YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

'Ay ben çok zevkliyimdir!'

 
Dış gerçeklik herkesin nasibine ayrı ayrı düşeceğine göre kim kendi duyularının ötekilerden daha iyi olduğunu iddia edebilir ki!

 

Gerçek zevk sahiplerinin, yani uyumu ruhunun derinliklerinde taşıyıp ta, kainata bu uyum içinde bakanların ağzından kendi zevkini cümle âlemin kulağına sokmaya çalışan bir çığırtkanlığa şahit olmazsınız. Çünkü gerçek zevk, bağıran ve haykıran seslerden, renklerden, kokulardan oluşan kör gözüm parmağına bir yordamsızlığa asla pirim vermez.

Bu zevk tanımı da nereden çıktı? Üstelik her yaşın gerektiğinde kendine bir siper hükmünde muhafaza ettiği "zevkler ve renkler tartışılmaz" klişesine rağmen. Evet günlük hayatın her safhasında imdadımıza yetişir yetişmesine "zevkler ve renkler tartışılmaz" hükmü, ama gelin görünki en çok tartıştığımız esasında zevkler ve renklerdir. Zevklere ve renklere ait olan anlaşmazlıkları, herkesin kendi beğenisini başkalarına dayatma ya da pazarlama stratejilerini şöyle bir dışarda tutarsak neredeyse konuşacak ve tartışacak bir şey kalmadığını görürüz. Öyleyse nereden gelmektedir "zevkler ve renkler tartışılmaz" hükmüne gerçek hayatta karşılığı olmamasına rağmen bu kadar inanış? Bu hükmün bütün vebali filozof John Locke'un boynuna. Odur bizi inandıran zevklerin ve renklerin tartışılmazlığına. Delili de beş duyumuz. Zevk dediğimiz nedir? Dış dünyanın beş duyumuz üzerinden gelip bize ulaşması değil mi? Öyleyse dış gerçeklik herkesin nasibine ayrı ayrı düşeceğine göre kim kendi duyularının ötekilerden daha iyi olduğunu iddia edebilir ki! John Locke göre hiçkimse. Ama gerçek hayatta her mecliste ille de kendinin çok zevkli olduğunu söyleyen zevksizler daima bulunur.

Evet kendisinin zevk sahibi olduğunu söyleyen olsa olsa zevksizdir. Çünkü yaptığı herşeyi başkaları görsün, onu takdir etsin diye yapmakta, görülmedikçe daha çok tekrarlamaktadır kendisinin ne kadar zevk sahibi olduğunu. "Ben çok zevkliyimdir" dediği şey esasında medya vasıtasıyla kafasının içinde takılı olan zevk-moda kasetininin kendi iktidar alanı için lisans bulma arayışıdır. "Ben çok zevkliyimdir" dedikçe karşı taraftan bir yankı olarak "Ah, evet, siz çok zevklisiniz" armağınını boşuna bekler. Birkaç yalaka, birkaç zevksiz istediği gür yankıyı cılız bir tonda ona geri gönderse de gerçek zevk sahipleri bağıran hiçbir "zevki" gerçek zevk payesine yükseltmez.

Prof. Dr. Orhan Okay, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın estetiğini anlatırken üç anahtar kelime verir: "Bakmak, lezzet ve hayranlık." Kendisinin ne kadar zevkli olduğunu söyleyenlerde bu üç anahtar kelime ikiye inmiş olarak devam eder, fakat tamamen tersine dönmüş olarak. Başkaları tarafından onaylanmayı bekleyen "zevk sahipleri" estetik bakışı kendi dışında hiçbir yerde arayamayacak kadar dikkatten yoksun olduğu için, çevresine ve eşyaya kendisine daha fazla bakılmasını sağlayacak bir ehemmiyet içinde yaklaşır. Bir şeyi yalnız kendisi için yapma, yani lezzet alma hassasiyetinden mahrum olduklarından hiçbir şeye hayran olmadan yalnız kendisine hayran olunan bir konumda kendilerini sabitleme telaşıyla, ne kadar zevk sahibi olduğunu tekrar eder dururlar.

Kişi, bir defa kendisinin ne kadar zevk sahibi olduğunu işittirmeye kalktığında karşısındaki insanın algı'sına müdahalede bulunduğu için, yani muhatabının bakışını kendi haline bırakmayarak kendisini alkışlamak üzere konumlandırmaya kalktığı için, kendisini gerçek zevk sahipleri tarafından alayla karşılanacak bir duruma düşürmüş olur. Kendisinin ne kadar zevkli olduğunu söylemeden önce barındırdığı aksaklıklar dikkat çekmeyecekken zevk sahibi olduğunu söyledikten sonra muhatabının onun üzerinde söyledikleri ile sahip olduklarının ne kadar uyumlu olduğunu denetleme hakkı doğar. Böylelikle zevkli olduğunu haykırmaya kalkmadan önce dikkat bile çekmeyecek olan uyumsuzluklar kişinin kendi tercihi olarak değerlendirilebilecekken, zevk sahibi olduğunu söyledikten sonra her türlü uyumsuzluk sahibini "rükuş" kategorisine düşürmüş olur.


31 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...