakta duruyor sorusu sorulmaz mı?

DPT'nin hazırladığı rapordan, bu sütunda daha önce bahsetmiştim. AB ile bütünleşmek için gerekli "ev ödevi"ni madde madde belirlemişti o rapor. Her AB Komiseri geldiğinde yüreğimiz tedirgin olacağına bir an önce kolları sıvayıp, ülkemizde daha insanca bir sistem inşası için işe koyulmalıyız. Türkiye'deki her kavmi özelliğin asırlarca olduğu gibi kardeşçe yaşayacağı, her inanç mensubunun özgürlüğü yürekten hissedeceği bir sistem... Bölünme kaygılarını da böyle aşarız, toplum-sistem ilişkilerindeki sancıları da... Sistemin iyileşmesi bizim için, ülkemiz için gerekli, Avrupa için değil...


18 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...