| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Meclis'in verdiği ders
TBMM'nin Anayasa değişikliği oylaması birçok açıdan ders alınacak nitelikte. Aslında konuyu "Meclis'te amma da takiyyeci varmış" tarzında ele almak mümkün. Öyle ya 5+5 için 417 kişi imza verdi, oylamada teklifin lehinde topu topu 253 çıktı. Bir bakıma 164 kişi takiyye yapmış. Ama kazın ayağı öyle değil. Teklifin altında bulunan 417 imza Meclis'in iradesini yansıtmıyordu, milletin iradesini hiç yansıtmıyordu. Gizli oylama bu gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya çıkardı. Aylardır bu konuyu konuşuyoruz. Peş peşe yanlışlar yapmakta müstesna bir kabiliyet sergiledik: Kişiye özgü Anayasa değişikliği yanlıştı, yapıldı. Değişikliğin bir sonraki dönemden itibaren uygulanması şık olurdu, aldırış edilmedi. Milletin kahir ekseriyetinin Demirel'in görev süresini yeterli bulduğu biliniyordu, dinlenmedi. Değişikliğin "promosyon maddeleri" denen parti kapatmayla ve kıyak emeklilikle birlikte ele alınması siyasi ahlaka sığmıyordu, kaale alınmadı. En kötüsü 367 oyu bulabilmek için baskı yapıldı, tehdit yapıldı, şantaj yapıldı. Hangi birisini sayalım? Bu olay gösterdi ki Türkiye'de en büyük problem siyasi partilerin kuruluş biçimi ve katı parti disiplini anlayışıdır. Yeniden seçilebilmeleri, parti içinde yükselebilmeleri, hatta partide kalmaları, kısaca ikballeri liderin iki dudağı arasında olan milletvekilleri, yanlış tasarruflarında açıkça lidere karşı çıkamıyorlar. Tavırlarının belli olduğu her durumda muhalif tavır alamıyorlar. Ama iş gizli oylamaya gelince vicdanlarının sesine kulaklarını tıkamıyorlar. Demek ki bütün oylamaları gizli yapabilsek yahut katı parti disiplinini ortadan kaldıran bir yapılanmaya gidebilsek ve en önemlisi parti başkanı ile partisi arasındaki ilişkiyi mülkiyet ilişkisi olmaktan çıkarabilsek, liderlere partinin %51 hisselerini elinde tutan en büyük hissedar konumunu tanımasak problemlerin çoğunu çözebileceğiz. Son oylama bu sebeple bir takiyyenin ortaya çıkışı değil, parti liderlerinin küçük hesaplarına, baskı ve şantajlarına direnişin bir tezahürüdür. Bu son oylamayla demokrasinin, millet iradesini hayata geçirmenin en büyük teminatının yine Meclis olduğunu ortaya çıkardı. Özellikle "kıyak emeklilik" rüşvetini ellerinin tersiyle itmeleri Meclis için ümitlerimizi kuvvetlendirdi. Bundan sonra ne olacak? Kaderin garip tecellisi, Demirel'in senelerdir uyguladığı "Neyin olacağını bilebilmek için neyin olmayacağını görmek gerekir" taktiği bu defa kendisi için uygulandı. Kesin olmamakla birlikte Demirel'in önümüzdeki dönem tekrar Çankaya'da oturamayacağı görüldü. Demirel'in tekrar seçilmesine imkan tanıyan anayasa değişikliğinin 367 oy alma şansı Fazilet Partisi desteklese bile fazla değil. Bir referanduma gitme riskini hükümet göze alamadığına göre kuvvetle muhtemel ki Meclis içinden uygun bir cumhurbaşkanı adayı aranacak. Yani bundan sonra neyin olabileceği araştırılacak. Dileriz liderler yanlışta ısrar etmez ve yine dileriz hiç değilse cumhurbaşkanı adayını belirlerken küçük hesaplara itibar etmezler.
makifaydin@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|